Alacaklı tarafından başlatılan kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminata ilişkin ilamlı icra takibinde; takip dayanağı ilamın kesinleşmeden takibe konulduğu anlaşıldığından, 7176 sayılı Kanun’un 21. maddesi gereğince; anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin, kesinleşmiş mahkeme kararı icra dosyasına ibraz edilinceye kadar durdurulmasına karar verilmesi gerekeceğinden mahkemece, kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı için taraf ehliyetinin de olamayacağı sebebiyle takibin iptali talebi değerlendirilirken; borçlunun, borca ve imzaya da itiraz ettiği gözetilmeksizin eksik incelemeyle hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu-
Temyiz dilekçesinin kaydedildiği tarihte de temyiz yoluna başvurulmuş sayılacağı-
İİK. 366 uyarınca temyiz incelemesinin murafaalı yapılmasının uygun olmadığı-
İcra mahkemesince verilen tedbir kararlarının, karar tarihi itibari ile son bulacağı- İcra mahkemesince verilen nihai kararda, bu tedbir kararının (takibin geçici olarak durdurulmasına ilişkin kararın) kaldırılmasına ve takibin devamına şeklinde bir karar verilmesine gerek bulunmadığı- İstinafın, satıştan başka icra işlemlerini durdurmayacağı- Takibe yönelik itiraz ve şikayetler hakkında verilen icra mahkemesi kararları kesinleşmeden satış yapılamaz ise de; satış talebi icra işlemi olduğundan, takibe yönelik şikayette bulunulması veya itiraz edilmiş olmasının alacaklının satış talebinde bulunmasına engel olmayacağı- Haciz tarihinden, işleyecek faiz oranına yönelik itiraz ve şikayet üzerine icra mahkemesince takibin tedbiren durdurulduğu tarihe kadar olan süre ile; şikayetin reddine karar verildiği tarihten, satış talebi tarihine kadar geçen süreler göz önüne alındığında, haciz tarihi ile satış talebi tarihi arasında satış isteme süresinin geçtiğinden ve düşen bir hacze dayalı olarak ihale yapılamayacağından ihalenin feshi gerektiği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinin iptali istemiyle icra mahkemesince görülen davada, gerekçeli karar içeriğinin dava konusuyla çelişkili olduğu, infazda tereddüde sebep olacak şekilde gerekçelendirme yapıldığı esasen gerekçenin kamu düzeniyle ilgili olup, gözetilmesi kanun ve hakime yükletilmiş bir ödev olduğundan çelişki ve tereddüt oluşturmayacak şekilde karar verilmesi gerektiği-
Yetki hususunun en geç Bölge Adliye Mahkemesi kararıyla çözümlenmesi sisteminin benimsendiği- Meskeniyet şikayetinde yerel mahkemece verilen yetkisizlik kararına karşı Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verdiği kararın kesin nitelikte olduğu-
İcra dosyası kapsamında süresi içinde davaya konu menkuller yönünden usulüne uygun satış talebi olmadığından, haciz tarihi itibariyle yürürlükte olan İİK gereğince bir yıllık satış isteme süresi dolmuş olup, mahcuzlar üzerindeki haczin dava açılmadan önce kalkmış olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşulun, herşeyden önce hukuken geçerli bir haciz bulunması olduğu, bu koşulun bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında gerek ilk derece mahkemeleri gerekse Yargıtay tarafından re'sen gözetilmesi gerektiği- Her ne kadar Dairemizce 2014/15144 Esas, 2016/7575 Karar sayılı, 25.04.2016 tarihli karar ile maddi hataya müstenit olarak araştırmaya yönelik bozma yapılmış ise de haczin varlığına ilişkin ön koşul yargılamanın her aşamada gözetildiğinden, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddi amacıyla hüküm tesisi için kararın bozulmasına-
Borçlunun, haczedilen taşınmazının; hâline uygun mesken olduğundan haczedilemeyeceğini ileri sürerek haczin kaldırılmasını icra mahkemesinden şikâyet yolu ile talep ettiği, alacaklının da icra mahkemesinde duruşma sırasında şikâyetin reddini talep ederek şikâyete karşı koyduğu, hacze konu taşınmazın hâle uygun mesken değerinden daha fazla değerde olduğu yapılan keşifle tespit edildiğinden, şikâyetin kısmen kabulüne kabul verilmesi sonucunda alacaklının kısmen haksız çıktığı; şikâyet sonunda hükmedilecek vekâlet ücretinin de yargılama giderlerine dahil olup, şikâyet yoluna başvuran kişinin kendisini vekille temsil ettirdiği, şikâyetin kısmen kabulü nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin madde 11/3'e göre; borçlu yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, öte yandan; HMK'nın 326. maddesi uyarınca, diğer yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranlarına göre paylaştırılmasının zorunlu olduğu, hâl böyle olunca; bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-