Davacı tarafından davalı borçlu kooperatifin ticaret sicilinden kaydının terkin edilmesine rağmen sicilin ihyası davası açılmadığının, davalı borçlu kooperatif ile tasarrufta bulunan davalı 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcut olduğunun, davalı borçlu kooperatifin davada taraf ehliyeti bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre "davanın usulden reddine" ilişkin olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Davacının talebi doğrultusunda tapuda gözüken son malikin kim olduğu tespit edilerek ve davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Davalı üçüncü kişinin dava konusu gayrımenkulü alacağına karşılık satın aldığını beyan etmesine, taşınmazın kısa aralıklarla ve düşük bedellerle ve haciz yükü ile birden fazla el değiştirmesi, satış işleminin dahi malik adına davalı borçlu tarafından vekaleten yapılması, rayiç bedel ile tapudaki satış bedelleri arasında bir mislinden dahi fazla fark bulunması, bedelin ödendiğinin ispatlanamamasının yapılan tasarrufun İİK'nın 279/I-2, 278/2-2 ve 280/1 inci maddeleri gereğince iptaline sebep olacağı-
Davalı borçlu şirket ile davalı 3.kişi şirketin aynı ticari alanda faaliyet gösterdikleri, 23.05.2011 tarihinde 2 adet, 24.05.2011 tarihinde 5 adet taşınmazın davalı borçlu şirket tarafından davalı 3.kişi şirkete devredildiği anlaşıldığından dava konusu tasarrufların; İİK’nın 280/son maddesi gereğince, ticari işletmenin mühim bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının mahkemece tartışılmadan hüküm verilmesinin isabetli görülmediği-
Davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- İptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nin 277 md) bulunması gerektiği ve ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nin 278., 279. ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan 4. kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada 3. kişinin, dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği- İİK 282 madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Eldeki somut olayda, davalı borçlu ile haklarındaki dava kabul edilen 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan; mahkemece, zaten alacağın tahsili için açılan davada borçlunun mükerrer borç ödeme külfeti yüklenerek tazminattan sorumlu tutulmaması doğru ise de, hakkındaki davanın kabulü ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalıların müşterek müteselsil sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
İptal davalarının ön koşulu, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.'nun 277.md) bulunması olduğu- Ön koşulun bulunması halinde İİK.' nun 278, 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği- İİK.'nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı- Kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği-
Davalılardan dördüncü kişi S. B. ve beşinci kişi V.D.yönünden (İİK. 282. maddesi hükmüne göre kötü niyetli üçüncü kişi) İİK. 278/3-2 maddesinin uygulama yeri bulunmadığı- Dördüncü ve beşinci kişi konumundaki kararı temyiz eden davalılar S. B. ve V.D. yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark davanın kabulü için yeterli olmayıp kötü niyetlerinin ispatlanmış olması gerekir. Bunun dışında taşınmazın birbirine yakın tarihlerde devredilmesi de davalı S. B. ve V.D'nin kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden ve bu davalıların davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğu da ispatlanamadığından davanın dördüncü ve beşinci kişi konumundaki S. B. ve V.D. yönünden reddi ile İİK'nun 283. maddesi gereğince davalı üçüncü kişi F.B.' nin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında tazminatla (davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere) sorumlu tutulması gerekeceği-
Davalıya devredilen taşınmazlar tekrar asıl borçluya devredildiğinden, bu davalı açısından tasarrufun iptali davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- Taşınmazın tapuda gösterilen değeri ile bilirkişi raporunda belirlenen gerçek değeri arasında İİK'nun 278/2 maddesi gereğince mislini aşan bedel farkı olduğu anlaşıldığından bu davalı üçüncü kişi yönünden davanın kabulü gerektiği, ancak onun taşınmazı devrettiği davalı dördüncü kişinin kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığından davalı üçüncü kişi hakkında davanın bedele dönüşmüş olduğu(icra takip dosyasındaki alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak kaydıyla, rayiç değer olarak belirlenen bedelin davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verildiği)-
Mahkemece davalı üçüncü kişi şirket hakkında tazminata hükmedilmesi gerekirken, zaten borçlu konumunda olan ve hakkında takip yapılan davalı hakkında tazminata hükmedilmesi ve tasarrufun iptali davalarında borçlu ile üçüncü kişi zorunlu dava arkadaşı olup yargılama giderlerinden müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğundan mahkemece yargılama giderlerinden davalı ve davalı üçüncü kişinin müşterek müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken yalnızca davalı borçlunun sorumlu tutulmasının doğru görülmediği-
İİK.nun 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı-Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği- Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denildiği- Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü veya ondan sonraki kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlı olduğu ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesinin bunların kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlı olduğu-