Şikayet olunan vekilinin, kararın tefhimi üzerine süre tutum dilekçesi verdiği ve daha sonra gerekçeli temyiz dilekçesi sunacağını bildirmesine rağmen sunmadığı ve bu durumda istinaf incelemesinin istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılabileceği, sadece kamu düzenine ilişkin hususların incelendiği ve davanın süresinde açıldığı gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
Teminat mektubunun, muhataba, teminat mektubunun verilmesine konu iş/ihale/edim gibi nedenlerden ötürü zarara uğraması, edimin yerine getirilmemesi ya da kısmen yerine getirilmesi gibi nedenlerle mektup bedel ve şartları çerçevesinde haklarını alma garantisi vermediği, mektubun alacak miktarının üzerinde bir miktar için nakde çevrilmesi halinde, mektubu veren tarafa, fazla kısmı talep ve dava hakkı vermekte olduğu ancak, mektubun, zarar/alacak miktarı ile sınırlı olarak nakde çevrilmesi halinde, nakde çevrilmeyen kısım için garanti verene ya da mektubu ibraz edene herhangi bir hak vermediği- Davalı idare tarafından teminat mektubunun kısmen nakde çevrildiği, davalı idarenin uhdesinde kalan bir miktar bulunmadığı, 4735 sayılı Yasanın 13. maddesinde teminat mektubunun paraya çevrilerek borçlara karşılık mahsup edileceği ve varsa kalanın yükleniciye geri verileceği yönündeki düzenlemenin, idarenin teminat mektubunu kısmen nakde çevirmesi durumunda nakde çevrilmeyen kısım yönünden sorumlu olduğu sonucunu doğurmayacağı, idarenin nakde çevrilmeyen teminat yönünden iade yükümlülüğünün bulunmadığı-
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü ile kadın yararına tazminatlara ve nafakalara hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları, velâyet düzenlemesi ile çocuklar yönünden hükmedilen nafakalar noktasında toplandığı- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatların az olduğu- Türk Medeni Kanunu’ndaki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu‘nun ilgili hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirdiği-
Özel hastane/hekim ile hasta arasındaki sözleşmede vekâlet hükümlerinin uygulanması gerektiği, vekâlet sözleşmesinin niteliği gereği sonucun garanti edilmesinin mümkün olmadığı, tedavi yönteminin seçilmesinde hekim serbest ise de, hasta için en emin yolu seçmek zorunda olup, tedavinin doğru olup olmadığının raporda tartışılması gerektiği, hekimin tedavi metodunun seçiminde hastanın özelliklerini göz önünde bulundurması gerektiği, en güvenilir ve en emin metodu tercih etmesi gerektiği, aydınlatma ve hastanın rızasının alınması konusunda da alınan raporun yeterli olmadığı, mahkemece bu rapora dayanılarak karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece öncelikle uygulanan tedavide nadir de olsa görülebilecek olumsuz sonuçlara dair davacının aydınlatılarak uyarılıp uyarılmadığı ve geçerli bir şekilde rızasının alınıp alınmadığı, davalılara yüklenebilecek kusur bulup bulunmadığı, meydana gelen maddi zarar varsa niteliği ve miktarı konularında ayrıca önceki rapora itirazları da değerlendirir biçimde inceleme yapılmak üzere diş hekimliği fakültelerinden seçilecek üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınması ve alınacak raporla birlikte tüm deliller değerlendirilerek manevi tazminat bakımından da sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Hekimlerin gerek ilk ameliyatta gerekse revizyon ameliyatında taahhüt edilen sonucu tam ve gereği gibi yerine getiremediği, davacıya yapılan estetik müdahalelerin sonucu itibariyle davacı iş sahibi yararına sonuç vermediği, meydana getirilen eserin ayıplı olduğu anlaşıldığından, davacının manevi tazminat talebi yönünden mahkemece somut olayın özelliklerine, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre takdir edilecek uygun miktarda manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Arabuluculuk faaliyetinin tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirildiği, arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra ihtilaf konusu olan ve son tutanak tarihi ile hesaplamaya esas alınan dava tarihi arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında, bu dönem yönünden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Acente sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle bakiye komisyon alacağı ve denkleştirme tazminatı alacağının tahsiline ilişkin açılan davada davacının tek yetkili aracı acente olması, sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesi, fesih ihtarından sonra davalı şirketin Körfez ülkeleri vatandaşlarına satış yaptığının belirlenmesi ve daha önce yapılan satışlar bakımından davacının Körfez ülkelerinde tanıtım yaptığının ve belirli bir portföy oluşturduğunun anlaşılması karşısında 6102 sayılı Kanun'un 122. maddesinde aranılan portföy tazminatı istenilme şartlarının oluştuğu- davacının yaptığı giderlerini haklılık oranı kadar karşı taraftan isteyebileceği-
Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmentonun esas alınacağı, dolayısıyla konişmento hamili gönderilenin eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşullarının navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirleneceği,-Davacı ... şirketinin sigortalısının somut olayda gönderilen konumunda olduğu, davacının, gönderilenin halefi olarak onun hak ve sorumluluklarına tabi olacağı, bu nedenle konişmentodaki tahkim şartının davacı için bağlayıcılık arzettiği, taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi ya da uyuşmazlığın tahkimde çözülmesi konusunda tarafların anlaşmasının mümkün bulunduğu, uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, taraflar arasındaki taşıma ilişkisinde düzenlenen konşimentoda düzenlenmiş olan tahkim şartının geçerli olduğu, davacının halefiyet yoluyla davayı açması nedeniyle sigortalısı olan gönderilenin sahip olduğu hak ve yükümlülüklere sahip olması nedeniyle üçüncü kişi olarak değerlendirilmeyeceği, tahkim şartının matbu şekilde düzenlenmesinin teamül olan deniz konşimentosundaki tahkim şartının tarafların sözleşmedeki durumuna göre haksız şart niteliğinde genel işlem koşulu olarak değerlendirilerek geçersiz sayılamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği-
Başkan ve hakemlerin katıldığı toplantıda oy çokluğuyla karar alındığı, karar alındıktan sonra Hakemin isteği doğrultusunda muhalif üye olarak görüşlerin karara şerh düşüldüğü ve bu durumda somut olayda Hakem ... usulüne uygun olarak çağrılmasına rağmen toplantıya katılmadığından diğer iki hakemin aynı yönde oyu ile alınan kararın geçerli olacağı, bu nedenle hakem kararının iptal edilmesinin hukuka uygun olmadığı-
Davanın, gemi ile taşınan yükte meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin gemi donatanına rücu edilmesi için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu- Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmentonun esas alınacağı, dolayısıyla konişmento hamili gönderilenin eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşullarının navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirleneceği, davacı ... şirketinin sigortalısının somut olayda gönderilen konumunda olduğu, davacının, gönderilenin halefi olarak onun hak ve sorumluluklarına tabi olacağı, bu nedenle konişmentodaki tahkim şartının davacı için bağlayıcılık arzettiği- Taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi ya da uyuşmazlığın tahkimde çözülmesi konusunda tarafların anlaşmasının mümkün bulunduğu, uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, taraflar arasındaki taşıma ilişkisinde düzenlenen konşimentoda düzenlenmiş olan tahkim şartının geçerli olduğu, davacının halefiyet yoluyla davayı açması nedeniyle sigortalısı olan gönderilenin sahip olduğu hak ve yükümlülüklere sahip olması nedeniyle üçüncü kişi olarak değerlendirilmeyeceği- Tahkim şartının matbu şekilde düzenlenmesinin teamül olan deniz konşimentosundaki tahkim şartının tarafların sözleşmedeki durumuna göre haksız şart niteliğinde genel işlem koşulu olarak değerlendirilerek geçersiz sayılamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-