İçerik Akışı

Kira kaybı zararının tazminine ilişkin davada görevli mahkeme- Ticari ihtilaftan 17 sene sonra görev bozması yapılması- Usul ekonomisi-

"Davacıya ait işyerinin davalı ve göstereceği kişilere satılması karşılığı davalının davaya konu dört adet mesken satışının verilmesi" konusundaki sözleşmeden kaynaklı kira kaybı zararının tazminine ilişkin davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu (TTK 4/1-a)- "Uyuşmazlığın tartışmasız bir şekilde ticari mahiyette olmaması, ticari ihtilaftan 17 sene sonra görev bozması yapmanın usul ekonomisi ilkelerine aykırı düşmesi nedeniyle işin esasına dair temyiz incelemesi yapılması gerektiği" görüşünün kabul edilmediği-

Delil tespiti dosyasının belirsiz alacak davasına etkisi- Hukuki yarar- Kısmi dava- Dava şartı-

Haksız fiile dayalı olarak açılan alacak davasında; alacak miktarı davadan önce delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporunda belirlendiğinden, davacının belirsiz alacak davası açmasının hatalı olduğu- Dava dilekçesinde belirtilen alacak miktarı dikkate alınarak bu miktar yönünden mahkemece alacak miktarını netleştirmesi ve bildireceği dava değerine göre eksik harcı tamamlaması için davacıya bir haftalık kesin süre verilmesi (HMK. 119/2) ve duruma göre davaya kısmi dava olarak devam edilmesi gerektiği, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı- "Şartları oluşmadan belirsiz alacak davası şeklinde açılan davanın, dava şartı noksanlığı nedeniyle mahkemece usulden reddedilmesi gerektiği" görüşünün kabul edilmediği-

Armağan Duyurusu-

"Hocaların Hocası" Prof. Dr. Baki Kuru'ya Armağana ilişkin Duyuru

Yazılım lisansı- Sözleşmenin feshi- Fesih ihbarına sessiz kalınması- Feshe onay-

Yazılım lisansına ilişkin sözleşmenin fesih ihbarının dava dışı lisans veren telif hakkı sahibi şirket ile davacı yetkili bayiye ihbarı üzerine her ikisinin de fesih ihbarına sessiz kalmış olmasının davacı lehine hak doğurmayacağı ve yeni dönem için lisans bedelinin talep edilemeyeceği- "Sözleşme gereğince dava dışı telif hakkı sahibi şirketin feshe onay verdiği ispat edilmediğinden itirazın iptali davasının kabulü gerektiği" görüşünün kabul edilmediği-

"Hisse devri işlemlerinin yokluk ve butlanla batıl olduğu" gerekçesi ile "genel kurul kararlarının hükümsüzlüğünün tespiti" ve "kar payı talepleri"- Davaların yığılması- Arabuluculuk dava şartı- Davaların birleştirilmesi-

Aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiği- Mahkemece tefrik kararı ile ayrılan şirket kar payına ilişkin alacak davasında, "dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılmış olmasının dava şartı olduğu" gerekçesiyle "davanın usulden reddine" karar verilmişse de, davaların bir bütün olarak işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması ya da tefrik kararı verilen esas dosyanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği-

Ayıplı ifa eksik ifa ayrımı-

4077 sayılı TKHK’nın 4. maddesinin 1. bendinde ayıplı mal tanımı yapılırken kullanılan ibarelerin, tüketici işleri yönünden eksik ifanın ayıp kavramı içerisinde eritileceği şeklinde bir sonucun çıkarılamayacağı- Proje alanının ve mevcut yeşil alanın taahhüt edilenden küçük olmasının, projede var olacağı ilan ve taahhüt edilen kapalı yüzme havuzu, bir okul ve bir kreş, bina bodrum katında deponun hiç yapılmamış olmasının, yeterli miktarda ağaç dikilmemesinin, gölet, biri özel olmak üzere iki okul, voleybol, basketbol ve futbol sahaları, tenis kortu, misafir otoparkı, dini tesis ve alışveriş merkezinin konut maliklerinin mülkiyet hakkının bulunmadığı parseller/yeşil alanlar üzerine yapılmasının davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp mahiyetinde olmadığı, uyuşmazlık noktasına konu iddiaların ayıba ilişkin ihbar koşuluna bağlı olmaksızın BK’nın 125. maddesinde düzenlenen on yıllık genel zamanaşımı süresine tabi eksik ifa iddiası olarak değerlendirilmesi gerektiği-

5403 sayılı Kanun’un 8/İ maddesinin ikinci fıkrasında tanınan önalım hakkına dair

Önalım hakkın varlığının dava tarihine göre belirlenmesi gerektiği, sonrasında hükmün yürürlükten kalkmış olmasının önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil kararı verilmesine engel olmadığı- Önalım hakkına konu edilen taşınmazın satıldığı tarihte, davacının taşınmazda tam malik değil, sadece paydaş olduğu, önalım hakkının, tarım arazisinin davalıya satıldığı tarihte doğduğu ve kullanılabilir duruma geldiği gözetildiğinde, tam malik olmayan davacının önalım hakkını kullanmasının mümkün olmadığı- Davacının sınırdaş arazinin satışından sonra paydaşı olduğu taşınmazda kalan payı temellük ederek tam malik olmasının satış tarihinde tek başına kullanabileceği bir önalım hakkı bulunmadığından sonucu değiştirmeyeceği- Önalım hakkının doğduğu ve kullanılabilir duruma geldiği tarihten sonra önalım hakkının edinilmesinden söz edilemeyeceği-

İki ayrı icra takibi- İtirazın iptali- Usul ekonomisi- Temyiz kesinlik sınırı-

Dava dilekçesinde iki ayrı icra takibine itirazın iptalini istendiği ve mahkemece iki ayrı icra takibine itirazın iptali davasının yargılamasının usul ekonomisi gereği aynı dava dosyası üzerinden yapılarak, takip dosyaları hakkında ayrı ayrı karar verildiği anlaşıldığından, her bir takip dosyasına itirazın iptali davasının temyiz kesinlik sınırının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği-

Kurum işleminin iptali ve tespit davası- Davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığına ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu denetmen raporu- İspat yükü-

Davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığına ilişkin tespiti içeren Sosyal Güvenlik Kurumu denetmen raporunun aksinin toplanan delillerle ispatlanıp ispatlanmadığına ilişkin uyuşmazlıkta, Kurum denetmeni tarafından resmî ikametgah adresi Kimlik Paylaşım Sisteminde bulunmayan eski eşin çalıştığı işyerinden adresini bildirir belge talep edilmesi üzerine talep tarihinden sonra eski eş tarafından adres kaydı yapıldığı, davacının oturduğu apartmanın yöneticisinin "davacı ve eski eşinin evli olduklarını tahmin ettiğini, boşandıklarını bilmediğini beyan ettiği" ve apartman dairesinin aidat makbuzları ve gelir-gider defter kayıtlarının eski eş adına olduğu, tanıkların çelişkili ifadeler verdikleri, "davacı ve eşinin boşandığını bilmediklerini, bu durumu sonradan öğrendiklerini" beyan ettikleri, getirtilen seçmen kayıtlarında davacı ve eşinin boşandıkları döneme tekabül eden seçimde adreslerinin aynı olduğu, aynı sandıkta peş peşe sıra numarası ile oy kullandıkları, sonraki seçmen kayıt güncelleme bilgilerinde de davacı ile eski eşinin adreslerinin aynı olduğu, aynı sandıkta peş peşe sıra numarası ile kayıtları oldukları gözetildiğinde, 5510 s. Kanun’un 59/2. maddesi uyarınca sosyal güvenlik denetmeni tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin aksinin ispatlanamamış olduğu-

Tasarrufun iptali davası- Borç para veren kişinin borçlunun mali durumunu bilmesi- İpoteğin kim tarafından ödendiği- Taşınmazda sonradan yapılan iyileştirmeler- Devir tarihine yakın tarihlerde çekilen kredi- Dördüncü kişi hakkındaki davanın kabulü için kötü niyetinin ispatı-

Borçluyu tanıdığı ve ona borç para verdiğine ilişkin beyanları bulunan davalının borçlunun mali durumunu biliyor kabul edileceği- Satışta ivazlar arasında önemli oransızlık olan ve ödemelere ilişkin belgelerin tarihleri ile satış tarihleri arasında bir uyum bulunmayan davalılar yönünden de iptale karar verilmesi gerektiği- Satış tarihinde önce olan ipoteğin kim tarafından hangi tarihte, hangi bedel ödenerek kaldırıldığı, ipoteği koyan banka kayıtları ve anılan davalının belgelerine göre araştırılarak, ipotek bedelinin davalı üçüncü kişi tarafından ödendiğinin kanıtlanması halinde anılan davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Taşınmazın satış tarihindeki değeri belirlenirken sonradan yapılan iyileştirme ve eklentilerin de gözetilmesi gerektiği- Tapu bedeli dışında verilen çekin ne zaman, kim tarafından tahsil edildiğinin araştırılması, borçlunun ortağı olduğu şirketçe yapılan tahsilatın da, borçluya yapılmış bir tahsilat olduğunun kabulü gerektiği- Dava konusu alacak miktarından daha düşük olan dava konusu taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri üzerinden harç ve vekalet ücretinin takdir edilmesi gerektiği- Devir tarihine yakın tarihlerde (1 hafta önce) çekilen kredinin de bedel farkı değerlendirilirken gözetilmesi gerektiği- Dördüncü kişi konumundaki davalı hakkındaki iptal davasının kabulü için, kötü niyetinin ispatlanması gerektiği, diğer taşınmazı satın alan şirket ortakları ile olan akrabalık bağının, borçlunun mali durumunu ve mal kaçırma amacını bilme için yeterli olmadığı-