Çekleri keşide eden kişi ticari mümessil konumunda olup, ticari mümessil, iyi niyet sahibi kişilere karşı şirket gayesine giren tüm işlemleri yapma yetkisine sahip olduğundan vekaletnamedeki kısıtlama ticaret sicilinde kayıt ve ilan edilmemiş olduğundan açıklanan nedenlerle menfı tespit davasının reddi ve bozma üzerine direnme kararı verilmesinin yerinde olduğu-
Davacı, unvanında bulunmayan ekler kullanmıştır, davalı ise, ünvanını seçerken farklılıklar yaratacak ibarelere yer vermiş olduğundan ünvanında yer almayan ibareleri kullanan davacının, davalının ünvanının terkinini talep edemeyeceği-
Kati teminat mektupları sözleşmenin icrasını temin için verildiği halde, avans teminat mektuplarının nitelikleri itibariyle sözleşmenin icrasını değil, borç olarak verilen bir miktar paranın iadesini temin için verildikleri-
Haksız fiilden doğan ilişkiler ticaret yasasında düzenlenmediğinden ticari iş sayılmaz ve bu fiillerden kaynaklanan alacaklara yürütülecek faizin reeskont faizi değil yasal faiz olduğu-
Dava konusu olaydaki sözleşmede teminatın mahsup edilemeyeceğine ve teminat mektup bedellerinin cezai şart olduğuna dair hüküm bulunmamasına göre, davacı kurum ancak verdiğini geri isteyebileceğinden irat kaydedilen teminat mektubunun bedellerinin tenzili gerekeceği-
Ticaretin genişletilmesi olgusunun işyeri bakımından zorunlu ihtiyaç olarak kabul edilmesinin gerekeceği-
Süresinde ibraz edilmeyen çeke dayanılarak sebepsiz zenginleşme davası açılabileceği, ancak davalı, çekin araba alım satımında teminat olarak verilip karşılıksız olduğunu ileri sürdüğünden, mahkemece bu yön üzerinde durulmadan karar verilemeyeceği-
Kanun hükmünde kararnameler, Anayasa’da öngörüldüğü biçimi ile yapısal bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel yönden ise yasama işlemi niteliğinde olup; doğurduğu hukuksal sonuçlar bakımından, kanun ile arasında herhangi bir farkın bulunmadığı, bir kanun hükmündeki kararnamenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi halinde, kanun hükmünde kararnamenin yürürlükten kaldırdığı veya değiştirdiği kanun hükümlerinin uygulanabilir hale gelmeyeceği ve kendiliğinden yürürlüğe girmeyeceği; o konuda hukuk boşluğunun doğacağı, bu şekilde meydana gelen boşluğun, hakim tarafından yasa koyucu gibi hareket edilerek doldurulmasının gerekeceği-
Davalının, inşaat müteahhidi olarak tacir olduğu, bir taraf için ticari olan işin, diğer taraf içinde ticari sayılacağı, ayrıca ticari işlerde temerrüt faizinin, reeskont faizi oranında istenebileceği, o halde, mahkemece davacının asıl alacağına yasal faiz işletilmesinin hatalı olacağı-
İdarece düzenlenen şartname sözleşmenin eki olarak kabul edildiğinden yüklenicinin hak edişe itirazını şartnamede belirlenen yönteme göre yapmasının gerekeceği-