Sanığın eyleminin 2004 sayılı İİK'nın 338. maddesi kapsamında olduğu, suç tarihinin 18/12/2009 tarihi olduğu, suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre davanın 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, sanık hakkında mahkumiyet kararının verildiği 24/01/2012 tarihi ile inceleme tarihi arasında zamanaşımını kesen başkaca bir hüküm ve işlem bulunmaması nedeniyle, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin 24/01/2020 tarihinde yargılama sırasında gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 Sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilmesi gerekeceği- 89/1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun 3. şahıs şirketten herhangi bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilerek sonucuna göre hukuki durumun takdir edilerek hüküm kurulması gerekeceği-
Davanın İİK'nun 89/3. maddesi kapsamında açılan menfi tespit davası olduğu değerlendirilerek yasada öngörülen 15 günlük süre geçtikten sonra dava açıldığı tespit edilmek suretiyle davanın süreden reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince ise; davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle menfi tespit davasının İİK'nun 89/3. maddesi kapsamında olmayıp İİK'nun 72. maddesi kapsamında olduğu değerlendirilerek sonuca gidildiği, oysa İİK'nun 89/3. maddesine göre açılan menfi tespit davasında; davanın red veya kabulü yönünde kanunda bir ayrım olmadığı, aksine her halükarda, cebri icra işlemlerinin kararın kesinleşmesine kadar duracağının belirtildiği, genel mahkemede menfi tespit davasında tedbir kararı verilmesi için teminat alınmasının da sonuca etkili olmadığı-
Alacak üzerine konulan hacizlerin sırası ve önceliği bir başka şikayetin konusu olabilir ise de haciz ihbarnamesine itiraz mahiyetinde kabul edilemeyeceği, 3. kişinin birinci haciz ihbarnamesine itirazı bulunmadığından şikayetçiye 89/2 haciz ihbarnamesi gönderilmesinde usulsüzlük bulunmadığı, birinci haciz ihbarnamesinde 3.043.788,16 TL talep edilmesine rağmen şikayetçi 3.kişi tarafından haciz ihbarnamesine verilen cevapta borçlunun alacağının 236.804,94 TL olduğu belirtildiğinden ikinci haciz ihbarnamesinde ancak 3. kişinin kabul ettiği bu miktarın talep edilebileceği, şikayetin kısmen kabulü ile 3. kişiye gönderilen 89/2 haciz ihbarnamesinin 236.804,94 TL' yi aşan kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği-
"İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen üçüncü şahsın on beş gün içinde menfi tespit davası açması gerekeceğinden ikinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen üçüncü şahsın on beş gün içinde menfi tespit davası açması gerekeceği" gerekçesi ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, karar verilmişse de; davacı istinaf dilekçesinde; eldeki davanın İİK'nun 72. maddesi uyarınca açılan genel menfi tespit davası olduğunu, bu nedenle süreye tabi bulunmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuş olup, istinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; davanın İİK'nun 72. maddesi uyarınca açılan genel menfi tespit davası olduğunu, bu nedenle süreye tabi bulunmadığı gözönünde tutulduğunda davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın HMK 353/1-a/4 maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği-
Asıl borçlu .... Taah.Tic.Ltd.Şti. ile 3. şahıs, . İnş. Taah. ve Tic. A.Ş arasında düzenlenen alt yüklenici sözleşmesinin feshedilip feshedilmediği, haklı feshin olup olmadığı, cezai şartın şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, taşeronluk sözleşmesi uyarınca edimlerin yerine getirilip getirilmediği hususların tespit edilerek bu hususların tespiti ile borçlu şirket ve 3. şahıs şirkete ait defter ve kayıtlar, yapılan inşaat üzerinde konusunda uzman üç kişilik inşaatçı, muhasebeci ve hukukçu bilirkişiler vasıtasıyla denetime elverişli olacak şekilde inceleme yaptırılıp birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibariyle 3. kişi ...ar İnş. Taah. ve Tic. A.Ş’nin asıl borçlu .... Taah.Tic.Ltd.Şti.’ne kesinleşmiş ve muaccel bir borcu olup olmadığı belirlenerek, sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerektiği-
Sıra cetvelinde yer alan her üç takip dosyasından da borçlunun henüz emekli olmadığı dönemde müzekkere ile emekli ikramiyesine haciz konulduğu, henüz doğmamış fakat doğması muhtemel alacağın haczinin İİK'nun 89. maddesine göre mümkün olduğu- Şikayetçinin ve şikayet olunanların ortada İİK 89. maddesine göre konulmuş ve geçerli bir haczi bulunmadığından davacının şikayette hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile şikayetin usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
İİK. 89/3 uyarınca açılan ticari ilişkiden kaynaklanan menfi tespit istemi-
Üst yapı hakkına ait olduğu iddia edilen paylaşıma konu bedele ilişkin yapılan sıra cetveli şikayetinde, mahkemece öncelikle sıra cetvelinde paylaşıma konu bedelin niteliği konusundaki ihtilafın çözümü gerektiği- Bedel, borçlu ile dava dış firma arasındaki devir sözleşmesine ilişkin bedelin bakiyesi niteliğinde değilse, şikayet olunanın önceki tarihli haciz müzekkeresine değer atfedilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği- Paylaşıma konu bedelin devir bedeli olduğunun tespit edilmesi halinde ise; şikayet olunan tarafından devir işlemi nedeniyle "tasarrufun iptali davası" açıldığı öne sürüldüğünden ve tasarrufun iptali davasının şikayet olunan lehine sonuçlanması halinde her halükarda bedelden evvela şikayet olunan tatmin edileceğinden, bu halde şikayetin reddi, ancak şikayet olunan tarafından açılmış olan tasarrufun iptali davasının reddedilmesi ve paylaşıma konu bedellin ise yine de devir bedelinin bakiyesi olduğunun anlaşılması halinde ise, mahkemece borçlu tarafından şikayetçi aleyhine müzekkerelerin iptali talepli açılan ve derdest olduğu anlaşılan davanın sonucunun beklenmesi gerektiği-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu yetersiz kaldığından, konusunda uzman bilirkişi marifetiyle, davalı şirket ile birlikte dava dışı vergi borçlusu şirketin ticari defter ve kayıtlarının, kira sözleşmesinin akdedildiği tarihten başlayarak haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarihi de kapsayacak şekilde, her iki şirketin kayıtları karşılaştırılmak suretiyle incelenmesi, davalı şirketin ödediğini iddia ettiği kira bedellerinin ne zaman ve ne miktarda vergi borçlusu şirkete ödediğinin tespiti ile, davacının davalıya gönderdiği haciz ihbarnamesinin tebliği tarihinden sonra, davalı şirket tarafından, dava dışı şirkete herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun belirlenmesi, daha sonra dosyadaki tüm bilgi, belge ve deliller birlikte değerlendirilerek ayrıntılı, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun alacaklısına gönderilen haciz ihbarnamelerinde, gösterilen alacak miktarları arasında farklılık ve artış olması halinde birinci haciz ihbarnamesindeki miktarın esas alınması gerektiği-