A. orman ve orman toprağı olan ve yasa gereğince tahsis edilmeyen yerin aşılanmak suretiyle zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı, 1988 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılmasının davalılara bir hak sağlamayacağı, aslı orman olup her hangi bir nedenle orman dışında bırakılan taşınmazın 05.11.2003 gün ve 4999 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince her zaman orman sınırı içine alınabileceği ya da Hazine tarafından orman olarak tahsis edilebileceği-
Karara dayanak alınan uzman orman ve ziraat bilirkişi raporlarının birbiriyle ve kendi içinde çelişkili olduğu, raporlar çekişmeli yerin öncesinin orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmadığından, bu raporlara dayanılarak hüküm kurulamayacağı, yapılması gereken işin eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi,bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla özel dairenin kararında belirtilen usulünce bir inceleme yapılması olduğu-
6831 Sayılı Yasanın 1/J maddesi gereğince orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan funda veya makilerle örtülü alanların orman sayılmayacağı, yerleşik Yargıtay kararlarıyla, Bilimsel olarak eğimi %12’yi geçen yerlerin toprak muhafaza karakteri taşıyacağı, muhafaza karakteri taşıyan makilik ve fundalıkların 6831 Sayılı Yasanın 1/J maddesi gereğince orman sayılan yerlerden olduğu - Bilirkişilerin kılizimetre ile ölçerek buldukları eğime değil, taşınmazın memleket haritasında münhaniler geçirilmek suretiyle saptanan eğimine değer verilmesi gerektiği-
Taşınmazın orman kadastrosuna göre konumunun duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması gerektiği, bu nedenle yetersiz araştırmalara dayanan bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulamayacağı-
Orman araştırması sonucunda davaya konu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu saptandığı takdirde, bu kez zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılmasının gerekeceği-
Özel Kanun niteliğindeki 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması için, bu kanuna göre oluşturulan orman kadastro komisyonlarınca bu kanundaki usul ve esaslara göre saptanan orman kadastro komisyonu kararının bulunmasının ve bunun kanunda yer alan 6 aylık itiraz süresi içerisinde askı suretiyle ilan edilmesinin gerekeceği, oysa ki, olayımızda tamamen 3402 sayılı Kadastro Kanunundaki usul ve esasları ile ilan süreleri dikkate alınarak yapılan bir tespitin bulunmadığı, bu durumda da 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanmasının gerekeceği, 3402 sayılı Kanunda bu hususu düzenleyen açık bir hüküm bulunması nedeniyle aynı yasanın bir maddesinin aynı olaya uygulanması ve diğer bir maddenin gözardı edilip uygulanmamasının düşünülemeyeceği, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 16/D maddesinde açıklanan Özel Kanunun uygulanması koşulları olayımızda mevcut olmadığı-
Mahkemenin, gereği olmadığı halde, taşınmazın niteliğini göz önünde bulundurarak Hazine ve Orman Yönetimini davaya dahil ettiği, bu durumun, Hazine ve Orman Yönetimine gerçek anlamda davalı ve davacı sıfatı vermeyeceği, yapılan yargılamada dava konusu parselin bir bölümünün kesinleşen orman sınır içinde kaldığı geriye kalan bölüm üzerinde de çeşitli yaşlarda orman ağaçlarının bulunduğu kişilerin zilyetliklerinin söz konusu olmadığı gerekçe gösterilen çekişmeli 270 parselin tamamının orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı, Hazine ve Orman Yönetiminin dava sonuçlanıncaya kadar usulen davaya katılma olanağının mevcut olduğu, böyle bir katılım bulunmadığına göre davasını ispatlayamayan davacı gerçek kişinin davasının bu aşamada reddine karar verilmesi gerekeceği-
3402 sayılı Kadastro Kanununun 4/3. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosu 22.01.2004 tarihinde kesinleşmiş dava konusu parselin orman niteliği ile Hazine adına tapu kaydı oluştuğu ve taşınmazın kamu malı olduğu, temyize konu dava 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde anılan 10 yıllık süre içinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak açıldığı, ne var ki; kesinleşen orman kadastrosunun iptali 6831 Sayılı Orman Kanunun 11/1. maddesi gereğince ancak tapuya dayanılarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde istenebileceği, davacı tapuya dayanmadığından hak düşürücü süre nedeniyle kesinleşen orman kadastrosunun iptalini isteyemeyeceği-
3402 sayılı Kanunun 4. maddesi 3. fıkrasına göre bu şekilde yapılan orman sınırlaması ve orman dışına çıkarma işlemlerinin haritasına işaretlenerek tutanakları ile birlikte kadastro ekiplerine teslim edilmesi, ölçü ve harita işlemlerinde bu sınırların esas alınarak kadastro çalışmalarının ikmal edilmesi ve sonuçlarının ilan edilmesi gerekeceği, yapılan orman sınırlaması dışına çıkarma işleminin ve kadastro işlemlerine itiraz süresinin bu ilan tarihinden itibaren başlayacağı-