İİK'nun 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ itibariyle, davalı üçüncü kişinin takip borçlusuna borcunun bulunup bulunmadığının tespiti açısından, davalı üçüncü kişi ve takip borçlusunun ticari defterleri üzerinde birlikte inceleme yaptırılarak, incelenen döneme ilişkin takip borçlusunun ticari defterlerinin usulünce tutulup tutulmadığı da tespit edilmek suretiyle, takip borçlusu ile davalı üçüncü kişinin ticari defterlerinin birbirini teyit edip etmediği, teyit eden ve etmeyen kısımların hangi kalemlere ilişkin olduğu, takip borçlusuna davalı üçüncü kişi tarafından yapılan ödeme varsa bunların da hangi kalemlere ilişkin olduğu hususunda bilirkişi raporu alınması gerektiği-
İİK'nun 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ itibariyle, kesinleşmiş ve muaccel bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için her iki tarafa ait tüm ticari defter ve belgeler ile banka hesapları ile asıl borçlu ile 3. şahıs arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de dikkate alınarak (her iki şirketin ait defter kayıtlarını oluşturan defter ve belgelerin ,Fatura, Çek, Hakediş, Teminat Mektubu, Avansla ödemeleri, Banka dekontları vb. evrakların) üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 89/1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun 3. şahıs şirketten kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olup olmadığının net olarak tespiti gerektiği-
6183 sayılı Kanun’un 79/6. maddesi gereğince üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itirazına karşı borçlu olduğunun tespiti istemine ilişkin davada, davalı şirketin, dava dışı kamu borçlusu tarafından üretilen şarapların pazarlamasını yaptığı ve davalı tarafından yapılan ödemelerin bir kısmının çekle yapıldığı, davalı şirket ile dava dışı kamu borçlusunun resmi evrak, kayıt ve işlemlerinin aynı merkezden takip edildiği ve bu nedenle de müdahale imkanı bulunduğundan borç bakiyesine ilişkin keyfi belge düzenleme ve kayıtlara müdahale imkanı bulunduğu, nitekim haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibarıyla dava dışı borçlu şirketin davalıdan alacaklı iken sonra borçlu duruma geldiği, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden önceki dönemlerde sürekli alacaklı konumda olduğu bildirildiği, davacı vekilinin ise "davalı şirket ile dava dışı kamu borçlusunun ilişkili şirketler olduğu ve çekle yapılan ödemelerin muvazaalı olduğunu" iddia ettiği görüldüğünden, mahkemece, davacının muvazaa iddiasının üzerinde durulması, davalı tarafından düzenlenen çeklerin muvazaalı olup olmadığı, çekle yapılan bu ödemelerin tahsil edilip edilmediğinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının, İİK 89/4 uyarınca fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı tutarak alacağın bir kısmını dava etmesi halinde, kesinlik sınırının, dava edilen miktara göre değil, "alacağın tamamına göre" belirlenmesi gerektiği-
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına uyulmasının zorunlu olduğu (HMK’nın 373/7)- Haciz ihbarnamelerinin "borçlunun nezdinizdeki ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacaklar dışındaki hak ve alacaklarının haczine" şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemelerinin ilk derece mahkemesinin kararındaki hatayı HMK. nın 370. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkralarında belirtildiği şekilde Yargıtay gibi düzeltme yaparak giderme yetkisi olmadığı, ilk derece mahkemesinin kararını gerekçesinde belirttiği nedenlerle kaldırarak, yeniden esastan bir karar verilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesinin kararını düzelterek, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bankaya gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi üzerine Bankanın hesap üzerinde rehin hakkını ileri sürülmesinin haciz ihbarnamesine itiraz mahiyetinde olduğu ve bu itirazın İİK'nin 89. maddede düzenlendiği-
İcra kasasındaki paranın şikâyetçinin talebi üzerine verilen tedbir ara kararı ile alacaklıya ödenmemesi halinde, borçlu temerrüde düşmüş olduğundan, alacağına kavuşamayan alacaklının temerrüt faizi isteyebileceği- "Alacaklının alacağına kavuşamamasının ihtiyati tedbir kararının uygulanmasından kaynaklandığı, haczedilen paranın icra dosyasına girmiş olmasının İİK hükümlerine göre borcun icra dosyasına ödenmesi aşamasının tamamlanması olduğu kadar TBK hükümlerine göre de geçerli ve sonuç doğuran bir ifa olduğu, haczedilmezlik şikâyetinde ihtiyati tedbir kararı alınmış ancak şikâyetin haklı bulunmayarak reddi üzerine icra hâkimince tazminata hükmedileceğine dair özel bir düzenleme de bulunmadığı, HMK 399'de tedbirin haksız çıkmış olmasının yaptırımı düzenlendiğine göre, bunun yerine yasal bir dayanağı bulunmaksızın tedbir nedeniyle paranın geç ödenmesinden dolayı temerrüt faizine hükmedilemeyeceği" görüşünün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
3. kişiye gönderilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin çıktığı KEP adresi hatalı olduğundan ve şikayetçi 3. kişi tarafından ikinci haciz ihbarnamesinin öğrenildiği tarihten önce öğrenildiğine dair dosyada delil de bulunmadığından şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Tüzel kişiliğe sahip anonim şirket şikayetçiye 89/1. haciz ihbarnamesinin posta yolu ile tebliğ tarihinde, anonim şirketin aktif elektronik tebligat adresinin bulunduğu nazara alındığında, posta yolu ile yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu ve bu durumda, şikayetçiye usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir haciz ihbarnamesi bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanmayacağı- Şikayetçi üçüncü kişiye yöntemince tebliğ edilmiş 89/1. haciz ihbarnamesi bulunmadan ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin gönderilerek borçlu sıfatı ile takip dosyasına eklenmesinin yasaya aykırı olduğu-