Banka Teminat Mektuplarının Garanti Akdi niteliğinde bulunduğu, bunun doğal sonucu olarak bankanın, teminat mektubu vermekle bir asli borç yüklenmiş olduğu, teminat mektubunu öderken kendi borcunu ödemiş olduğu, bankanın mücbir sebepleri, beklenmeyen halleri imkansızlığı, muhatap ile lehtar arasındaki aktin geçersizliğini, lehtarın olumunu, iflasını ileri sürerek tazmin talebini reddedemeyeceği, bankanın teminat mektubunun geçersiz olduğunu, zamanaşımına uğradığını mahkemece ödememe konusunda tedbir bulunduğu gibi sırf kendisine ait def’ileri ileri sürmek suretiyle mektup bedelini ödemekten kaçınabileceği-
Hiç kimsenin, sona erdiğini bildiği bir şirket aleyhine dava açmayacağı karinesinden hareketle, bunun bir yanlışa dayalı bulunduğu kabul edilmek suretiyle, tüzel kişiliğinin sona ermesine rağmen şirket aleyhine dava açılması durumunda, eğer son bulan tüzel kişiliğin borçlarından dolayı yasal halefiyet ya da kollektif şirket ortakları yönünden olduğu gibi, ortakların yasal sorumlulukları mevcutsa, davanın salt bu nedenle reddedilmesi yerine, borçlardan sorumluluğu bulunan kişiler aleyhine davaya devam edilmesinin usul ekonomisi kurallarına daha uygun düşeceği-
Mevduat hesabı sahipleri veya temsilcileri dışında başkalarına ödeme yapılmasının mümkün olmayacağı, aksi halde bankanın yaptığı ödemeler nedeniyle hesap sahibine karşı sorumlu olacağı-
Gerek Türk Ticaret Kanunu’nda ve gerekse CMR’de (Karayolu ile Milletlerarası Nakliyat Mukavelesi ili ilgili anlaşma) öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıyıcının eşyanın kendisi tarafından teslim alındığı tarih ile gönderilene teslim ettiği tarih arasında uğramış olduğu hasar ve ziyandan sorumlu olacağı-
Davalı TEAŞ tarafından personel taşıma işine ilişkin olarak açılan ihalede teminatların istirdatı talebiyle açılan alacak davasının, uyuşmazlık TTK. nun 798 (şimdi; Yeni TTK. mad. 906) ve devam eden maddelerinde düzenlenen yolcu taşıma akdinden kaynaklandığından, davalı TEAŞ ise, hususi hukuk hükümlerine tabi tüzel kişi olup, tarafların sıfatına ve uyuşmazlığın niteliğine göre, adli yargı yerinde görülmesi gerekeceği-
Dava konusu olayda iki tarafında tacir olduğu ve zararında ticari işletmeye ilişkin bulunduğu gözetilerek reeskont faizine hükmedilmesinin gerekeceği-
Hükme esas alınan ve davacı tarafından düzenlendiği belirlenen belgeler ise, davacının ortaklık adına ödeme yaptığını göstermez ve bu niteliği itibariyle davalıyı bağlayıcı olduğunu hukuken kabule olanak olmadığından mahkemece davacının ortaklık adına ödeme yaptığının kabulünün doğru olmadığı-
Davalının sadece ödemelerini gösteren belge ibra belgesi niteliğinde olmadığından davanın ibralaşma nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Gazete çıkarılacağına dair beyannamenin verildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mevkute yayınlanmaz veya yayınlanmaya başladıktan sonra yayına beş yıl süre ile ara verilirse beyannamenin hükümsüz kalacağı ve mevkute sahipliğinden doğan hakların düşeceği-
Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre, genel kurul toplantısı, ana sözleşmede öngörülen nisapla toplandıktan sonra, mevcut sayı başlangıçtaki nisabın altına düşse bile, bu sayı ana sözleşmede öngörülen toplantı ve karar sayısı altına düşmedikçe alınan kararların geçerli olduğunun kabulü gerekeceği-