Bankaların her türlü alacaklarının tahsili için yaptıkları icra takibi nedeniyle borçluya ait taşınmaza alacaklarına mahsuben almaları halinde yapılan ihale işleminin damga vergisinden müstesna olduğu gibi, bu ihalenin KDV’den de muaf olduğu- Bankanın yapmış olduğu takipte ihale bedelinin tahsil harcından da muaf olduğu–
Hukuk davalarında olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da ‘taraf ehliyeti’ne sahip olmaları gerektiği, yalnız gerçek ve tüzel kişilerin ‘taraf ehliyeti’ bulunduğu, taraf ehliyetine ilişkin şikayetlerin süreye bağlı olmadığı (bu nedenle ‘sosyal hizmetler çocuk esirgeme kurumu S. çocuk yuvası’, ‘Karaman 82. Yıl Devlet Hastanesi Baştabipliği’, ‘Kırşehir Sağlık Müdürlüğü’, ‘…… Milli Eğitim Müdürlüğü’, ‘Jandarma Genel Komutanlığı’, ‘Hasköy ve Hasköy Spor Tesisleri’, ‘N. Petrol E.can Akaryakıt’ adına çıkarılan ödeme emrinin geçerliliği bulunmadığı)–
Taşınmazın aynına ilişkin olmayan taşınmaz üzerindeki kişisel haklara yönelik ilamların icraya konulabilmesi için bunların kesinleşmesine gerek bulunmadığı; bu nedenle “fuzuli işgal nedenine dayalı olarak borçlunun taşınmaza el atmasının önlenmesine, tahliyeye ve haksız işgal tazminatının borçludan tahsiline” ilişkin ilamın infazı için kesinleşmesine gerek bulunmadığı–
İcra mahkemesine başvurarak “tebliğ işleminin yapıldığı sırada yurtdışında olduğunu bildirmiş olan borçlunun bu başvurusunun –HMK’nun 33. maddesi gereğince- “gecikmiş itiraz” olarak kabul edilerek, İİK’nun 65. maddesine göre inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği–
İcra dairesinde işlem yapabilmek için vekilin “avukat” sıfatını taşımasının zorunlu olduğu–
Bankaların yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödemelerine ilişkin olarak icra dairelerinde yapılacak işlemlerin, 492 sayılı Harçlar Kanununda yazılı harçlardan ve aynı kanunda yer alması nedeniyle de tahsil harcından müstesna olduğunun kabulü gerekeceği–
Karşılıklılık esası olup olmadığı araştırılarak icra takibini yapan alacaklı ABD vatandaşının teminat yatırmasının gerekip gerekmediğinin tespiti gerektiği- İcra takibinde itiraz edilmeyerek kesinleşen alacağın teminat olarak kabul edilemeyeceği- Şikayet başvurusunda tazminatın öngörülmediği-
“Tebliğ tarihinin düzeltilmesi” konusundaki başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu ve İİK’nun 16/I. Maddesi uyarınca, usulsüz tebligatın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapılabileceği–
Her ne kadar icra mahkemesi kararları genel hükümlere göre yapılan yargılamalar yönünden “kesin hüküm” oluşturmaz ise de, aynı konuda icra mahkemesinde verilen önceki kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın daha sonra verilmiş olan icra mahkemesi kararına karşı “kesin hüküm” sonuçlarını doğuracağı–
İcra takibinde bulunmuş olan alacaklının ABD vatandaşı olduğunun saptanması halinde, öncelikle Türkiye ile ABD arasında “karşılıklılık esası”nın bulunup bulunmadığının araştırılması eğer yok ise alacaklının “MÖHUK.’un 48. maddesi uyarınca teminat yatırması gerektiğine” karar verilmesi gerekeceği-