Mahkemece, taraflar gelmeseler bile şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulanma imkanı bulunmayan HMK'nun 150. maddesi uyarınca "dosyanın işlemden kaldırılmasına" ve ikinci aşama olarak da, "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayete konu taşınmaz için, haciz tarihinden itibaren, süresi içinde satış talep edilip satış avansı yatırılmadığından, bahse konu takip dosyası açısından, şikayete konu taşınmaz üzerindeki haczin düşmüş olduğunun kabulü gerekeceği-
K. takdirinin yapıldığı tarihten satış tarihine kadar iki yılı aşkın bir sürenin geçmiş olması sebebiyle şikayetin kabulüyle ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu menkul üzerine haciz konulduğu ve alacaklı tarafından satış avansı yatırılarak aynı tarihte mahcuz menkulün satışının talep edildiği görüldüğünden şikayete konu menkul üzerindeki haczin kalkmamış olduğunun kabulü gerekeceği- İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara mahkemece kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması ve İİK. mad. 134/2 uyarınca duruşma açılarak tarafların delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
12. HD. 12.09.2017 T. E: 735, K: 10556-
Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği- Bizzat borçlu şirket yetkilisine tebliğ edildiği belirtilen satış ilanı tebligatındaki imzanın yetkiliye ait olmadığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece bu husus araştırılarak ve gerektiğinde tebligat mazbatasındaki imza üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise, tebliğin geçerli sayılacağı- Borçlu şirket yetkilisinin kendi nam ve hesabına açmış olduğu ihalenin feshi davası ile borçlu şirketin de satıştan en geç o tarihte haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği- Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerektiği- Satış bedelinin, taşınmazın tahmini değerin yüzde ellisine, gazete ilanı için sarf edilen gider ile kıymet taktiri giderinin eklenmesi halinde oluşan miktarı dahi karşılamadığı, bu miktara satış yolluğu ve tebligat giderlerinin de ilavesi gerektiği gözetildiğinde İİK. mad. 129 uygun yapılmayan ihalenin re'sen feshine karar verilmesi gerektiği-
Satışın yapıldığı takip dosyasının borçlusunun şikayetçi olmadığı, ihalenin feshi talebinde bulunan şikayetçinin, takip dosyasında taraf olmadığı gibi, ihale konusu taşınmazın tapu sicilinde ilgili sıfatının da bulunmadığının görüldüğü, öte yandan, şikayet konusu ihaleye pey sürmek suretiyle de katılmadığından, şikayetçinin, İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, ihalenin feshi isteminin, aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekeceği- İstemin aktif husumet yokluğu nedeni ile reddi halinde işin esasına girilmemiş olacağından, İİK'nun 134/2. maddesinin son cümlesi uyarınca, mahkemece, anılan şikayetçinin %10 para cezası ile mahkumiyetine karar verilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İhalenin feshine ilişkin şikayet, görevsiz veya yetkisiz icra mahkemesi veya mahkemeye yapılırsa, icra mahkemesince veya mahkemece evrak üzerinde inceleme yapılarak başvuru tarihinden itibaren en geç on gün içinde görevsizlik veya yetkisizlik kararı verileceği ve bu kararların kesin olduğu-