“Tebliğ tarihinin düzeltilmesi” konusundaki başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu ve İİK’nun 16/I. Maddesi uyarınca, usulsüz tebligatın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapılabileceği–
İcra takibinde bulunmuş olan alacaklının ABD vatandaşı olduğunun saptanması halinde, öncelikle Türkiye ile ABD arasında “karşılıklılık esası”nın bulunup bulunmadığının araştırılması eğer yok ise alacaklının “MÖHUK.’un 48. maddesi uyarınca teminat yatırması gerektiğine” karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar icra mahkemesi kararları genel hükümlere göre yapılan yargılamalar yönünden “kesin hüküm” oluşturmaz ise de, aynı konuda icra mahkemesinde verilen önceki kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın daha sonra verilmiş olan icra mahkemesi kararına karşı “kesin hüküm” sonuçlarını doğuracağı–
İcra mahkemesi kararlarının birbirlerine karşı “kesin hüküm” teşkil edecekleri (icra mahkemesi kararları ‘kural olarak’ kesin hüküm teşkil etmez ise de, bir önceki icra mahkemesi kararının kesinleşmesi halinde, bu kararın aynı konuda açılan ikinci davada kesin hükmün neticelerini doğuracağı)–
Bankaların yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödemelerine ilişkin olarak icra dairelerinde yapılacak işlemlerin, 492 sayılı Harçlar Kanununda yazılı harçlardan ve aynı kanunda yer alması nedeniyle de tahsil harcından müstesna olduğunun kabulü gerekeceği–
Mahkemece 492 sayılı Harçlar Kanununun 29. maddesi hükmü ve konuya ilişkin HGK’nun kararı uyarınca, alacaklı vekilinin “icra dosyasına ödediği peşin harcın kendilerine iadesine” ilişkin talebini reddeden icra müdürlüğü kararının iptaline karar verilmesi gerekeceği–
Belediye hakkında yapılan icra takiplerinde mahkemece haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için, haczedilmiş olan şeylerin kamu hizmetinde fiilen kullanılıyor olmasının gerekli olduğu, bu konuda belediyece “kamuya tahsis kararı” alınmasının sonuca etkili olmayacağı; mahkemece haczedilen banka hesabında bulunan belediye payları ile ilgili hesap ekstresi bankadan getirtilerek, bu hesaba yatan paraların nitelikleri incelenmeli; vergi, resim, harç niteliğinde olup olmadıkları ya da kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği–
Mahkeme kararında hükmedilen alacağa yürütülecek faizin “temerrüt” veya “ticari temerrüt” faizi (avans faizi) olduğu belirtilmeksizin karar verilmesi veya “kanuni faiz” (yasal faiz) uygulanması şeklinde karar verilmesi halinde, bundan anlaşılması gerekenin 3095 sayılı Kanunun 1. maddesinde belirtilen “kanuni”(yasal faiz) olduğu ve böyle bir durumda alacağın niteliğine bakılarak, yorum yolu ile “ticari faiz” uygulanamayacağı–
Alacaklı bankaların –Katma Değer Vergisi Kanununun 17. maddesinin değişik (r) bendi uyarınca- alacağına karşılık borçlu ve kefilinin borçları ile ilgili olarak onlara ait taşınmazları cebri icra yolu ile alması halinde, KDV’den muaf olduğu–
“Asıl borçlu” hakkında takip yapılmamış olması halinde bu eksiklik kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan, takibin her aşamasında ve süresiz olarak şikayet yolu ile ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekeceği–