Davacı vekili; müvekkilinin davalı Belediyenin dar gelirli ailelere konut edindirme amacıyla başlattığı .. Konut Projesi kapsamında arsa tahsisine hak kazandığını, taraflar arasında arsa tahsis sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin edimlerini tümüyle ifa ettiğini ancak davalının arsayı devir ve teslim etmediği gibi arsa tahsislerinin 07.07.2005 tarihli Belediye Meclisi kararıyla iptal edildiğini ve imar planı değişikliğine gidildiğini, bu kararla birlikte edimin ifasının imkânsız hâle geldiğini, Belediyenin 13.05.2013 tarihinde yalnızca ödenen paranın karşılığını iade ettiğini ancak bu miktar müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığı gibi bedel ödenirken herhangi bir ibraname de imzalanmadığını, Belediyenin ifanın kendi eylemiyle imkânsız hâle geldiği tarihteki rayiç arsa bedelinden sorumlu olduğunu ileri sürerek rayiç bedelin tespiti ile bu bedelden müvekkiline iade edilen meblağ mahsup edilerek bulunacak tutarın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslahla talep sonucunu 89.652,18 TL'ye yükseltmiştir...
Sözleşmenin feshi- İfa imkansızlığı- İbraname-
Geçerli sözleşmenin ifasının imkânsız hâle gelmesi nedeniyle sözleşmeye konu taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemiyle açılan dava yönünden, sözleşme çerçevesinde ödediği bedelin kendi talebi üzerine davacıya iade edilmiş olması ve bu ödeme sırasında herhangi bir ihtirazî kayıt konulmaması durumunda, dava konusu borcu sona erdiğinin kabul edileceği- "Son içtihatlarda hak sahiplerine taşınmazın rayiç değerinin ödenmesi gerektiğinin kabul edildiği, davacıya sözleşmenin geçersiz olduğu şeklindeki bir kabulle sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde ödediği bedelin iadesi yönünde yapılan ödemenin taraflar arasındaki borç ilişkisini tümüyle sona erdirmediği, davalının geçerli sözleşmenin kendi kusuruyla ifasını imkânsız hâle getirmesi nedeniyle davacıya karşı taşınmazın rayiç bedeli nispetinde sorumluluğunun devam ettiği, davacının sözleşmeyle ödediği bedelin kendisine iade edilmesi yönündeki başvurusunun ibra niteliği taşımadığı, sözleşmeye dayalı olarak gerçek zararın tazminini isteyen davacının kısmî ödeme sırasında ihtirazî kayıt sunmamış olmasının davalıyı borç yükünden kurtarmayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-