Üst yapı hakkına ait olduğu iddia edilen paylaşıma konu bedele ilişkin yapılan sıra cetveli şikayetinde, mahkemece öncelikle sıra cetvelinde paylaşıma konu bedelin niteliği konusundaki ihtilafın çözümü gerektiği- Bedel, borçlu ile dava dış firma arasındaki devir sözleşmesine ilişkin bedelin bakiyesi niteliğinde değilse, şikayet olunanın önceki tarihli haciz müzekkeresine değer atfedilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği- Paylaşıma konu bedelin devir bedeli olduğunun tespit edilmesi halinde ise; şikayet olunan tarafından devir işlemi nedeniyle "tasarrufun iptali davası" açıldığı öne sürüldüğünden ve tasarrufun iptali davasının şikayet olunan lehine sonuçlanması halinde her halükarda bedelden evvela şikayet olunan tatmin edileceğinden, bu halde şikayetin reddi, ancak şikayet olunan tarafından açılmış olan tasarrufun iptali davasının reddedilmesi ve paylaşıma konu bedellin ise yine de devir bedelinin bakiyesi olduğunun anlaşılması halinde ise, mahkemece borçlu tarafından şikayetçi aleyhine müzekkerelerin iptali talepli açılan ve derdest olduğu anlaşılan davanın sonucunun beklenmesi gerektiği-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu yetersiz kaldığından, konusunda uzman bilirkişi marifetiyle, davalı şirket ile birlikte dava dışı vergi borçlusu şirketin ticari defter ve kayıtlarının, kira sözleşmesinin akdedildiği tarihten başlayarak haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarihi de kapsayacak şekilde, her iki şirketin kayıtları karşılaştırılmak suretiyle incelenmesi, davalı şirketin ödediğini iddia ettiği kira bedellerinin ne zaman ve ne miktarda vergi borçlusu şirkete ödediğinin tespiti ile, davacının davalıya gönderdiği haciz ihbarnamesinin tebliği tarihinden sonra, davalı şirket tarafından, dava dışı şirkete herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun belirlenmesi, daha sonra dosyadaki tüm bilgi, belge ve deliller birlikte değerlendirilerek ayrıntılı, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun alacaklısına gönderilen haciz ihbarnamelerinde, gösterilen alacak miktarları arasında farklılık ve artış olması halinde birinci haciz ihbarnamesindeki miktarın esas alınması gerektiği-
Kural olarak borçlunun her türlü mal ve hakkının haczedilebileceği, haczedilmezlik için İcra ve İflas Kanununda veya özel kanunlarda açık hüküm bulunmasının zorunlu olduğu, şirket ortakları şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczinin mümkün olduğu, şirket ortağı borçlu şirket bakımından üçüncü kişi sayılacağından şirket ortağına 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı, birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibariyle borçlu şirkete göre üçüncü şahıs konumunda olan şirket ortağı ve yetkilisi olan ...'in asıl borçlu “....’ne ” borçlu olmadığının tespit edildiği ve bu surette suçun unsurlarının oluşmadığının anlaşılması nedeniyle CMK’nun 223/2-a. maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerektiği-
İİK. m. 89/4'e  dayalı açılan tazminat davasında, tazminat talebine konu haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle, haciz ihbarnamesine itiraz eden 3. şahsın takip borçlusuna muaccel hale gelmiş, kesin bir borcunun bulunup bulunmadığı tespit edilecek olup, yalnızca borçlunun defter ve belgelerinin incelenmesiyle yetinilip, üçüncü kişi şirketin defter ve belgelerinin incelenmemesinin hatalı olduğu- Usulüne uygun tutulmadığı tespit edilen borçlu defterlerinin HMK. m. 222'ye aykırı olacak şekilde hükme esas alınmayacağı-
İİK 89/3 uyarınca, icra dairesi tarafından gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen ve menfi tespit davası açan üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecbur olduğu- İspat külfeti davacıda olduğundan, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı halinde mümkün olduğu- İspat külfeti kendisinde olmayan tarafın, karşı tarafa yönelttiği yeminin hukuki sonuç doğurmayacağı-
Mahkemece, şikayetçi/davacı tarafça ihtarata rağmen harcın kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle HMK'nin m.114/(1).g. maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle aynı Kanun'un 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş olduğu da nazara alınarak, alacaklı tarafından açılan ve icra mahkemesince genel hükümler uyarınca incelenen tazminat davası reddedildiğine ve üçüncü kişi de kendisini vekil ile temsil ettirdiğine göre, mahkemece, şikayetçi alacaklı aleyhine maktu vekalet ücretinin takdir ve tayini gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Yetkili icra müdürlüğünce borçlu şirkete ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine, şirket vekilinin borca itiraz dilekçesi sunduğu, dilekçesinde usulsüz tebligat iddiasında bulunmadığı, sadece borca ve faize itiraz ettiği, ancak müdürlükçe itirazın reddine karar verildiği, borçlu vekilinin yargılama aşamasında da usulsüz tebligat iddiasının bulunmadığı, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere yerinde olmayan icra müdürlüğü kararının iptali gerekeceği-
İİK.'nun 89/1. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesinin 3. kişi şirkete tebliği tarihi itibariyle, 3. kişi şirketin icra dosyasının borçlusu olan K.Ç.Y ..... Şti ye kesinleşmiş ve muaccel bir borcu olup olmadığının tespiti amacıyla, her iki şirkete ait defter ve belgeler ile varsa cari hesap ekstrelerinin, kesilen karşılıklı fatura ve ödeme belgelerinin üzerinde mahkemece karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, sadece 3. şahıs şirketin defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde tazminat talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu
Davacıya, avans eksiğini tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmesi gerekirken, verilen sürenin kesin süre olduğunun belirtilmediği ve mahkemece nispi harca tabi olan tazminat davası için birinci haciz ihbarnamesinde belirtilen borç miktarı üzerinden hesaplanacak nispi harcın tamamlatılması gerektiği halde, mahkemece davacı alacaklıya gider avansını 150,00 TL'ye ikmal etmesi için 2 hafta süre verilmesine dair alacaklının yokluğunda karar verildiğinin ve ihtar içeren duruşma zaptının davacıya usulüne uygun tebliğ edilmediğinin görüldüğü, o halde, mahkemece, birinci haciz ihbarnamesinde belirtilen borç miktarı üzerinden hesaplanacak nispi harcın tamamlatılması konusunda, iki haftalık kesin süreyi içeren, usulüne uygun ve gerekli koşulları haiz meşruhatlı davetiyenin alacaklıya tebliğ edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-