İİK.nun 78. ve 89. maddesindeki haciz işlemlerinin sebep ve sonuçlarının farklı olduğu-
Şikayetçi Üniversitesi Vakfına (adreste bulunan muhatabın muhasebecisine yapılan tebligatın usulsüz olduğu (Teb. K. mad.12-13; Teb. Tüz. mad. 17 ve 18)- Borçlunun (vekilinin) icra mahkemesine verdiği dilekçede “gecikmiş itirazdan” söz etmesinin sonuca etkili olmadığı, çünkü HMK’ nın 33. maddesi gereğince hukuki sebebi ve uygulanacak yasa maddesini belirlemenin hakimin görevine giren bir konu olduğu; ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyeceği, tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğu sonucuna varılması halinde Tebligat Kanunun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihinin düzeltilmesiyle yetinileceği-
İİK.nun 78. maddesi uyarınca kendisine haciz müzekkeresi gönderilen 3. kişi haczi uygulamakla yükümlü olup, “üzerine haciz konmak istenen şeyin (paranın) haczi kabil olmadığını” belirterek haciz işlemeni uygulamaktan kaçınmayacağı-
Üçüncü kişilerin haciz ihbarnamesine itiraz etmemelerinin, “haciz konusu paranın kendileri nezdinde olduğu”nun kabulü anlamını taşıdığı-
Borçlu-sanığın "tüzel kişi" olması halinde, davanın İİK. 345 uyarınca, sanık olarak tüzel kişiyi temsile yetkili gerçek kişi ya da kişilerin gösterilerek, bu kişilere karşı (bu kişilerin ad ve soyadları belirtilerek) açılması gerekeceği böyle yapılmayıp "tüzel kişi yetkilileri" ya da "tüzel kişilik" hakkında şikayette bulunamayacağı, aksi taktirde mahkemece "davanın reddine" şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
Defterdarlığı temsilen “hazine” yerine, doğrudan defterdarlığa haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği-
Üçüncü kişi bankaya gönderilen “haciz müzekkeresi”nin, “İİK.’nun 89. maddesi kapsamında haciz ihbarnamesi” olarak kabul edilemeyeceği-
İİK. 89/V uyarınca 3. kişinin “kötü niyetli” alacaklıya karşı dava açarak, ödemek zorunda kaldığı parayı veya teslim ettiği malı geri isteyebileceğinden mahkemece davalı-alacaklının kötü niyetli olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK. nun 89/IV maddesi çerçevesinde genel hükümlere göre açılan tazminat davası sonucunda lehine karar verilen taraf yararına “maktu” değil “nispi” vekalet ücretine hükmedilebileceği-