Taraf sıfatı bulunmayan 3. kişinin borca itirazı üzerine takibin durdurulmasına yönelik icra müdürlüğünü şikayetin, bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili bulunduğundan süresiz şikayete tabi olduğu-
Tebligat usulsüz olsa dahi muhatabın tebliğden haberdar olması halinde tebligat geçerli sayılacağından, muhatabın beyan ettiği tarihin “tebliğ tarihi” olarak kabul edileceği- Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin gerçeğe aykırılığı iddia ve isbat edilemediğine göre öğrenme tarihden itibaren 7 günlük sürede yapılan başvurunun incelenmesi gerektiği-
İcra mahkemesi tarafından verilen kararlar kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte aynı takip dosyası nedeniyle aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararı kesinleşmesi koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil edeceği-
Alacaklının kendi adına vekil tarafından açılmış olan takibe ve yapılmış olan işlemlere icazet vermiş olması halinde, vekaleti bulunmayan vekilin yapmış olduğu tüm işlemler ve başlatmış olduğu icra takibinin geçerli hale geleceği-
Aile Mahkemesi ilamında "tedbir nafakasının, kararın kesinleşme tarihine kadar devamına hükmolunmuş olup, bu ilamın 19.03.2009 tarihinde kesinleştiği ve alacaklının, icra müdürlüğüne müracaatla, "dosya alacağının tamamını 25.01.2008 tarihinde haricen aldığına, bir alacağının kalmadığına" dair beyanının, bu tarihe kadar olan alacaklarını aldığı anlamına geldiği anlaşıldığından, ilamın kesinleşme tarihi olan 19.03.2009 tarihine kadar olan alacaklarını da aldığına dair açık bir beyan bulunmaması ve bu beyan üzerine icra müdürlüğünün aynı tarihli kararı ile talep gereğince birikmiş toplam nafaka olan 4.822,80.TL üzerinden tahsil harcı alınması ve haciz miktarının Şubat 2008 ayı itibariyle belirlenmesi bunu gösterdiği-
Haciz işlemi ve icra kefaletini gerçekleştirme işlemi, icra emri düzenlenmesi ve tebliği işlemi, hangi icra dairesince yapılmış ise, bunlarla ilgili şikayetlerin, bu icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince çözümlenebileceği; bu yetki kuralının kamu düzeni ile ilgili olup, kesin nitelikte bulunduğu-
“Mernis adresi” olduğu bildirilen adresin bizzat borçlu tarafından Nüfus Müdürlüğü’ne dilekçede bildirilen adres olup olmadığının, ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden tesbit edilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
4077 sayılı TKHK'nun 10/3. maddesinde ki, "tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde kredi veren asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez" hükmünün emredici hüküm olup, resen dikkate alınacağı-
Borçuya “ödeme emri tebliğ edilmese” bile alacaklının uyuşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece bu durumun borçlunun şikayet ve itirazda bulunmasına engel teşkil etmeyeceği – alacaklının borçlunun adresinin tespitini talep etmesini ve yargılamaya katılarak itirazın reddini istemesi; uyuşmazlığı ve takibi sürdürme iradesini mevcut bulunduğunun göstereceği-
İİK’nun 82/12. maddesi uyarınca mesken üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu; bu şikayet, kamu düzeni ile ilgili bulunmadığından, aynı Kanun’un 16/I maddesi gereğince; “bu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde” icra mahkemesine bildirilmesi gerekeceği- Meskeniyet şikayetine konu taşınmaz hakkında verilen tasarrufun iptali kararı gereği, taşınmazın muvazaalı olarak müştekilere temlik edildiği saptandığından, iptaline karar verilen ve kesinleşen bu karar nedeniyle müştekilerin meskeniyet şikayetinde bulunma hakları bulunmadığı-