492 sayılı Harçlar Kanununun 123/son maddesinde yer alan istisnanın, bankalar ve yurt dışı kredi kuruluşlarının kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklarının tahsili amacıyla icra dairelerinde yapacakları işlemler hakkında uygulanamayacağı-
MK.nun 851 ve 881. maddelerinde ifadesini bulan muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen üst sınır (limit) ipoteğinde ise borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar alacak için teminat teşkil edeceğinin ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırıldığı, TMK.nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşmasının mümkün olmadığı, bu hususların, İİK.nun 149/a maddesi göndermesi ile uygulanması gereken İİK.nun 33. maddesine göre ilama aykırılık istemi olup süresiz şikayete tabi olduğu-
Takipte taraf olmayan 3. kişinin başvurusunun açıklanan bu şekliyle istihkak davası niteliğinde olmadığı, dilekçede şikayetten söz edilmesinin, "hukuki tavsifin hakime ait olduğu" kuralını değiştirmeyeceği-
Şikayetçinin bu taşınmazı iktisap ettiği tarihten önce haciz konulmuşsa da, şikayetçi takipte taraf olmayan önceki maliklerin halefi bulunduğundan ve bu durumda haciz tarihinde borçlulara ait olmayan bir taşınmaza borçluların borcundan dolayı haciz konulması usulsüz olduğundan haczin kaldırılmasına yönelik şikayetin kabulü gerektiği-
Borçluya ödeme emri tebliğ edilemese bile, alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesinin şikayet ve itirazda bulunmasına engel teşkil etmeyeceği-
İcra emrinin borçlu asıla tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, tebligatın asile gönderilmediğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında ilamın kesinleşmeden infaz olunamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline ilişkin şikayetlerini de ileri sürdüğünün görüldüğü, bu durumda, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararının kalmadığı-
Feragatin geçerliliğinin karşı tarafın muvafakatine bağlı olmadığı, feragat beyanının etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile göstereceği, bu durumda icra mahkemesi kararının, borçlunun feragati hakkında bir karar verilmek üzere bozulmasının gerekeceği-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının üç ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu, alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkeme tarafından borçlunun şikâyetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı-
TMK. 403 vd. uyarınca hakkında vasi tayini atanması için dava açılmış olan borçlu hakkında yargılamaya devam edilebilmesi için usulüne uygun olarak atanmış bir vasi varsa onun da davaya katılımı sağlandıktan sonra sonuca gidilmesinin gerekeceği-