Asıl borçlu muris yönünden kesinleşen haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerine yönelik mirasçıların şikayet hakkının bulunmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince, murise gönderilen birinci haciz ihbarnamesine yönelik itirazın süresinde olmadığı tespit edildiğine göre, bu halde takip dosyasından üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesi işlemi İİK'nun 89/2 maddesi hükmüne ve usule uygun olup, mirasçıların ikinci haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik şikayette bulunabileceklerinin kabulü halinde dahi tebliğ tarihinin düzeltilmesi yerine ikinci haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen Geçici 14. Maddesinin birinci cümlesinde yer alan "...mahkeme kararları kesinleşmedikçe icraya konulamaz" ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu-
Kesinleşen yönlere ilişkin olarak temyiz isteminde bulunulamayacağı- İyiniyetli üçüncü şahısların kolaylıkla menfi tespit davası açmak suretiyle iddialarını ispatlaması adına İİK. 89/3 uyarınca açılan menfi tespit davalarının maktu harca tâbi olduğu, ancak davanın konusu bedele ilişkin olduğundan mahkemece nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği- Davalı tarafça bilirkişi incelemesi için yatırılan gider avansının davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine dair mahkemece bir hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
Adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak, temsilcisi aracılığıyla ortaklık adına 'iskele kira ve şarta bağlı satış sözleşmesi' ve bono düzenlendiği anlaşıldığından, takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortakların müteselsilen sorumlu oldukları ve ortaklığın mal varlığı el birliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği, adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği- "Alacaklının, ortaklığa ait hak edişlerin haczi için adi ortaklık adına haciz müzekkeresi veya (İİK m. 89) haciz ihbarnamesi düzenlenmesini talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İİK'nun 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir hale gelmiş, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirleneceği- Diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle borçlunun üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu-
Menfi tesbit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığı-
Haciz ihbarnameleri sonucu şeklen borçlu durumuna düşürülen 3. kişi, İİK'nun 72. maddesindeki genel hükümden yararlanarak menfi tespit davası açabilir mi?
Davacı, üçüncü kişi konumunda olan davalı tarafından İİK 89.maddesi kapsamında haciz ihbarnamesine yapılan itirazın haksızlığı iddiasıyla tazminat istemiş olduğundan mezkur madde uyarınca uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olduğu-
Dava konusu çekin istirdatı talebine ilişkin davada, davalı bankanın çeki kötüniyetli veya ağır kusurla iktisap ettiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın onandığı- Karar düzeltme isteminin de HUMK'un 440. maddesindeki hallerden biri oluşmadığından reddedilmesi gerektiği-
Şirket ortakları şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczinin mümkün olduğu, şirket ortağı borçlu şirket bakımından üçüncü kişi sayılacağından şirket ortağı olan şikayetçiye 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı, şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-