12. HD. 17.02.2021 T. E: 688, K: 1650-
Kıymet takdirine itiraz üzerine, icra mahkemesinin, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile "icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih" itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetlediği- Kıymet takdirine itirazda, icra dairesi tarafından belirlenen değerin malın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, dolayısıyla memur işleminin doğru olup olmadığı denetlendiğinden icra mahkemesince yapılan keşif tarihinin veya icra mahkemesinin karar tarihinin İİK. mad. 128/a-2'da yer alan "2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak" kabulünün mümkün olmadığı- "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı” ifadesinin, kıymet takdirine itiraz üzerine icra mahkemesince yapılan keşif tarihi veya keşif sonrası verilen bilirkişi raporu tarihi olarak yorumlanamayacağı- İcra mahkemesince "icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih" itibariyle taşınmazın değeri belirlenerek memur işlemi denetlendiğinden, taşınmazın değerinin, "hükme esas alınan kıymet takdir raporu tarihine" göre değil, icra dairesince yaptırılan kıymet takdir tarihine göre belirlenmiş olacağı ve bu nedenle İİK. mad. 128/a-2'de öngörülen 2 yıllık sürenin de icra dairesince yaptırılan kıymet takdir tarihinden itibaren başlayacağı-
İncelemeye konu mahkeme kararının, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20/07/2016 tarihinden sonra olup, 5311 sayılı Kanunla değişik İİK'nun 363. maddesi gereğince kanun yolu olarak öncelikle istinaf yoluna tâbi bulunduğu-
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği; bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığı- HMK'nun dava şartlarını düzenleyen 114.maddesinin (h) bendi ile "davacının dava açmakta hukuki yararının olması gerektiği" hüküm altına alındığı- HMK'nun 115/1. maddesine hükmü uyarınca; mahkeme, dava (takip) şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırabileceği gibi, taraflar da dava (takip) şartı noksanlığını takibin her aşamasında süreye tabi olmadan ileri sürebilecekleri-
"Aile konutu" niteliğindeki taşınmaz üzerinde malik olmayan eşin açık rızasını alınmadan, TMK. 194'de aykırı şekilde tesis edilen ipoteğe dayalı yapılan icra takibi sonucunda taşınmazı alacağına mahsuben adına geçiren davalı bankanın iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği- TMK. 194/1'e aykırı olarak tesis edilen ipotek işleminin bağlayıcılığı bulunmadığından, cebri icra sonucu davalı banka adına ihale edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı (malik) eş adına tesciline karar verilmesi gerektiği- "Dava konusu taşınmazın yargılama aşamasında kesinleşen ihale ile banka adına tescil edildiği, İİK. 134 uyarınca, icra mahkemelerinin ihalenin feshine ilişkin kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği, bu noktada kesinleşen ihalenin feshinin reddine ilişkin kararla mülkiyet aktarımının sağlanması nedeniyle yolsuz tescilin artık tartışılamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
“Muhatabın tebligatta gösterilen adreste oturduğu ancak işte olması sebebiyle dağıtım saatinde adreste bulunmadığı nedenle, adresin kapalı olduğunu komşusu ... beyan etmesi üzerine tebliğ imkansızlığından evrak mahalle muhtarına teslim edildi. 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırılarak en yakın komşusu ... A.....e haber verildi.” şerhiyle yapılan satış ilanı tebliğinin şeklen kanuna uygun olduğu- Borçlu tarafından "satış dosyasında yapılması gereken tüm tebligatların usule aykırı şekilde yapıldığı" iddia edilmiş ise de, "satış ilanı tebligatının usulüne uygun olmadığının" açıkça belirtilmediği ve yine "haber bırakılan kişinin komşusu olmadığı" hususunda da bir iddianın bulunmadığı görüldüğünden, icra mahkemesinin kendiliğinden satış ilanı tebligatı incelenerek ve haber bırakılanın borçlunun komşusu olup olmadığı yönünde re’sen araştırma yapılmak suretiyle ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Somut olayda; ihale konusu taşınmaz üzerinde lehine ipotek tesis edilmiş olan ihale alacaklısı şirketin, ihale tarihi ile aynı tarihli 02.10.2017 tarihli yazılı cevabı ile, "toplam alacak miktarının 228.088.725,55 TL olduğunu" bildirilen alacak tutarının yapılacak işlemlerde esas alınmasını talep ettiği, ancak sonradan birinci artırma günü olan 02.10.2017 tarihinde taşınmazı ihale yolu ile 225.050.000,00 TL"ye kendisinin aldığı, ihale bedelinin yazılı olduğu tarihsiz ve havalesiz el yazısı ile yazılı şekilde "ipotek bedeli altında satışa muvafakat ettiklerini" bildirir dilekçe sunduklarının görüldüğü- Buna göre ihale alıcısının, önce alacak miktarının altında satışa muvafakat etmediğini bildirip daha sonra tarihsiz ve havalesiz dilekçe ile "ipotek bedeli altında satışa muvafakat etmesi" talebi ve talibi azaltır nitelikte olduğu, nitekim ihale alacaklısı dışında ihaleye katılım olmadığının görüldüğü- O halde mahkemece; yukarıda açıklanan nedenle şikayetçinin istemi kabul edilerek "ihalenin feshine" karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 133. maddesine göre yapılan ihalelerde, fesih isteminin reddi halinde para cezası öngörülmemiş olup, bu hususta para cezasının uygulandığı aynı Kanunun 134. maddesine yapılan bir atıf da bulunmadığı- Bu durumda; başkaca fesih nedeni de olmadığından, ilk derece mahkemesinin "fesih isteminin reddine" dair kararı yerinde olup şikayetçinin para cezasına mahkûmiyeti isabetsiz olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince %10 para cezası çıkarılmak sureti ile "davanın reddine" karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, icra müdürlüğünce şikayetin konusu olan taşınmazla ilgili 06.09.2018 tarihinde "satış kararı" alındığı, satış ilanının 12.09.2018 tarihinde gazete ile ilan edildiği ve ayrıca borçluya 17.09.2018 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, bundan sonra ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/940 Esas sayılı verilen "icra takibinin dava sonuna kadar durdurulmasına" ilişkin tedbir kararının, 16.10.2018 tarihinde icra müdürlüğüne gönderildiği görülmüş olup, mahkemece 22.10.2018 tarihinde "şikayetin reddine" karar verilmesi üzerine satış işlemlerine kaldığı yerden devam edilerek 08.11.2018 tarihli ihalede taşınmazın satışı yapılmış ise de; yeniden satış günü belirlenmeden yapılan ihalede, "takibin durdurulması kararı" talep ve tâlibi etkilediğinden, ihalenin feshi sebebini oluşturduğu, bu hususun ayrıca ispatına gerek bulunmadığı, o halde, İlk Derece Mahkemesince, yukarıda açıklanan nedenlerle "şikayetin kabulü ile ihalenin feshine" karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, 26.09.2018 tarihli satış kararında; "Satışa çıkarılacak taşınmaz ilanının icra müdürlüğü ilan panosu ve elektronik ortamda ilan edilmesine, her yerden alıcısı çıkabilecek bir taşınmaz olmadığından ve elektronik ortamda ilan yapıldığından tarafların menfaati de gözetilerek İİK'nun 114/2 maddesi gereğince gazete ile ilanına yer olmadığına" karar verildiği, taşınmazın muhammen bedelinin 1.330.000,00-TL olduğu ve 671.000,00-TL’ye ihale edildiği, satışa yalnızca ihale alıcısının katıldığı görülmüş olup, bu haliyle, ihaleye yeterli katılımın olmadığı, yapılmış olan ilanların gerekli talep ve talibi artırmadığı anlaşıldığından, taşınmaz satış ilanının gazete ile ilan edilmesinin, alakadarların menfaatine uygun olacağı anlaşıldığı-