İçerik Akışı
Tanıma- Tenfiz- Kamu Düzeni- Ortaklık
Tanıma ve tenfizi istenen yabancı mahkeme kararı alacak talebine haiz olup aynı konuda Türkiye’de açılan bu tür dava gereğince davacıların, davalı pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim şirkete ortak olduğu kabul edilerek “karar verilmesine yer olmadığına” kararı verildiği ve kararların bu şekilde kesinleştiği- Yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen yabancı mahkeme kararlarının tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt sonuçlara ulaşılacak olup, Türk Mahkemelerinin emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri çok sayıdaki kararlara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandırılmasının üzere Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emrinin borçluya tebliği- Elektronik tebligat- Beşinci günün sonunda takipten vazgeçme- Tahsil harcı-
Ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesinden önce yapılan icra takibinden vazgeçme halinde tahsil harcı alınamayacağı- Elektronik tebligatta, tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda ödeme emrinin tebliğ edilmiş sayılacağı- Ödeme emri tebliği borçluya beşinci gün saat 23.59:59 itibariyle yapılmış sayılacağından, alacaklı vekilinin UYAP sistemi üzerinden aynı gün (beşinci gün) saat 20.57 itibariyle -yani, gün sonundan, dolayısı ile ödeme emrinin tebliğinden önce- takipten vazgeçtiğine ilişkin beyanda bulunması halinde, tahsil harcı alınamayacağı-
Mobbing- Manevi tazminat
İşçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin davada; Ziraat Odası Başkanlığı Genel Sekreteri olan bir başka çalışan ile davacı işçinin aralarında anlaşmazlık bulunması nedeni ile, diğer çalışanlar tarafından işçinin işyerinde öğle yemeklerinde yalnız bırakıldığı, sabah kahvaltılarında diğer çalışanlar bir araya geldiği halde işçinin bu toplantılara davet edilmediği, diğer çalışanlardan farklı davranışlara maruz kaldığı; işçinin işyerinde çalışan temizlik elemanı bulunmasına rağmen, görev sınırı kapsamı dışında çalıştığı bölümü temizlemeye zorlandığı da anlaşıldığından işçinin, işyerinde kendisini zihinsel, ruhsal, fiziksel ve bedensel olarak etkileyebilecek nitelikte ve sistematik olarak devam eder eylemlerle maruz kaldığını ispatlandığından manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Sendikal tazminat- Fesih- İşe başlatmama
Sendikal tazminat alacağının, geçersiz olduğu belirlenen fesih tarihindeki ücret kabul edilerek hesaplanması gerekirken davacının işverence işe başlatılmadığı tarihindeki ücretin esas alınarak hesaplanmasının hatalı olduğu-
Davalı borçlunun taşınmazının davalı üçüncü kişiye satması- (Muvazaa) TBK 19'a dayalı olarak açılan dava- Davacının hukukî yararı- Takibe konu borcun ödendiğine ilişkin savunma- İİK. 283'ün kıyasen uygulanması-
Davacı alacaklının alacağının tahsili için TBK 19'a dayalı olarak açtığı davada, davacının hukukî yararının olması içini davalı borçlunun taşınmazının davalı üçüncü kişiye sattığı tarihte bir alacağının olmasının gerektiği- Mahkemece davalının "takibe konu kira borcunun ödendiğine" ilişkin savunması üzerinde durularak davacıların miras bırakanı (kirayaveren) ile (kira borcuna kefil) davalı borçlu ve dava dışı asıl kiracı şirketin banka kayıtları ile ticarî defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp dava konusu satış işleminin yapıldığı tarihe kadar ödenmemiş kira borcunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği- Tasarruf tarihine kadar ödenmemiş kira borcu yok ise "davanın reddine" karar verilmesi, tasarruf tarihine kadar ödenmemiş kira borcu var ise "bu miktar ile sınırlı olarak davacıya İİK. 283/1. maddesi gereğince haciz ve satış yetkisi verilmesi" gerektiği- Yerel mahkemece "icra takibinin davalı borçlu yönünden şeklen kesinleştiği, menfi tespit davası açılmamış olduğuna" değinilmişse de, ödeme savunmasında bulunan diğer davalı icra takibinin tarafı olmadığından menfi tespit davası açamayacağı, direnme gerekçesinin icra takibinde üçüncü kişi olan davalıya sirayet etmeyeceği- "Dava İİK 277 vd. maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davası olduğundan buna göre değerlendirme yapılması gerektiği, davanın TBK 19'a göre açıldığının kabulü hâlinde dahi bu dava sonucunda İİK 283'ün kıyasen uygulanamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Misli ile değişime konu araç- Kıymet takdiri- Takibe konu aracın üretimden kaldırılmış araç olması- Aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler- Bilirkişi raporu-
Bozma kararında "aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler temin edilmeden düzenlenen bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir" denilmişse de, takip konusu araç borçlu şirket tarafından alacaklıya satılmış olup, aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler borçlu şirket tarafından dosyaya sunulması gerektiğinden ve icra mahkemesince "takip konusu aracın teknik donanımını bildiren bilgi ve belgelerin sunulması" için taraflara on beş günlük kesin süre verilmesine rağmen, borçlu vekili tarafından sadece fatura fotokopisi sunulduğundan, bu durumda dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre başka bir sonuca ulaşılamayacağı ve anılan bilirkişi raporuna göre davaya konu aracın değerinin tespitine dair verilen yerel mahkeme kararının isabetli olduğu-
İş sözleşmesi- Ambulans hizmeti- Geçerli fesih-
İşçinin, iş sözleşmesinin ambulans hizmeti almak isteyen hastaların anlaşmalı Ambulans firması yerine piyasadaki farklı ambulans şirketlerine yönlendirmesi ve haksız menfaat sağlandığı gerekçesi ile fesih edildiği somut olayda, işçinin bu yönde menfaat temini ispatlanmamışsa da işverenin güveninin zedelendiği ve davacı ile çalışmasının beklenemeyeceği açık olduğundan yapılan feshin haklı olduğu ispatlanmamışsa da en azından geçerli bir fesih olduğu-
İş kazası- Tazminat davası- Bakiye tazminat alacağı için açılan dava- Belirsiz alacak davası-Hukukî yarar-
Davacının iş kazası neticesinde açmış olduğu tazminat davasında verilen kararın Yargıtayca onanmasından sonra, davacının önceden hüküm altına alınmayan bakiye tazminat için açtığı tazminat talepli dava "belirsiz alacak" davası olarak açılmasına rağmen, tazminatın belirli olduğu sonucuna ulaşıldığından, somut olayda belirsiz alacak davasının koşulları bulunmamakta ise de davacının, dava açmaktan başka bir yolla alacağına kavuşma imkânı olmayıp, bir mahkeme kararına ihtiyaç bulunması karşısında, eldeki eda davasını açmakta hukukî yararının bulunmadığının söylenemeyeceği-
Borçlu belediyenin Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğündeki emanet hesabı- Haczedilemezlik şikâyeti
Şikâyete konu hesap borçlu belediyenin Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki emanet hesabı olup, banka hesabı gibi belediyenin tasarrufu ile açılan bir hesap olmadığından, borçlu belediye tarafından haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasından söz edilemeyeceği, borçlu belediyenin Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki emanet hesabında bulunan bu para vergi hükmünde olduğundan haczedilmezlik şikâyetinin kabulü gerektiği-
İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemi-
Konkordatoda, alacaklılar arasında mutlak eşitliğin sağlanması şart olmayıp, dengeli ve adil bir ödeme planı ortaya konulması, alacaklıların da buna göre tatmin edilmesinin sağlanmasının amaçlandığı- Kabul edenler ile kabul etmeyen alacaklılar arasında ayrım yaratacak şekilde proje hazırlamak suretiyle konkordatoda temel ilke olan eşitlik ilkesine aykırı davranılmasının yerinde olmadığı- Mahkemece, İİK 305/son uyarınca projeyi yetersiz bulan mahkemenin yapılacak değişiklik ile projenin eşitlik ilkesine uygun hale getirilmesini sağlayabileceğine ilişkin düzenleme de dikkate alınarak, re’sen revize proje tanzimi yoluna gidilip, tanzim edilecek yeni ve eşitlik kuralına uygun projenin oylamaya sunularak alacaklıların yasal çoğunluğuyla kabul edilmesi suretiyle gereğinin ifası gerekirken, mevcut projenin tasdiki ve HMK m. 297ye aykırı şekilde infazı kabil olmayan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-