İçerik Akışı

Tasarrufun iptali davası- Tapu iptal ve tescil davası- Taşınmazın üçüncü kişinin mülkiyetinden Kanun gereği çıkması-Bedele dönüşme- İnfaz kabiliyeti-

Tasarruf konusu olan taşınmaza ilişkin pay, (dava dışı kişi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesiyle), üçüncü kişinin mülkiyetinden Kanun gereği çıktığından, tasarrufun iptali davasının İİK 283/2. uyarınca otomatik olarak bedele dönüşeceği, bu düşünülmeden, infaz kabiliyeti olmayacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- "Dava konusu taşınmazın ihtiyati hacizle yükümlü olarak devredildiği, taşınmazın tapuda hâlen hakkındaki iptal koşullarının oluştuğu hususu kesinleşen davalı üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, hakkındaki dava taraf sıfatı yokluğu yönünden reddedilen ve bu yönde verilen karar kesinleşen kimsenin malik olduğu taşınmaz üzerindeki ihtiyati haczin davalı hakkındaki davanın kabulü ile kesin hacze dönüştüğü, davacı alacaklının alacağını, tasarrufun iptali kararıyla ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi üzerine taşınmazın cebri icra yoluyla satışı ile tahsil edebileceği" şeklindeki görüşün ise HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Kurum işleminin iptali- Meslek hastalığı- İlaç temini- İş kazası-

Duchenne musküler distrofi (DMD/kas erimesi) teşhisi sebebiyle tedavi gören davacının yaşayabilmesi için translarna isimli ilacın kullanımının için gerekli olduğu, söz konusu ilacın kullanılmasının hayati önem arz etmesi sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaç bedelinin ödenmesinin uygun olmadığına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği-

Kusur tespiti- Evlilik birliğinin temelden sarsılması- Maddi tazminat- Manevi tazminat- Taraf ehliyeti-

Davacı sağ kalan eş tarafından açılan boşanma davasının, davalının ölümü ile konusuz kaldığı, eşlerin evlilik birliği ölümle sona erdiği ve ortada davacı tarafından sürüdürebilir nitelikte bir boşanma davasının kalmadığı, dolayısıyla davacının; talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak ifade edilen feragat dilekçesinin hüküm ve sonuç doğurmayacağı- Birliğin ölümle sona erdiği eldeki boşanma davasının, ölen eşin mirasçılarının 4721 sayılı Kanun'un 181/2 nci maddesi uyarınca davaya devam etmeleri neticesinde kusur tespiti davasına dönüştüğü, taraf ehliyetinin, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisinin aksine, taraf sıfatının dava konusu subjektif hakka ilişkin olduğu, davalının ölümü ile elde kalan kusur tespiti davasındaki dava konusu subjektif hakkın ölen eşin mirasçılarına geçtiği, mirasçıların, devam edilen bu davada artık sadece sağ kalan eşin kusurlu davranışlarını ispatlamaya çalışacaklarına göre, davacının kusur tespiti olarak devam edilen eldeki davada artık feragat edebileceği subjektif bir hakkının da bulunmadığı, öyle ise Bölge Adliye Mahkemesince yapılması gereken işin sağ kalan eşin yetkisizlik kararına yönelik istinaf talebi hakkında bir karar verilmesi iken, eşlerden birinin ölümü neticesinde konusuz kalan boşanma davası hakkında feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-

Mirasta ret ile davanın konusuz kalması- Vekalet ücreti ve yargılama giderleri-

Ret beyanı, yapıldığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğuracak bozucu yenilik doğuran bir beyan olduğundan, mahkeme tarafından tutanağa geçirilmemiş ya da özel kütüğe kaydedilmemiş olsa da, ret beyanının geçerliliğini koruyacağı- Davalılar haklarında yapılan icra takibine itirazlarında mirasın reddi istemine ilişkin sulh mahkemesinden talepte bulunduklarından hareketle davayı açarken, davalının mirası reddettiğini bilerek bu davayı açtıklarının anlaşılacağı, böylece itirazın iptali konulu davanın, açıldığı an itibariyle reddi gereken bir dava olup, davanın açıldıktan sonra konusuz kalması da söz konusu olmadığı ve bu sebeple davacı vekilinin davanın konusuz kaldığı ve vekâlet ücreti ile yargılama giderinin davalılar üzerine bırakılması yönünde karar verilmesi gerekeceğine ilişkin temyiz itirazının isabetsiz olacağı-

Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat- Kısmî davanın kesinleşmesi- Ek davada faiz

Davacı tarafından idare aleyhine açılan kısmî davanın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere kabulüne karar verilmesi halinde, kesinleşen kısmî davanın içeriği ile eldeki ek davanın dosya kapsamı dikkate alındığında, kısmî davada belirlenen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin gerek davacı gerek davalı yönünden kesinleşerek bağlayıcı hâl almış olduğu- Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin ilk davada tespit edilerek kesinleşmesinden sonra eldeki ek davada, kesinleşmiş karardaki bakiye bedele hükmedilerek ilk dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği- "Davacı vekilinin faiz talebi bulunmamasına rağmen, talep aşımına yol açacak biçimde karar verilemeyeceği, mahkemece faize hükmedilmeksizin ilk davadaki bakiye bedelin tahsiline karar verilmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Avukatın istifası- Menfaat çatışması- Vekâlet sözleşmesi- Avukatlık ücreti

Sözleşmede kararlaştırılan tarihte davalının (500.000 USD olarak kararlaştırılan) avukatlık ücretini ödeme borcu muaccel hâle geldiğinden, sözleşmeye uygun şekilde ücret ödemesinin yapılmaması nedeniyle avukatın istifa etmesinin haklı bir istifa olduğu- Davalı, davacı avukatın takip ettiği dava konusu iş kendisi lehine sonuçlandıktan ve vekâlet ücreti borcu çekişme konusu olduktan sonra "avukatın söz konusu yargılama işini gereği gibi ifa etmediği savunmasında" bulunmuşsa da, bu gerekçeye dayanarak bir azil iradesi ortaya koymamış olduğu- Vekâlet sözleşmesi davacı avukatın istifasıyla sona ermiş olup davacı avukatın menfaat çatışması olan kişinin avukatlığını üstlenerek güven sarstığı ve bu nedenle de ücrete hak kazanamayacağı belirtilmişse de, istifadan sonraki dönemde tezahür eden hususların muaccel olmuş dava konusu alacağa tesir etmeyeceği- Aynı davada karşı tarafın vekilliğinin üstlenildiği dosya yönünden davacının vekâlet ücretine hak kazanıp kazanılmadığı hususunun eldeki davanın konusu olmadığı- "Sözleşmede açıkça bir ödeme tarihi kararlaştırılmış olsa da, avukatın vekâlet ücreti alacağının doğması için takip edilen işin kesinleşmesi gerektiğinin göz ardı edilemeyeceği, davacının henüz kadastro mahkemesi kararı kesinleşmeden, o davaya konu taşınmazlarla ilgili olarak hak iddia eden üçüncü bir kişiden vekâletname alarak taraflar arasındaki güven ilişkisini sarstığı gibi müvekkilinin kadastro mahkemesinde elde ettiği kazanımlarını ortadan kaldırma ihtimali bulunan bir yargılamayı karşı taraf lehine yürütme işini üstlenerek çatışan menfaatleri temsil yasağını ihlâl ettiği, bu nedenlerle istifasının haklı olduğundan bahsedilemeyeceği, haksız istifa anında ücret iddiasına konu iş henüz kesinleşmemiş olduğundan avukatın herhangi bir ücret talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

İtirazın iptali davasında likid alacak kavramı- Kısmi itiraz- İcra inkâr tazminatı-

Alacağın faturalara dayalı, hesaplanabilir nitelikte ve likid olduğu, davalı tarafından borç tutarının bilindiği ve takibe itiraz dilekçesinde açıkça tutarı belli olan borcun bir kısmına itiraz edildiği itirazın iptali davasında, bilirkişiden rapor alınmasının alacağın likid olma vasfını değiştirmeyeceği ve davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği- "İcra takibi faturalara dayalı olarak yapılmış olsa da; alacağın cari hesaptan kaynaklandığı ve taraflar arasında hesap mutabakatının bulunmadığı, alacağın varlığının yargılama aşamasında bilirkişiden alınan rapora göre belirlendiği, muayyen ve likid bir alacaktan söz edilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması- Taleple bağlılık ilkesi- Geçmişe etkili- İddianın genişletilmesi- Hak düşürücü süre-

Davacının dava dilekçesinde boşanmanın eki niteliğinde olan maddi-manevi tazminat talep etmemesi nedeniyle mahkemece verilen ilk kararda sadece boşanma yönünden davanın kabulüne karar verildiği ve tazminatlar yönünden hüküm kurulmadığı, taraf teşkili sağlanmadan yapılan yargılama sonucu verilen karar bozulup, dava dilekçeler aşamasına kadar geri çekildiğinde ise davacı tarafça o tarihte yürürlükte bulunan HMK.’nin 141/1’inci maddesi uyarınca bozma kararından sonra iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağına takılmadan, iddiasını genişletip boşanmanın fer’î niteliğindeki maddi-manevi tazminat talebinde bulunmasında usule aykırılık bulunmadığı, dolayısıyla bu talepler bakımından bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda verilen kararda boşanma ve davacı tarafından yasal süresi içerisinde usule uygun şekilde ileri sürülen maddi-manevi tazminat talepleri hakkında bir karar verilmesinin zorunluluk olduğu, hal böyle olunca bozma öncesi yargılamada zaten talep etmemiş olduğu tazminatlar yönünden davacının kararı temyiz etmemesi nedeniyle “tazminatlar yönünden davalı yararına” usuli kazanılmış hak oluşacağından bahsedilemeyeceği-

Hukuk Genel Kurulu kararının kesin olarak verilmesi- Maddi hata- İhtiyati haciz kararı- Görev yönünden verilmiş usulden red kararı- HMK'nın geçici 3. maddesinin kapsamı-

İhtiyati haciz karanın nihai bir karar niteliği taşımadığı ve görev yönünden verilmiş bir usulden ret kararının da HMK'nın geçici 3. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği- Görevsizlik kararının kesinleşmesini müteakip dosyanın gönderildiği mahkemece işin esası hakkında verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ve bu kararın temyizi üzerine Özel Dairenin verdiği bozma kararına karşı yerel mahkeme direnmiş olup HMK'nın geçici 3 üncü maddesi gözetildiğinde, yargılamanın tâbi olduğu kanun yolunun belirlenmesinde ihtiyati haciz yahut görevsizlik kararının verildiği tarihin esas alınamayacağı- HMK’nın 341 ilâ 381 inci maddelerinde kanun yolu olarak yalnızca istinaf, temyiz ve yargılamanın iadesine yer verildiği, HUMK döneminde tanınmış olan karar düzeltme yolu düzenlenmediğinden, direnme kararının bozulmasına yönelik kararın kesin olarak tesis edilmiş olduğu- Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen mahkeme kararının temyizi üzerine tesis edilen karar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından Hukuk Genel Kurulu kararının kesin olarak verilmesinde maddi hata bulunmadığı-

Depo edilen tutarın nemalandırılmasının Anayasamıza aykırılık teşkil edeceği-

İflas ödeme emrine vaki itirazın kaldırılarak davalının iflasına karar verilmesi talebiyle açılan davada davalı tarafından mahkeme veznesine depo edilen tutarın nemalandırılmasının talep edilmesi üzerine itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu-