Şikayetçinin alacaklısı olduğu icra dosyasında henüz tasfiye payı belli olmadan İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 88. maddesi anlamında müzekkere ile ileride doğacak tasfiye payına haciz konulup haciz müzekkeresinin gönderildiği tarihte taşınır hükümlerine göre haczedilecek bir paranın henüz mevcut olmadığı ve olmayan bir para üzerine taşınır mallara ilişkin İİK'nın 88. maddesi çerçevesinde haciz konulamayıp, haczi yasaya uygun bir haciz olmadığından sıra cetvelinde yer alması mümkün olmayan şikayetçinin hukuki yararının bulunmadığı
Üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren açılması öngörülen menfi tesbit davasının (İİK. mad. 89/3) borcun bulunmadığı iddiasına, ödemeden sonra açılması öngörülen istirdat davasının (İİK. mad. 89/5) ise haksız/nedensiz ödenmiş bulunan paranın geri alınması amacına yönelik olduğu- Davalı alacaklı tarafından dava dışı borçlunun borcu için, icra dairesi kanalıyla davacı kuruma İİK’nın 89 uncu maddesi çerçevesinde birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerini göndertmiş ve davacı yan bu ihbarnamelerden ilk ikisine dava dışı borçlunun, kendilerinde hak ve alacağı bulunduğu yönünde cevap vermiş; ancak daha sonra cevaplarda bir hata bulunduğu iddiasıyla haciz ihbarnamelerinin iptali için şikayet başvurusunda bulunmuş ve icra mahkemesince bu talebin reddedilmesi üzerine davacı yanca borç toplamı icra dosyasına yatırılmış, ödemeyi izleyen bir ay on dört günlük süre içinde de eldeki dava açılmış olduğundan, davacının talebinin İİK. mad. 89/3'e dayalı "menfi tesbit" değil, İİK. mad. 89/5'e dayanan "istirdat" istemine ilişkin olduğunun kabulül ile ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde açılan bu davanın esasa girilerek incelenmesi gerekeceği-
Yenilemeden bahsedebilmek için; iki borç arasında bir fark olması, tarafların yenileme iradesiyle hareket etmesi, yeni bir borç meydana getirirken eskisini ortadan kaldırma iradesinin ortaya konulması gerektiği; protokol alacaklı ve borçlu arasında imzalanmış olmakla birlikte, protokolde hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğine ve üçüncü kişi kesinleşen haciz ihbarnameleri sebebi ile dosya borçlusu konumuna geldiğine göre  protokolde taraf olmasa dahi  üçüncü kişi şirket  lehine de sonuç doğurduğunun kabulü ile,  protokol ile borcun yenilendiği ve yenileme gereği takip konusu çeklerle ilgili borcun sona erdiği gözönüne alınarak; takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar, şikayetçi şirketin adresinde yapılan haciz sırasında şirket temsilcisi hazır ise de; şikayetçi şirketin adresinde yapılan haciz nedeniyle icra dosyasından kendisine haciz ihbarnamesi gönderildiğini öğrendiğinin kabul edilemeyeceği-
Alacaklının, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek, adı geçenin İİK'nun 338/1. maddesine göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği, icra mahkemesinin, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre inceleyip sonuçlandırmakla görevli olduğu-
Alacaklı tarafından işçi alacağına ilişkin ilama dayalı olarak başlatılan takip devam ederken takip alacaklısı hakkında dosyada taraf olmayan alacaklı banka tarafından ilamsız takip yapılarak haciz ihbarnamesi gönderildiği, ihtarnameye konu borcun icra dosyasına ödenmesi için gönderilen haciz ihbarnamelerinin kesinleşmesine gerek olmadığı-
Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılması ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerekeceği- Usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılırsa bile hükümsüz sayılacaklarından haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Haciz ihbarnamesine itiraz tarihi, evrakın dosyaya sunulduğu tarih olmayıp dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarih olduğundan, icra tutanağına bağlandığı ispat edilemeyen itiraz dilekçesine dayalı şikayetin reddi gerekeceği-
İİK'nun 89. maddesi gereğince üçüncü şahsa, borçlunun, nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının haczi şeklinde haciz ihbarnamesi çıkarılması halinde, üçüncü şahsın sorumluluğunun, haciz ihbarnamesinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut (fiili) durumla sınırlı olduğu, rutin ödemelerin (kira alacakları vs.) dışında ileride doğacak, doğması muhtemel bir hakkın bu aşamada üçüncü şahıslarca net olarak bilinmesi mümkün olmadığından, haciz ihbarnamesinin muhtemel alacaklar açısından sonuç doğurmayacağı-
Haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinde borçlunun davalı/üçüncü kişi banka nezdindeki mevduat hesabında bulunan miktar üzerine haciz uygulandığı, haciz ihbarnamesinde doğacak alacaklar üzerine de haciz konulmuş olduğu bildirilmiş olmasına rağmen takip borçlusu ile davalı/üçüncü kişi banka arasında, banka nezdinde müstakbel alacak doğuracak (kira, istihkak, maaş vb) bir hukukî ilişkinin olmadığı, borçlunun banka nezdinde mevduat hesabı bulunmakla birlikte anılan mevduat hesabına düzenli (periyodik) olarak para yatırılmasının da söz konusu olmadığı, davalı/üçüncü kişi banka tarafından sadece haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinde mevcut hesap bakiyesine haciz uygulanmasına ilişkin işlemin hukuka uygun olduğu ve haczin daha sonra hesaba yatacak paralar üzerine konulmuş sayılmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-