Makilik ve orman sınırlarının birleştiği yerlerde orman sınırlarının tesbitine ait yönetmelik ile bu yönetmelik uyarınca kurulan maki komisyonları yasal olup, yaptıkları işlemlerin de geçerli olacağı, makilik alan olarak belirtilen taşınmazlar hakkında özel yasalar gereğince oluşturulan tapulara değer verileceği kabul edilmişse de, somut olayda davalıların İçtihadı Birleştirme Kararının öngördüğü yolla oluşan bir tapu kayıtlarının bulunmadığı, yorum yoluyla İçtihadı Birleştirme Kararı genişletilerek makiye ayrılan alanlarda hangi yolla oluşursa oluşsun her türlü tapuya değer verilmesinin kabul edilemeyeceği-
Kesinleşmiş orman kadastrosu bulunan yerlerde, bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının o yere uygulanması suretiyle belirleneceği- Tahdit haritası ile kroki arasında çelişki olduğundan, orman tahdit tutanağı eksiksiz olarak getirtildikten sonra yöntemince oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyeti aracılığıyla orman kadastro harita ve tutanağı sağlıklı bir biçimde yerine uygulanıp, bilirkişilerden orman kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri eşitlenip, birbiri üzerine aplike edilerek bilirkişilerden en az 4 ya da 5 orman sınır noktaları gösterilmek suretiyle mahkeme ve Yargıtay denetimine uygun, ilmi verileri bulunan rapor alınması ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın niteliğinin orman olduğunun kesinleşen tapulama komisyonu kararı ile sabit olduğu, dava konusu taşınmaz, 1995 yılında yapılan ve kesinleşen orman tahdidi dışında bırakılmış olmakla orman niteliğini yitirmiş ise de; tahdidin kesinleştiği tarihe kadar orman niteliğini koruduğundan bu tarihe kadar olan zilyetliğe değer verilmesinin mümkün olmayacağı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18/2. maddesi gereğince ormanların zilyetlikle kazanılamayacağı, orman tahdit tarihinden dava tarihine kadar kazandırıcı zamanaşımı için öngörülen 20 yılık süre geçmediğinden davanın reddedilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Kadastro mahkemesinde başka iddialarla dava açılması halinde dava konusu taşınmaz yönünden orman kadastrosunun kesinleşeceği konusunda yasada herhangi bir hüküm bulunmadığından ve 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesinde özel, tüzel kişi ya da kamu tüzel kişisi ayırımı yapılmamış olduğundan, “kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra, tesbitten önceki haklara dayanarak, asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkların kadastro mahkemesince incelenip karara bağlanacağı” hükmü karşısında askı ilan süresi içinde özel ya da tüzel kişiler tarafından kadastro mahkemesine dava açılması halinde Orman Yönetiminin, orman savı ile 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesi hükmü uyarınca davaya asli müdahil olarak katılıp taşınmazın orman olduğu iddiasında bulunabileceği ve davaya konu taşınmaz, yönünden orman kadastrosu da kesinleşmediğinden, bu halde katılan Orman Yönetiminin davasının esasının incelenmesi gerektiğinin kabul edilmesi gerekeceği-
Kural olarak; tahdidin kesinleştiği yerlerde bir yerin Orman olup olmadığının kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanması ile çözümleneceği-
Maki Tefrik komisyonunca orman sınırlama hattının dışına çıkarılan bir yerin 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi hükmü uyarınca orman sayılmayacağı, böyle bir yer maki işlemi kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. ve M.K.nun 639/1. maddesinde belirtilen koşullar altında kazanılmasının mümkün olabileceği, Makiye Tefrik edilen bir yerin ormanla bağlantısı kesilmiş olacağından böyle bir yerin nitelik kaybından söz edilemeyeceği gibi 1981 yılında yetkili orman kadastro komisyonlarınca bu sebeple orman dışına çıkarılmış olmasının hukuken bir değer taşımayacağı-
Toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makiliklerle kaplı yerlerin orman sayılmasının gerekeceği-
Orman dışına çıkarma işlemi 1988 yılında yapıldığına göre olayda Orman Kanunu'nun 2896 sayılı Kanun'la değişik hükmünün uygulanmasının ve bu madde uyarınca orman dışına çıkarılan yerlerin Hazine adına tescilinin zorunlu olduğu-
Tahdidin kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman niteliği kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanması suretiyle belirleneceği- Bilirkişi raporu tahdit hattı ile irtibatlı krokiye dayanmadığından, hükme dayanak alınamayacağı-
2924 sayılı Orman Köylülerinin kalkınmasına İlişkin Kanunun değişik 11/3. maddesi uyarınca bölgede tahdide itirazla birlikte 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi gereğince orman dışına çıkarma işleminin birlikte yapılmış olması nedeniyle yapılan kadastro işlemi ikinci kadastro olarak kabul edilemeyeceği- Kadastro sırasında taşınmazın Hazine veya başka kişiler adına tesbit edilmiş olmasının da bu olguyu değiştiremeyeceği-