İlamda faize ilişkin bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren istenen faize 7 gün içinde, şikayet edilebileceği–
Kural olarak boşanma ilamı ile birlikte hükmedilen manevi tazminatın boşanma kararının eklentisi olması nedeniyle boşanma ilamı kesinleşmeden takip yapılmasının mümkün olmadığı ancak; somut olayın özelliğine göre takibe konu ilamın boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hüküm altına alınması karşısında kesinleşmesi gerekmediğinden usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekeceği-
Satılan taşınır üzerinde rehin hakkı bulunan alacaklının sırf bu sıfatla başka alacaklıların talebi üzerine yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceği–
Takip dayanağı ilamda faizin başlangıcı hakkında bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği–
«Kendine satış ilanı tebliğ edilmediği» ileri sürülen ilgililer yerine, başka kişilerin bu sebeple ihalenin feshinin isteyemeyeceği—
İİK. 72/IV ve V uyarınca, olumsuz tesbit davası sonucunda verilen ilamlar kesinleşmeden infaz olunamayacağından, ilamın -tazminat, yargılama giderleri, vekalet ücreti gibi- eklentilerinin de ilamın kesinleşmesi ile muaccel hale geleceği, bu tarihten itibaren bunlar için faiz istenebileceği ve icraya konulabileceği–
İİK.’nun 89/I uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edilmesine rağmen 3. kişiye 2. haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, icra dairesinin hatalı olan bu işlemine yapılacak şikayetin süreye bağlı olmadığı, çünkü bu durumda, «bir hakkın yerine getirilmemesi»nin söz konusu olduğu–
«Takip dayanağı senette sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olduğu» konusunda, borçlu tarafından yapılan şikayet üzerine, alacaklı hakkında ceza mahkemesinde «kamu davası» açılmış olması ve borçlunun bu davaya kişisel hak bakımından katılıp, takibin iptalini» istemiş olması halinde, HUMK’nun 317. maddesi çerçevesinde -yani; bu davada «tanıkların dinlenmesine ve/veya bilirkişi incelemesi yapılmasına» karar verilmişse- icra mahkemesince «takibin durdurulmasına» karar verilip, «açılan bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılmasına» karar verilmesi gerekeceği (Hemen belirtelim ki; yeni 6100 Sayılı HMK.nun 209. maddesinde tamamen farklı bir düzenleme kabul edilmiş olup buna göre "adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilnceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz" (HMK.209/1) denilmiş olduğundan, sadece sahtelik iddiasında bulunulması ile o senede dayalı icra takibi kendiliğinden duracaktır.)
İhale konusu taşınır/taşınmaz üzerinde -aynı ile ilgili bir dava nedeniyle konulmuş dahi olsa- ihtiyati tedbiri bulunan kişinin, -bu ihtiyati tedbir, o şeyin cebri icra yolu ile satışını da önlemek için konulmuş olmadıkça- ihalenin feshini isteyemeyeceği–