İş bu tensip ara kararının, İİK.nun 25 ve 25/a maddelerinde yazılı ilam niteliğini taşımadığından ilamlı takibe konu edilemeyeceği, bir başka anlatımla anılan kararın, mahkemece HMK.nun 389-393/2. maddeleri hükmüne uygun olarak verilmiş bir tedbir kararı olduğu, buna göre infaz edilmesinin gerektiği, icra emri gönderilerek takip yapılamayacağı-
Menfi tespit davasının kabulü yönündeki ilamların kesinleşmeden icra takibine konu edilemeyeceğine ilişkin şikayet kamu düzeni ile ilgili de olmadığından anılan yasal düzenleme gereği icra emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde yapılmasının gerekeceği-
İİK.'nin 96 ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenen istihkak iddiasına ilişkin koşullar menkul mallar için uygulanmakta olduğu- Taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekeceği- Hacze konu bağımsız bölüme, şikayetçiye intikal etmeden önce haciz konulduğu ve tapu kaydına işlendiğinin anlaşıldığı, şikayetçinin haciz şerhiyle birlikte mahcuz taşınmazı iktisap ettiği, haczin konulmasından itibaren 5 yıl geçtikten sonra haczin yenilendiğinin görüldüğü, her ne kadar takipte taraf olmayan şikayetçi üçüncü kişi, ilk haczin İİK.'nin 106-110. maddelerine göre düştüğü iddiasıyla bu haczin kaldırılmasını isteyemez ise de, yenilenen haciz sırasında taşınmazın maliki olduğundan mahkemece şikayetçinin yenilenen hacze yönelik başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu öğrenme tarihinden itibaren tebliğ tarihinin düzeltilmesi için yedi günlük şikayet süresini geçirdiğinden şikayetin ve yasal süresinde yapılmayan itirazın reddi gerekeceği-
Borçlunun, icra mahkemesine başvurusunda diğer şikayet nedenleri yanında ilamda kararın kesinleşmesinden itibaren 500 TL nafakaya hükmedildiği halde kendisinden haksız olarak 7.000 TL talep edildiğini İcra Müdürlüğü’nün kararın kesinleşme şerhine dikkat etmeden icra emri düzenlemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu da ileri sürdüğü, bu şikayetin, ilama aykırı, icra emri düzenlendiği iddiası olup kamu düzeni nedeni ile icra mahkemesince süresiz olarak incelenip karara bağlanmasının gerektiği-
Bedele dönüşen tasarrufun iptali ilamında hükmedilen alacağın kesinleşmeden takibe konabileceği, borçlunun faize ilişkin itirazları incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediğinin, alacağın muaccel olup olmadığının, ne miktarının tahsil edilebilir olduğunun, faiz miktar ve oranlarının tespitinin, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektirdiği, o halde İİK.nun 149. maddesinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağının olmadığı-
Takip dayanağı ilam İİK.nun 277 ve müteakip maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davası sonucunda, aynı yasanın 283/2. maddesi gereğince bedele hükmedilmesine ilişkin olup; bu tür kararlarda amaç yalnızca borçlunun tasarrufuna konu ettiği maldan alacaklının alacağının tahsili olanağını sağlamaktan ibaret olup, tapu kaydının iptaline yönelik bir hüküm yer almayacağından söz konusu ilamın bu haliyle ayni değil şahsi hak doğurur nitelikte olup HUMK.nun 443/4.maddesi kapsamında kalmadığından infazı için kesinleşmesi şartı aranmayacağı-
Şikayetçinin başvurusunun, icra müdürlüğünden haciz talebinin reddine dair kararının kaldırılmasına yönelik olduğu, bu husustaki şikayetin ise, bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili olup, İİK.nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayete tabi bulunduğu-