Davalının «ruhsal rahatsızlığı»nın ileri sürülmesi halinde, mahkemece -MK. 405 ve HUMK. 42. uyarınca- sulh hukuk mahkemesine yazı yazılarak «davalının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği»nin sorulması gerekeceği–
Medeni Kanunun 134. Maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesinin kaçınılmaz olduğu-
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olmasının gerekeceği-
Toplanan delillere göre davalının devamlı olarak davacıya "eşoğlu eşek, senden boşanacağım, istemiyorum, tapusunu isteyene veririm şeklinde" kişilik haklarına ağır saldırıda bulunduğu gerçekleşmiş, ancak, davacının güven sarsıcı davranış içerisine girmiş olması mahkemece ağır kusur sayılmış olup, geçimsizlik davacının başka bir kadınla ilişkiye girmesinden kaynaklandığından, boşanma talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu-
Davacı ananın boşanma davasında bulunduğu hal ve şartlar karşısında çocuğun velayetini istememesi bilahare değişen şartlarda istemesine engel olmayacağı-
Evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışı sonucu temelinden sarsıldığı kanıtlanmadığından davalının, ortak çocuğun davacı yanında olmasına karşın tedbir nafakası verilmemesinin doğru olmayacağı-
Kadının genç (yaşının küçük) olması nedeniyle, yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilemeyeceği–
Açık öğretimde okuyan kişilerin de -diğer koşullar gerçekleşirse- MK. 364 hükmünden yararlanabileceği (bu kişiler lehine yardım nafakasına hükmedimesi gerekeceği)–