Şikayet edenin icra mahkemesine başvurusu, icra memurluğunun işlemine yönelik şikayet niteliğinde olup, davalı haciz alacaklısı şikayete sebebiyet vermediğinden aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunamayacağı-
Aile konutu üzerindeki tasarruf yetkisi yasa ile sınırlandırılmış olup, takibe ve tahliyeye konu taşınmazın "aile konutu olduğu"nun belirlenmesi halinde, mahkemece TMK. mad. 194/3 gereğinin yerine getirilip getirilmediğinin araştırılacağı- Şikayetçinin tahliye konusu yerin "aile konutu" olduğunun tespitine yönelik bir dava olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre gerektiğinde şikayetçiye tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunu ispata yönelik olarak aile mahkemesine dava açma yetkisi ve olanağı verilmesi ve sonuca göre tahliyenin durdurulması ya da devamı yönünde icra mahkemesince karar verilmesi gerektiği-
Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gerekeceği-
Borçlu kendisine çıkarılan icra emri tebligatını alan kişi ile aynı adreste daima birlikte oturmadığını bildirdiğinden, mahkemece duruşma açılarak borçlunun bu iddiasına yönelik delilleri sorulup yapılacak değerlendirme ile sonuca gidilmesi gerekeceği-
Borçlunun sözleşme ve ipoteğe dayalı olarak borcunun bulunup bulunmadığı, miktarı gibi hususlar yargılamayı gerektirdiğinden, alacağın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla tahsilinin mümkün olmadığı- İcra İflas Kanunu'na göre inceleme yapmakla sınırlı yetkili İcra Mahkemesi'nce takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Belediye'nin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirlerinin haczedilemeyeceği- Borçlu Belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasının tespiti halinde bu durumun haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edileceği-
İlamlı takibe dayanak yapılan Avukatlık Kanunu'nun 35/A maddesi hükmünce taraflarca imzalandığı bildirilen protokolde yer alan taraf edimleri koşula bağlandığından, bu protokolün ilam olarak kabulü ve ilamlı takipte infaz kabiliyeti bulunmadığı-
Faiz hesaplanması her iki takip borçlusu için ayrı ayrı yapılmışsa da ilamda müştereken ve müteselsilen tahsil hükmü bulunmadığından ve ilamda iki davalı olduğundan, belirlenen alacak kalemlerinin davalılardan eşit olarak tahsilinin gerekeceği-
Borçlu vekilinin diğer şikayetlerinin yanında ilam vekalet ücretine icra vekalet ücreti istenemeyeceği gerekçesiyle takibin iptali yönünde de şikayeti bulunduğu halde, Mahkemece, bu konuda olumlu olumsuz bir kararın verilmediği, anılan yönde karar tesisi için Mahkeme kararının borçlu lehine bozulmasının gerektiği-
Kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminatlara ilişkin ilamların, icra takibine konu edilmesi halinde, el atma tarihi 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında ise; takibe konu ilamın 5999 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihinden önce olması durumunda İdarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilebileceği, ilam tarihi 30.06.2010 tarihinden sonra ise İdarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği- 04.11.1983 den sonraki elkoymalarda ise; 6111 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi haciz yasağı getirmekle birlikte anılan yasa maddesi Anayasa'ya aykırı görülerek 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığının kalmadığı-