İlamların infaz edilecek kısmı hüküm kısmı olup, icra mahkemelerince takibin dayanak ilamın hüküm kısmına uygun olarak yapılıp yapılmadığının denetlenmesi gerektiği, dayanak ilamdan önce daha önce verilen kararların temyiz üzerine bozulmuş olması ve en son dayanak ilamla hüküm kurulmuş olması sebebiyle, bozmadan önceki ilamlarda verilen hüküm yönünden denetleme yapmasının mümkün olmadığı, dayanak ilamın hüküm fıkrası incelendiğinde; faizin başlangıç tarihi konusunda bir hüküm bulunmadığı, sadece hükmedilen alacakların yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği, ilamda faizin başlangıcı konusunda hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceği gerekçesi ile somut olayda takibin dayanağı olan ilamda faizin başlangıç tarihi belirtilmediğinden, faizin başlangıcının karar tarihi olması gerekmekte olup, bu durumda ise alacaklının dava tarihinden itibaren işlemiş faiz talebinde bulunması dayanak ilama aykırı olduğu gerekçesi ile şikayete konu asıl alacak miktarları yönünden işlemiş faizin yeniden hesaplanarak, icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Takipte taraf sıfatına haiz olmayan kişi ya da kişilerin, mevcudunun tespiti veya 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kişisel veri niteliğinde olan bilgilerin elde edilmesi amacıyla herhangi bir araştırma, sorgulama veya inceleme yapılamayacağı-
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu- Taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulmasının zorunlu olduğu-
Davalılar vekili muhtıraya konu nispi temyiz harcını öngörülen kesin süre içerisinde yatırmamış olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince bu yön belirlenmek suretiyle verilen 'temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına' ilişkin kararda isabetsizliğin bulunmadığı-
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir...
Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olduğundan davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığı ve belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hakem kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerektiği-
İstinaf yolu ile görülen birden fazla duruşması veya keşif gibi avukatın da bulunması gereken sair işlemleri olan işler için duruşmada hazır bulunmayan davalı vekilleri için davalılar yararına duruşma vekalet ücreti takdir edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de, belirlenen bu yanılgının giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Mahkemece bozma ilamı sonrasında alınan ek bilirkişi raporunda maddi hata yapıldığı ve karardaki bu yanılgı bozma sebebi ise de; yargılamadaki makul süre ve dosyanın safahatı dikkate alınarak bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerektiği-
Davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığı ve belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden mahkeme kararının düzeltilerek onanmasının uygun görüldüğü-
Mahkemenin, bozma kararına konu olan ilk kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilemediğinden karara dayanak teşkil eden davacı lehine olan aktüer raporunun hesap yöntemine ilişkin bozma kararı davalı lehine olduğundan ve davalının usuli kazanılmış haklarının kararda gözetilmesi gerektiğinden mahkeme hükmünün “fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına" ibaresine kararda yer verilmesi doğru değil bozma sebebi ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, kararın düzeltilerek onanması gerektiği-