Şikayetçinin konulan haczin başka mallarla ilgili olduğunu ve kendilerince haczedilen mallar üzerine konulmuş bir haciz bulunmadığını ileri sürdüğü, bu iddianın ileride sıra cetveli yapılması halinde yapılacak bir itiraz durumunda değerlendirilebileceğinden memurluk işleminin iptalini istemesinin bu aşamada yasal dayanağının bulunmayacağı-
Borçluya "ödeme emri tebliğ edilemese" bile, alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece, borçlunun şikayet ve itirazda bulunabileceği-
Kambiyo senetlerine özgü başlatılan haciz yoluyla takipte taraf olmayan üçüncü kişinin, borçlu aleyhinde uygulanan haczin kaldırılması isteminde bulunmasının mümkün olmayacağı-
Takip talebine aykırı olarak tahliye emri gönderilmesine yönelik başvuru, İİK.nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup aynı zamanda icra mahkemesine başvuruda bulunulmasında yasaya aykırı bir durumun söz konusu olmadığı-
Şikayetçi alacaklının, borçlu belediyenin banka hesaplarına haciz konulmasını talep etmesi halinde haciz konulması istenilen hesapların, alacaklının haciz talep ettiği tarihe kadarki hesap ekstrelerinin ilgili bankalardan dökümü getirtilerek,anılan hesaplara yatırılan paraların kaynağının tespit edilmesi gerekeceği, ekstreler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verileceği-
İcra müdürlüğünce borçlunun muvafakati doğrultusunda emekli maaşının bir bölümünün haczi için yapılan işlemin yasaya uygun olduğu-
Ödeme emrinin takip talebine aykırı olarak düzenlenmesi halinde, ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği, ancak bu aykırılıkta alacaklıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından, alacaklının yargılama giderinden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiği-
Ayrı ayrı tasarrufun iptali davaları açılmış olsa da, iptale konu tasarruf tek olduğundan, şikayetçinin icra dosyalarından herhangi birine sorumlu olduğu miktarı ödemekle sorumluluktan kurtulacağı, şikayet tarihinden sonra ödemede bulunmakla şikayetçi hakkında hiçbir işlem yapılamayacak olup, ödemeden sonra paranın kime ait olacağı hususunun ise yapılacak sıra cetvelinde ortaya çıkacağı-
Şikayet dilekçesine ekli imza sürkülerine göre, şikayetçi şirket on yıl süre ile M.P. ve M.Ö’nın atacakları müşterek imzalar ile temsil edileceğinden ve icra hukuk mahkemesine yapılan şikayet yalnızca şirket müdürlerinden M. Ö.'ın imzasıni içeren dilekçe ile yapıldığından şirket adına açılan geçerli bir dava olmayacağı,mahkemece şirket adına verilen geçerli bir şikayet dilekçesinin olmadığı gözetilerek talebin usulden reddi gerektiğinden %10 para cezasına hükmedilemeyeceği-
Asıl borçlu hakkındaki takip kesinleşmeden haciz sırasında alınan kefalet beyanının geçerli olmadığının ileri sürülerek, icra kefilliğinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurulması halinde, borçlunun başvurusunun bu hali ile İİK.nun 16/2. maddesi kapsamında olup, süreye bağlı olmayacağı-