Genel sulardan, herkesin kadim kullanma haklarını engellememek koşulu ile gereksinimi oranında yararlanabileceği–
Mer’a olarak sınırlandırılmış bir yerin, aksi kanıtlanarak, lehine sınırlanan kamu tüzel kişiliğine karşı el atmanın önlenmesi davası açı-labileceği–
Davacının verdiği dava dilekçesinin müdahalenin ortaya çıkış şekli bakımından yeterli bir açıklamayı içermediği, bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasının gerektiği-
El atmanın önlenmesi davalarının, para ile değerlendirilmelerinin mümkün olması nedeniyle, nisbi harca bağlı olduğu–
Bozmaya uyulmakla kural olarak yanlar yararına usuli kazanılmış hakların oluştuğu, o halde, davalının yaptığı faydalı giderler ve ödenen bedel için davalı yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle müdahalenin men'i davasının kabulünün gerektiği-
MK.683’den kaynaklanan «mülkiyet hakkı»nın, sahibine -uygulamadaki isimleriyle- «istihkak davası» ve «müdahalenin (elatmanın) önlenmesi» davalarını açma hakkı tanıdığı –
Tapu ve zilyetlik yolu ile ormandan yer kazanılmasını sağlayan 3402 sayılı Yasa’nın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olmakla ne suretle olursa olsun ormandan taşınmaz edinme olanağının kalmadığı, bilahare bu yerde tapulama tespiti yapılmış olmasının, önce yapılan ve davacı tarafından süresinde itiraz edilen orman tahdidine itiraz davasının öncelikle çözüme ulaştırılması gereğine etkili olmadığı, zira uyuşmazlıkta hukuksal ve sağlıklı çözüme ulaşılabilmesi için dava edilen taşınmazların, orman sayılan yerlerden olmadığına ilişkin sav ile açılan orman tahdidine itiraz davasının sonuca ulaşması icap edeceği-
Başkasının taşınmazı üzerine söğüt ve kavak ağacı diken kişinin bunları kesip götürebileceği gibi, taşınmaz malikinin de bunların kesilmesini isteyebileceği –
Tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi davasının kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılabileceği–
Aynı taşınmaza ilişkin olan önceki davada, davalıların, "... biz, söz konusu 88 parsel sayılı taşınmazı bıraktık, müdahalede bulunmuyoruz" demeleri üzerine; davacının o davadan vazgeçmesine ve davanın vazgeçme nedeniyle reddedilmesini, temyize konu elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, kesin hüküm niteliğini vermek olanağının bulunmadığı-