İcra ve İflas Kanununda icra müdürüne haciz uygulaması konusunda bir takdir yetkisi tanınmamış olduğu, bu nedenle haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olan taşınmazın, borçlunun borcundan dolayı haczedilmesi gerekeceği–
Haczedilen taşınırların ipotek akit tablosunda yazılı olması ve teferruat (eklenti) niteliğinde bulunması nedeniyle haczedilemeyeceğine ilişkin şikayetin süreye bağlı olmadığı–
Mahkemece “kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat ödenmesine ve taşınmazın tapu sicilinden çıkarılmasına” dair verilmiş olan ilam, taşınmazın aynı ile ilgili olmadığından, infazı için kesinleşmesine gerek bulunmadığı–
Bankalar Kanunundan kaynaklanan fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zaman aşımı süresinin 20 yıl olduğu–
“Takip konusu senetlerin/çeklerin kambiyo senedi niteliğinde bulunmadığı” ya da “alacaklının bu senetlere/çeklere dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacağı” saptansa dahi, takip borçlusunun borcu kabul edip ödeme iddiasında bulunması (yani; takip konusu borcu kısmen ya da tamamen ödemiş olduğunu belirtmiş olması) halinde, icra mahkemesince -İİK.170/a-II uyarınca- “takibin iptaline” karar verilemeyeceği-
Ölü kişi (borçlu) hakkında takip açılamayacağı ve yapılan takibin, borçlunun mirasçılarına yöneltilemeyeceği (mirasçılar hakkında yeni bir takip yapılması gerekeceği)– Not: 6100 sayılı yeni HMK’ nun 124/4 maddesindeki “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklindeki yeni düzenleme nedeniyle, aşağıdaki içtihatlarda bahsi geçen 04.05.178 Tarih ve 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı önemini yitirmiştir…
Borçlunun evinde takip kesinleştikten sonra yapılan haciz sırasında “maaşının tamamına haciz konulmasına” muvafakat etmesi üzerine konulan haczin, daha sonra borçlunun şikayeti üzerine kaldırılamayacağı–