Doğrudan doğruya borçlu değil de, borçlunun sattığı kişiden dava konusu taşınırı/taşınmazı satın almış olanlar (4. kişiler) hakkında iptâl davası açılabilmesi (ve yargılama sonunda iptâl kararı verilebilmesi) için "bu kişilerin kötüniyetli olduklarının, davacı-alacaklı tarafından kanıtlanması" gerekeceği- Borçlu kendisine ait taşınmazları davalı üçüncü kişiye satmış olup borçlunun vefatı nedeniyle dava mirasçıları hakkında açıldığından mirasçıları ile üçüncü kişi arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu ve üçüncü kişi hakkında davanın kabulüne karar verildiğinden, borçlu mirasçıları hakkında da davanın kabulüne karar verilip yargılama giderleri, vekalet ücreti ve karar harcından sorumlu tutulmaları gerektiği-
Doğrudan doğruya borçlu değil de, borçlunun sattığı kişiden dava konusu taşınırı/taşınmazı satın almış olanlar (4. kişiler) hakkında iptâl davası açılabilmesi (ve yargılama sonunda iptâl kararı verilebilmesi) için "bu kişilerin kötüniyetli olduklarının, davacı-alacaklı tarafından kanıtlanması" gerekeceği–
Limited şirket ortak ve yöneticilerinin şirketin ödenmeyen kamu borçlarından dolayı 6183 sayılı kanunun 35 ve mükerrer 35. maddeleri ile Vergi Usul Kanunu 10. maddesi uyarınca sorumlu tutulabilmeleri için, şirket ortaklarının ve temsilcisinin kim olduğunu ticaret sicil kayıtları getirtilerek araştırılması, takip konusu borcun şirketten tahsil edilememesinin veya tahsil imkanının bulunmadığının saptanmasından sonra şirket ortak ve temsilcisi hakkında icra takibi yapıp kendisine ödeme emri gönderilmesi gerekeceği-(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)
İİK’nun 282. maddesi hükmü gereğince tasarrufun iptali davalarında, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı olduğundan, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilemeyeceği-
Tasarrufun iptâli davası devam ederken davalı borçlunun (borçluların) ölüp, mirasçılarının da mirası reddetmesi halinde, durumun sulh mahkemesine bildirilerek, mirasın iflâs kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması ve mahkemece mirası reddeden mirasçılar için bir temsilci atanarak, onun huzurunda davaya devam edilmesi gerekeceği–
İİK. nun 97/XVII. maddesi uyarınca, istihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklının –İİK. nun 11.Babı hükümlerine dayanarak- geçici veya kesin aciz belgesi ibraz etmeksizin karşılık dava olarak “iptal davası” açabileceği-
İptâl davasında, "borçlu" ve "borçlu ile hukuki ilişkide bulunan üçüncü kişiler", "kötüniyet sahibi üçüncü (dördüncü) kişiler" ve "bunların mirasçıları"nın 'zorunlu dava arkadaşı' durumunda olduğu, mahkemenin bu kişilerin "davalı" olarak gösterilmiş olup olmadığını kendiliğinden araştıracağı ve eğer "davalı" olarak gösterilmemişlerse, kendilerine dava dilekçesi gönderilerek davaya dahil edilmeleri için davacıya süre verilmesi gerekeceği–
6183 sayılı kanun uyarınca, kamu alacağından dolayı açılan iptâl davalarında; "borçlu"nun da "davalı" gösterileceği belirtilmişse de, "tasarrufun iptâline" dair verilecek karardan borçlu da etkileneceğinden, -İİK. 282 kıyasen uygulanarak- bu davalarda borçlunun da "davalı" olarak gösterilmesi, eğer gösterilmemişse "zorunlu dava arkadaşı" durumunda bulunan borçluya da dava dilekçesi ve davetiye gönderilerek davaya dahil edildikten sonra, davanın sonuçlandırılması gerekeceği–
İptal davasına konu olabilecek tasarrufların İİK’nun 278 vd.nda tahdidi olarak (sayılarak) belirtilmemiş olduğu, bunların tesbitinin hakimin takdirine bırakılmış olduğu-