İhtar isteği tarihinden önceki iki aylık süre içerisinde evi terk eden eşin nafaka davası açması ve mahkemenin de eşin ayrı yaşamada haklılığına ilişkin olguyu kabul ile nafakaya hükmedilmesi durumunda terk nedeniyle boşanmaya karar verilemeyeceği, gerçekte de ihtar isteği tarihinden önceki iki aylık süre içinde eşin ayrı yaşamakta ve eve dönmemekte haklılığı mahkeme kararı ile belirlendiğine ve kesinleştiğine göre bu hukuki gerçeğin kabulünün zorunlu olacağı-
Çocuk tarafından reşit olduğu tarihten sonra Medeni Kanunun 315'e dayalı olarak açılan bir davanın olmadığı, dava çocuk için tayin olunan tedbir nafakasının artırılmasına ilişkin olup reşit olduğu tarihe kadar artırmaya karar verilmesinin gerekeceği-
Boşanma kararının verilebilmesi için evlilik birliğinin temelden sarsıldığının kanıtlanması gerekeceği, nedenleri açıklanmayan ve inandırıcı olmayan tanık beyanlarına dayanılarak boşanma kararı verilmesi ile delillerin takdirinde hataya düşüleceği-
Her davanın, açıldığı tarihteki duruma göre incelenerek karara bağlanacağı, dava açıldığı sırada ücretle çalışan ve yoksulluk nafakası da almakta olup gelir durumu iyi olan davacının nafakanın arttırılmasını isteyemeyeceği-
Davet edilen eve yasal süresi içinde ve kapısının açılmadığını noter vasıtasıyla tesbit ettiren eşin, bu suretle ihtara uyduğunu kanıtlamış sayılacağı–
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olmasının gerekeceği, tanıkların beyanları temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli beyanlar olmadığından inandırıcı olmayan nedenlere dayanılarak boşanma kararının verilemeyeceği-
Karısını döverek ortak evi terke zorlayan kocası hakkında «seninle istemeden evlendim» sözlerini sarfetmiş olan kadının bu sözlerinin -döv-me olayına ve tüm olumsuzluklara rağmen eve dönmüş olması karşısında- inandırıcı kabul edilemeyeceği– (Karısına bağımsız ev temin etmeyen, zaman zaman karısını döven kocanın «ağır kusurlu» olduğu ve bu nedenle boşanma davası açamayacağı-)
Önceki boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, tarafların bir araya gelmemeleri ve fiili ayrılığın üç yıl devam etmesi halinde (MK.nun 166/IV) boşanma kararı verilmesi gerekeceği–
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları yeterince araştırılmadan tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği–
Ana bakım ve şefkatine muhtaç 6 yaşındaki çocuğun velayetinin anaya verilmesinin esas olduğu, ancak ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delilleri bulunduğu ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı isbat edildiği takdirde velayetin babaya bırakılmasının mümkün olacağı-