İİK’nın 169. maddesine dayalı borca itiraza ilişkin olarak aynı Kanun’un 169/a-3. maddesinde düzenlenen husus, İİK’nın 71. maddesinde düzenlenmediğinden icra mahkemesince, itfa şikayetinde borçlu tarafından sunulan belgedeki imzanın, alacaklı tarafından ikrar edilmemesi halinde imzanın alacaklıya ait olup olmadığı konusunda inceleme yapılamayacağı, hal böyle olunca; mahkemece İİK’nın 71. maddesindeki açık düzenlemeye aykırı olacak şekilde borçlu tarafından sunulan ve alacaklının cevap dilekçesi ile imzası inkar edilen ödeme belgesi üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca gidilmesi isabetsiz olup, birleşen itfa şikayetinin reddine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde bilirkişi incelemesi yapılarak sonuca gidilmesinin ve istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince de başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Her ne kadar BK'nin 53 ve TBK'nin 74. maddelerinde ceza mahkemelerince verilen kararların hukuk hakimini bağlayacağına ilişkin açık hüküm yoksa da, bu maddenin genel yorumundan ve özellikle son cümlenin karşı anlamından ceza mahkemelerinin verdiği mahkumiyet kararlarındaki eylemin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olay konusundaki kabulü, hukuk mahkemesini de bağlayacağı-
Yargıtay 12. Hukuk dairesinin yerleşik içtihatlarına göre, takip talebinde istenen faiz oranının türünün belirtilmesi ya da istenen faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmesi durumunda o cins faiz oranının istendiğinin kabulü gerekeceğinden ödeme emrine yasal sürede itiraz edilmemiş olsa dahi faizin, istenen faiz türüne göre ve değişen oranlarda hesaplanması gerekeceği- Ancak, takipte talep edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen işleyecek faizin türünün gösterilmemesi ve oranının yasal ya da ticari faiz oranlarından birine denk gelmemesi halinde aynı sonuca varılamayacağı-
Vekilin, vekaletnamesinin kapsamında vekili olduğu şirketi kendi şirketi lehine kambiyo senedi ile borçlandırma yetkisinin olmadığı durumlarda, takip konusu bononun vekaletnamedeki yetki kapsamında düzenlenmemiş olacağından, bu bono nedeni ile borçlunun sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Çekten dolayı kendisine müracaat olunan kimse, keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def'ileri, müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremeyeceği- Bu kuralın istisnası da , hamilin, çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş ise, borçlu, keşideci veya önceki hamillerle arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan def'ileri müracaatta bulunan hamile karşı da ileri sürebileceği-
HMK’nun 20. maddesi gereğince yetkisizlik kararı kesinleşmeden takip dosyası yetkisizliğine karar verilen icra müdürlüğünce mahkeme kararında yetkili yer olarak gösterilen icra dairesine gönderilemeyeceği, ancak alacaklının dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi yönünde talepte bulunması için kararın kesinleşmesi gerekmediği- 6762 sayılı TTK'da zamanaşımını kesen işlemlerin sınırlı olduğu; öte yandan, alacaklı tarafından takibin devamını sağlamaya yönelik olarak yapılan icra takip işlemlerinin de zamanaşımını keseceği-
Vade unsuru bulunmayan bonoların görüldüğünde ödenecek bono vasfında olduğu- Takip borçlusu bonoyu düzenleyen (keşideci) olup, düzenlenme tarihinden itibaren 1 yıllık ibraz müddeti (ve onun bitiminden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi) içinde takibe geçilmediğinden zaman aşımı süresinin bonoyu düzenleyen şikayetçi borçlu yönünden dolduğu- Borçlu şikayet dilekçesinde açıkça zamanaşımı itirazında bulunduğundan  itirazda bulunan borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Kural olarak açık bir anlaşma olmaksızın salt yeni bir senet düzenlenmesi tecdit anlamına gelmediği- Yenilemenin (tecdidin) varlığını kabul için; yeni bir alacak olmalı ve yenilemenin ıskat etmesi lazım gelen eski bir alacağın da mevcut olması gerektiği- Kısacası yenileme (tecdit) ile yenilenen borç ilişkisi değil, bu ilişkiden doğmuş borç veya borçlar olduğu-.Borcun yenilenmesi dar anlamda borcu sona erdiren nedenlerden birisi olduğu, bir borcun yerine yenisinin geçmesi suretiyle eski borcun sona erdirilmesi sözleşmesine yenileme dendiği-
Ticari vekilin özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamayacağı, kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri temsil edemeyeceği- Oysa ticari mümessilin, bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahip olduğu- Ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken; ticari vekilin temsil yetkisi sicile tescil edilemeyeceği-
Ticari mümessillik ticaret siciline tescil olduğu; ancak işletme sahibi tescilden önce de temsilcinin yaptığı işlemden sorumlu olduğu- Ticari mümessilin, işletme sahibini temsile yetkili bir kişi olmanın yanı sıra, aynı zamanda ticari işletmenin belirli yetkilere sahip idarecisi niteliğini de taşıdığı- Ticaret şirketleri organları aracılığıyla idare ve temsil edildiğinden, ticari mümessil tayin etme yetkisinin de organlarına ait olduğu- Ticari mümessillik gibi ticari vekaletin de, TBK 40 vd. maddelerinde düzenlenmiş temsilin ticari hayatın ihtiyaçlarına uydurulmuş bir türü olduğu- Dolayısıyla ticari vekaletin, ticari mümessillik gibi tek taraflı hukuki işlemle verilen bir temsil yetkisini içerdiği-