Eser sözleşmesinde yapılan şeydeki kusur sonradan ortaya çıkarsa, iş sahibinin bu ayıba vakıf olur olmaz keyfiyeti, herhangi bir şekle bağlı olmadan telefonla veya karşılıklı sözle bildirmesinin yeterli olduğu, açılacak bu davanın, beş yıllık zamanaşımı hükümlerine tabi olacağı, yüklenici, kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş, bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmişse, açılacak davalarda on yıllık zamanaşımının uygulanacağı-
PTT’nin, ticaret şirketi aleyhine açtığı alacak davasına konu olayın ticari işlerden olduğu, bu durumda, isteğin bulunduğu da gözetilerek, olayda Merkez Bankası’nca kısa vadeli krediler için öngörülen reeskont faizine hükmedilmesi gerekirken % 30 kanuni faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı taşıyıcının, talimat gereği malı W. Firmasına teslim etmesi ile yükümlülüğünün sona erdiği, bu aşamadan sonra mal üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan araç sürücüsünün komisyoncu W. firmasının tesellüm ettiği malı, doğrudan bu firmaya bu firmanın göstereceği başka bir firmaya teslimi mümkün bulunduğundan CMR senedinde gösterilmeyen bir firmaya mal tesliminden davalı taşıyıcının sorumlu olmadığı-
Yükleten yükün cins ve kıymetini yüklemeye başlamadan önce taşıyana bildirdiği ve bu hususlar konişmentoya yazıldığı takdirde, taşıyıcnın, TTK.nun 1112. ve 1113. maddelerinde (şimdi; TTK. mad. 1186) belirtilen şekilde saptanacak zarardan yükletene veya gönderilene karşı sorumlu olacağı-
Davalı; limited şirket olup, davacı yüklenici ile aralarında sözlü olarak inşaat taahhüt sözleşmesi yapıldığının ve davacının bu sözleşme gereğince konutları inşa edip teslim ettiğinin, bedelini davalı şirketin ödediğinin dosya içersindeki delillerden anlaşıldığı, davalının, bu sözleşmeyi başka konut sahibi kişiler adına vekaleten yaptığını ve götürü bedel üzerinden anlaştıklarını ispat edemediği, gerçekten, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun ek geçici 8. ve 9. maddeleri gereğince kooperatiflere yapılan inşaat taahhüt işleri ile Sosyal Güvenlik Kuruluşları ve Belediyelere 150 m2’yi aşmayan konutlar için yapılan inşaat taahhüt işlerinin, önce 31.12.1992 tarihine ve daha sonra 31.12.1995 tarihine kadar katma değer vergisinden istisna edildiği, ne var ki davalı limited şirket olduğu için, davacı yüklenicinin bu şirkete yapmış olduğu inşaat taahhüt işinin, katma değer vergisinden müstesna olmadığı-
Davacının, dava konusu emre muharrer senet malen kaydını ihtiva etmesine rağmen, davalı (alacaklı) senetle ilgili olarak ceza mahkemesinde alınan ifadesinde; davacıya nakit para verdiğini belirterek senet metnini ta'lil ettiğini ve ispat külfetinin yer değiştirerek davalıya geçtiğini savunduğu, bu durumda, öncelikle ispat külfetinin hangi tarafa düştüğünün belirlenmesinin ve yemin dahil tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
İfa uğruna edim amacıyla düzenlenen sözleşmeler ve eklerinin, tarafların gerçek amaçlarına uygun biçimde yorumlanmasının gerektiği, gerçek amaç; bankaya olan kredi borcunun, davalının üretmiş ve üreteceği malların, banka tarafından alınıp satılarak tasfiyesi olduğundan; malın teslimi olan edimin yerine getirilmemesi ya da eksik yerine getirilmesinden dolayı, feshin haklı olup olmadığının saptanması için, uzman bilirkişilerden, teslim edilen malların teknik şartnameye uygun olup olmadığı konusunda rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Tarafların imal ettikleri mamullerini tanıtma aracı olarak kullandıkları ambalajın benzerliği iltibasa yol açabileceğinden haksız rekabet hükümlerinin uygulanacağı-
Davalı idareci ortağın, hilafı hakikat bilanço düzenlemesi halinde, davacının eski yıllar bilançosuna itiraz etmemiş olmasının bu tazminat ve alacak davasının görülmesini engellemeyeceği-