Şikayetin 8 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olduğu, şikayetçinin duruşmadaki beyanıyla açıklığa kavuşmuş olduğundan ve bu taşınmazın ihalesinde zarar unsuru bulunmadığı tespit edildiğinden, ilk derece mahkemesinin şikayetin reddine ve para cezasına yer olmadığına yönelik kararının yerinde olduğu-
Borçlu şirketin “Ayvalı Mahallesi,146.cadde No: 23/B Etlik Keçiören-Ankara” adresine çıkarılan örnek 6 nolu icra emri tebligatının, adreste muhatap firmanın tespit edilmediği şerhi ile iade edildiği, borçlu şirketin adresinin ticaret sicil memurluğundan sorulduğu, ticaret sicilinde kayıtlı adresinin de icra emri tebliğ edilip de iade edilen adresle aynı olduğu, bu durumda ticaret sicil adresine çıkartılan ve iade gelen bir tebligat mazbatası olduğundan bu adrese icra emrinin, kıymet takdiri raporunun ve satış ilanının 35. maddeye göre tebliği TK'nun 35/4. maddesine göre usulüne uygun olup ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki gerekçesinin doğru olmadığı-İcra emrinin tebliğ tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nun 150/e maddesi hükmüne göre; taşınmaz rehninin satışının, ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir sene içinde istenmesi gerekeceği, bu sürede satışın istenmemesi ve satış avansının yatırılmaması halinde ise takibin düşeceği-
İhale konusu taşınmazlar yönünden şikayetçinin süresinde usulüne uygun kıymet takdirine itirazı da bulunmadığından ve dolayısıyla zarar unsuru gerçekleşmediğinden, söz konusu taşınmazlar yönünden ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğundan reddi ve bu taşınmazlar yönünden şikayetçi aleyhine para cezası verilmemesi gerekeceği-
Şikayetçi anılan taşınmaz yönünden şikayet dilekçesinde kıymet takdiri tebligatı usulsüzlüğü iddiasında bulunmuş olup, satış ilanı şikayetçiye 18.10.2017 de usulüne uygun tebliğ edilmiş ve süresinde usulüne uygun kıymet takdirine itirazı bulunmadığından zarar unsurunun gerçekleşmediği, bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı- İİK'nın 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde; işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinin öngörüldüğü, buna rağmen ilk derece mahkemesince, şikayetçi aleyhine her iki taşınmazın ihale bedellerinin toplamının %10’u oranında 133.000.00 TL para cezasına hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
HMK'nun 355. maddesi nazara alındığında, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf sebebi olarak ileri sürülmediği ve kamu düzenine de ilişkin olmadığı halde bahsi geçen husus dayanak yapılarak ihalenin feshine dair hüküm tesisinin doğru olmadığı- Satışın tebliğten itibaren yedinci günde yapıldığı dolayısıyla ihale tarihi ile satış ilanı tebliğ tarihi arasında borçlunun satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için gerekli makul süre bulunduğu görülmekle bu gerekçeyle ihale tarihi arasında makul süre bulunmadığı değerlendirmesi ile ihalenin feshine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı-
İhalenin feshi istemi HMK'nin 308/2. maddesinde belirtilen tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava olmadığına göre, ihalenin feshi davalarında davayı kabul mümkün olup, kabulün hukuki sonuç doğurması için, borçlu tarafından yapılan şikayette, hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı kabul etmesi gerekeceği-
Mahkeme menfi tespit davasında verilen tedbirin ihaleye engel olmadığı gerekçesi ile istemi reddetmiş ise de taşınmazın satışına esas kıymet takdirinden itibaren 2 yıllık süre geçtiği, bu hususun kamu düzeninden olduğu, ihalenin feshinin gerektiği-
Şikayet dilekçesi kapsamına göre, şikayetçi borçlunun vekiline yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu açıkça ileri sürülmediği halde, ilk derece mahkemesince, borçlunun dilekçesinde dayandığı vakıaların dışına çıkılıp re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da olmayan tebligat usulsüzlüğü nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesinin, bölge adliye mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddinin doğru olmadığı-
Tapu iptali tescil davasına konu taşınmazı, dava devam ederken, (cebri ihalede) satış ile devralarak tapuda malik olan kişi davaya dahil edilmeden karar verilemeyeceği, taşınmaz malikinin asli müdahil sıfatıyla temyizinin kabulü gerektiği-