5311 sayılı Kanunun 25.maddesi ile değişik 2004 sayılı İİK'nun 364/1.maddesine göre; Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen ve miktar ve değeri 10 bin Türk Lirası’nı geçen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği, bu hükümde öngörülen kesinlik sınırının, 6763 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile 02.12.2016 tarihinden itibaren 40 bin Türk Lirası’na, 7165 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile de 28/02/2019 tarihinden itibaren 58 bin sekiz yüz Türk Lirası’na, 01/01/2020 tarihinden itibaren de 72 bin yetmiş Türk Lirası'na çıkarıldığı-
İstinaf eden borçluya gönderilen istinaf başvuru dilekçesinin tebliğine dair tebligat zarfı üzerine “Tebliğden itibaren 7 gün içinde istinaf yoluna başvuru harcı ve istinaf maktu harcını yatırmanız, aksi halde vazgeçmiş sayılacağınız ihtar olunur.” meşruhatının yazılı olduğu ancak meşruhatın altında hakimin imzasının bulunmaması halinde, anılan (tebligatın) muhtıranın geçersiz olacağı ve bu durumda kesin süre içerisinde gerekli harçlar yatırılmadığından istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek kararının hatalı olacağı-
İcra hukuk mahkemesince verilen kararının borçlular vekilinin yüzüne karşı verilmesi üzerine, borçlular vekilince kararın istinaf edildiğine ilişkin süre tutum dilekçesinin yasal 10 günlük süre içerisinde sunulduğu, gerekçeli istinaf dilekçesinin ise verilmediği görülmekle beraber, "muhatabın geçici mi yoksa daimi olarak mı adreste olup olmadığı" ve "geçici bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği" hususu tevsik edilmeden yapılan gerekçeli kararın tebliğinin usulsüz olduğu (Teb. K. 21/)- Süresi içerisinde süre tutum dilekçesi sunarak istinaf talep eden borçlular vekiline gerekçeli kararın tebliği usulsüz olduğundan, borçlular vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin, ayrıntılı istinaf nedenleri olarak kabulü ile istinaf incelemesi yapılması gerektiği-
Somut olayda, alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte 50.000 TL asıl alacak, 2.500 TL çek tazminatı, 150 TL komisyon, 3.143,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 55.793,40 TL talep edilmiş ve borçlunun; İcra Mahkemesine başvurusunda imzaya, borca ve tüm ferilere itiraz ettiği- Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının verildiği 10.10.2019 tarihinde temyiz edilebilirlik sınırı 58.800 TL olmakla, direnme kararı miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmadığı-
Şikayetin reddine dair verilen kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine, borçlunun temyiz yoluna başvurduğu ve Yargıtay 12. HD.nce "icra vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerektiği" gerekçesi ile "Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırıldığı ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına" karar verildiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince bozmaya uygun karar verilmesi üzerine kararın temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderilmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesinin bu durumda istinaf incelemesi yapma yetkisinin olmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizi üzerine Yargıtay'ca verilen kararlar hakkında karar düzeltme yoluna gidilmesinin mümkün olmadığı-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca; Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderileceği-
12. HD. 15.09.2020 T. E: 5904, K: 6934-
12. HD. 13.07.2020 T. E: 4251, K: 6844-
Takip dayanağı olan bonoda alacaklı lehtar olup; borçlunun ise keşideci olduğu görülmekle, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşideci doğrudan ilişki içinde olduğundan; lehtarın, keşidecinin imzasının adı muteriz borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu; bonodaki imzanın, borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, borçluya karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu olacağı-