Edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu- Üçüncü kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiği yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması ve edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde üçüncü kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği, mahkemece davalı üçüncü kişiye yapılan tasarruf yönünden; misli aşan bedel farkının bulunmasına göre davanın kabulüne, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davalı dördüncü kişi ile davalı borçlu arasında iş, arkadaşlık, tanıdıklık gibi herhangi bir ilişkinin, kötü niyetinin olduğunun, davacı tarafından ispatlanamamasına göre, davalı dördüncü kişi yönünden davanın reddine, İİK m. 283/1. maddesi gereğince de; dava konusu gayrimenkulün davalı üçüncü kişi tarafından davalı dördüncü kişiye devredildiği tarihteki gerçek değerinin icra dosyadaki alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK m. 12'nin uygulanmayacağı- Davalı borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan üçüncü kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerektiği, yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmayacağı- Bir davalının süresi içinde yetki itirazında bulunması ve yetkili mahkemeyi (D.li Mahkemeleri) olarak göstermesi, diğer davalının ise cevap vermemesi ve duruşmalara katılmaması durumunda, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade edeceğinden ve yerleşim yeri D.li olan davalının süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın D.li Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği-
İÎK.nun 284. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması gerektiği-
TBK'nın 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin istemi- Dava konusu taşınmazın dava dışı bir kişiye devredildiği onun da bir başkasında devrettiği anlaşıldığından, hakları etkileneceğinden anılan şahsında davaya dahil edilmesi gerektiği- Taraf teşkili mahkemece resen dikkate alınması gereken hususlardan olup, bu eksiklik giderildikten sonra yapılan tüm satışlar yönünden TBK'nın 19.maddesine göre muvazaalı bir devir olup olmadığının değerlendrilmesi gerektiği-<br />
Somut olayda, dava konusu dava konusu taşınmazı 12.01.2015 tarihinde satın alan ...'ın davanın açıldığı 22.01.2019 tarihinden önce 06.04.2018 tarihinde vefat ettiğinin anlaşıldığı, mahkemece, davanın niteliği itibariyle taraf teşkilinin sağlanabileceği mümkün olup bu yönde de karar verilmiş ve ... mirasçıları davaya dahil edilmiş olduğu halde, mecburi dava arkadaşı olduğu hususu göz önünde tutulmaksızın yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı, davasını üçüncü ve dördüncü kişiler aleyhine açmış, dördüncü kişi yetki itirazında bulunduğundan onun yönünden dava tefrik edilmiş olup bu davanın bekletici mesele yapılarak bu davada dava dışı kalan dördüncü kişinin kötü niyetinin ispatlanması halinde tüm tasarrufların iptaline, aksi durumda ise yani dördüncü kişinin kötü niyetinin ispatlanmamış olması halinde ise, mahkemece ilk verilen davanın kabul kararı kesinleşmiş olduğundan, davalı üçüncü kişilerin taşınmazı ellerinden çıkardıkları tarihteki değeri oranında alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde bedelden sorumlu olmalarına karar verilmesi gerektiği- Bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, terfrik edilen davada dava konusu taşınmazı satın alan dördüncü kişi yönünden verilmiş bir karar olduğu, bu davada verilen kabul kararının davanın konusuz kalma sonucunu doğurmayacağı-
Borçlunun arkadaşının babası olan ve aralarında ticari ilişki bulunan kişi üçüncü kişi hakkındaki tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği- Kendi savunması ile o bölgede arazi satın alan kişi olduğunu belirten davalı dördüncü kişinin P.lı ilçesinde borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğunun kabul edilemeyeceği- Davalı dördüncü kişi ile davalı borçlu arasında iş, arkadaşlık, tanıdıklık, akrabalık gibi herhangi bir ilişkinin veya kötü niyetinin olduğunun, davacı tarafından ispatlanamadığı anlaşıldığından onun yönünden davanın reddine, davalı üçüncü kişinin mirasçıları yönünden ise; dava konusu gayrimenkulün davalı üçüncü kişi tarafından diğer davalıya devredildiği tarihteki gerçek değeri üzerinden icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere tahsiline karar verilmesi gerektiği-
TBK m. 19 uyarınca açılan davada, İİK 283'de yer alan sadece "davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin" kıyasen uygulanabileceği, yoksa TBK m. 19 uyarınca açılan davada üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olmasının mümkün olmadığı- Davacının açtığı TBK m. 19'a dayalı açtığı tasarrufun iptali davasında, dava konusu taşınmazın dava tarihinden önce dava dışı bir başka kişiye devredildiğinden, dava konusu taşınmazla ilgili satışın iptaline karar verilebilmesi için taşınmazın devir silsilesi içindeki tüm satışların muvazaalı olduğunun kanıtlanması ve bu kapsamda taşınmazı devir alanların tamamının davaya dahil edilmesi gerektiği (Y.4.HD. 2021/1890 E. 2021/7420K.)- Somut olayda davacı "davaya mevcut davalılara karşı tazminat davası olarak devam edileceğini" açıkladığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece "borçlu ile damadı arasında yapılan taşınmaz satışının iptali ile davacının alacaklı olduğu icra dosyasındaki alacak ve ferilerinin tahsili ile sınırlı olmak üzere .... TL'nin davalı üçüncü kişi damattan tahsil edilmek üzere davacıya cebri icra yetkisi verilmesine" şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Haciz tutanaklarının İİK'nın 105 inci maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu- Yargılama sırasında takip konusu borcun ödenmiş olmasından ötürü davanın konusuz kaldığı, dolayısıyla karar verilmesine yer olmadığı-
Davacı tarafından davalı borçlu kooperatifin ticaret sicilinden kaydının terkin edilmesine rağmen sicilin ihyası davası açılmadığının, davalı borçlu kooperatif ile tasarrufta bulunan davalı 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcut olduğunun, davalı borçlu kooperatifin davada taraf ehliyeti bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre "davanın usulden reddine" ilişkin olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
