Gecikme faizinin, tarafların serbest iradeleri ile belirlenebileceği; tarafların basiretli tüccar gibi davranmak zorunda oldukları-
Ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmayan bir yerde, ticari bir davanın zorunlu olarak asliye hukuk mahkemesinde açılmasından sonra, o yerde ayrı bir ticaret mahkemesi kurulması üzerine ve tarafların ortak talebiyle asliye hukuk mahkemesince verilen, dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesine dair kararın, Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi (şimdi; Yeni TTK. mad. 5) anlamında bir gönderme kararı olarak değil; yargı çevresinde sonradan ticaret mahkemesinin kurulup faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanan, tüm tarafların ortak talebi üzerine verilmiş olan, kendine özgü bir devir (aktarma) kararı olarak nitelendirilmesi ve davacı tarafın bu karardan sonra, HUMK’nun 193/3. maddesinde öngörülen 10 günlük kanuni süre içerisinde gönderen veya gönderilen mahkemeye başvurmakla yükümlü bulunmadığının; anılan süre geçtikten sonra yapılmış bile olsa, gönderilen mahkeme durumundaki ticaret mahkemesinin davaya bakmakla yükümlü olduğunun, anılan hükme dayalı olarak davanın açılmamış sayılmasına karar ver
D.cilik İhtisas Mahkemelerinin kurulmasını öngören 5136 sayılı Yasada, görülmekte olan davaların D.cilik İhtisas Mahkemesine devri ya da görevsizlikle gönderilmesi yönünde bir düzenlemenin mevcut olmadığı, o halde, D.cilik İhtisas Mahkemesinin faaliyete geçirildiği tarihten önceki olaylarla ilgili olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya, görevsizlik ya da gönderme kararı ile D.cilik İhtisas Mahkemesine gönderilmesine olanak bulunmayacağı-
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin ticari işletme kurup işlettikleri için, tacir oldukları, sermayelerinin Devlete ait olmasının ve bazı yönetim organlarının tayin usullerinin özellik arz etmesinin, bu kurumlara kamu hukuku müessesi vasfı kazandırmayacağı; özel hukuk tüzel kişileri oldukları ve haklarında hususi hukuk hükümlerinin uygulanacağı, bu nedenlerle olayda 3533 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmayacağı, davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılıp sonuçlandırılmasının usul ve kanuna uygun olacağı-
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin ticari işletme kurup işlettikleri için, tacir oldukları, sermayelerinin Devlete ait olmasının ve bazı yönetim organlarının tayin usullerinin özellik arz etmesinin, bu kurumlara kamu hukuku müessesi vasfı kazandırmayacağı; özel hukuk tüzel kişileri oldukları ve haklarında hususi hukuk hükümlerinin uygulanacağı, bu nedenlerle olayda 3533 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmayacağı, mecburi tahkimin, istısnai bir yol olduğu ve bu nedenle de, aralarındaki uyuşmazlıkların bu yolla çözülebileceği kurumların özel bir kanunla, tahdidi (sınırlayıcı) bir biçimde gösterildiği, kanunun sınırlayıcı yöntemle belirlediği bir kapsamın yorum yoluyla genişletilmesi ve bu meyanda, herhangi bir kurumun, salt sermayesinin Devlete ait olması ve bazı yönetim organlarının tayin usullerinin özellik arz etmesi gibi unsurların gözönünde tutularak Kanun kapsamına dahil edilmesine çalışılmasının, en başta yorum ilkelerine ters düşeceği-
Davacı şirket adına senedi imzalayan şirket temsilcisi bononun tanzim tarihinden sonra 7/10/1994 tarihinde şirket ortaklığından ayrılmıştır; ancak sırf bononun davacı şirketinin ticari defterlerine kayıtlı olmaması, davacı iddiasını kanıtlamaya yeterli olmadığından kambiyo senedinden davacı şirketin sorumlu olacağı-
Şirketi temsil ve ilzam yetkisi olmadığı halde başka bir ortak ile birlikte şirketin tek faaliyet konusunu oluşturan özel hastane işletmeciliğinde kullandığı mecuru boşaltmak için kiralayana tahliye taahhüdü vermesi haklı neden olarak görülmüş ise de, çıkarmaya neden olacak haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin bu yüzden zarara da uğramış olduğunun kanıtlanmasının gerekeceği-
Davalı TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.)’ ın 3533 S.K. kapsamında bulunmadığından taraflar arasındaki kira tespiti davasının genel mahkeme sıfatıyla bakılıp sonuçlandırılmasının gerekeceği-
Bankalar ile fon ve bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılıp, o yerde birden fazla Asliye Ticaret Mahkemesi varsa bu davaların (1) ve (2) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği-
TTK.nun 730/2. madde ve fıkrası [şimdi; Yeni TTK. mad. 818/(1)-b] göndermesiyle aynı Kanunun 588. maddesinde (şimdi; Yeni TTK. mad. 676) açıklandığı üzere “poliçe bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazıyla gösterilen bedele itibar olunur” hükmü mahkemece takibin yazıyla yazılan 4.000.000. TL. dışındaki kısım üzerinden iptaline karar verilmesinin gerekeceği-