İçerik Akışı

Davacının aracının çalıştırılmaması nedeniyle uğradığı kazanç kaybı istemi-

Davacının başka bir işte çalışması nedeniyle elde ettiği gelirin hesaplanan kazanç kaybı bedelinden düşülmesi gerektiği- Dava tarihinden sonra doğacak haklar için (aynı davada) karar verilmesinin mümkün olmadığı, mahkemece davacının çalıştırılmadığı tarihleri arasında hesaplanan kazanç kaybı tazminatına hükmedilmişse de, her dava açıldığı tarihteki duruma göre hükme bağlanacağından, davanın açıldığı tarih nazara alınarak bu tarihe kadar tazminata hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden sonraki dönem için de tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, kazanç kaybı tazminatı miktarına hesaplanan gecikme faizinin de eklenerek belirlenen bu tazminat miktarına yeniden dava tarihinden itibaren faiz işletilerek hüküm kurulmasının (faize faiz yürütülerek karar verilmesinin) hatalı olduğu-

Hakem Heyeti kararının icrası-

3533 sayılı Tahkim Yasası gereğince verilmiş konusu para olan Hakem Heyeti kararının icrasının genel hükümler uyarınca yerine getirileceği ve takibe konu Hakem kararı para alacağına ilişkin olduğundan kesinleşmesi gerekmediği-

Kooperatif genel kurul kararlarının iptali istemi-

Ortaklardan hiçbirinin kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füru ile kooperatif arasındaki şahsi işe veya davaya dair olan görüşmelere katılamayacağı ve oy kullanamayacağı- Toplantıya katılan ortakların genel kurul kararının iptalini isteyebilmeleri için alınan karara muhalif kalarak muhalefetlerini toplantı tutanağına yazdırmaları gerektiği- İptali istenen karar genel kurula katılan ortaklarca oy birliği ile alındığından davacılardan biri dışındaki davacıların bu maddenin iptalini istemelerinin mümkün olmadığı-Oylamaya katılmaması gereken kişilerin katılarak oy kullanmasının alınan kararın nisabına etkisi bulunup bulunmadığı üzerinde durularak ve her bir davacının istemi ayrı ayrı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği- Genel kurul kooperatifin en yetkili organı olup hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararları alabileceği gibi önceden alınan ve uygulanan kararları değişen koşullara göre kazanılmış haklara zarar vermemek koşuluyla değiştirebileceği- Genel kurulunca alınan karar uyarınca 75 er m² olarak inşa edilmesi gereken dükkanlar daha büyük olarak inşa edilmiş ise, bu yerlere sahip olan ortakların diğer ortaklar ve kooperatif aleyhine nedensiz şekilde zenginleştikleri kabul edilerek mahkemece, gerekirse konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla mahallinde keşif yapılmak suretiyle dükkanların genel kurul kararında belirlenenden daha büyük yapılıp yapılmadığı ve bu parselde dükkan sahibi olan kişilerin kooperatif aleyhine zenginleşip zenginleşmedikleri üzerinde durularak bir karar verilmesi gerektiği-

Suç eşyası olduğu gerekçesiyle emniyet müdürlüğü tarafından yediemin olarak otoparka teslim edilen aracın otopark ücretinden araç malikinin haklarına halef olan davacı sigorta şirketinin sorumlu olup olmayacağı-

Dava konusu aracın davalı tarafça işletilen otoparkta, araç malikinin rızası dışında saklanmış olması karşısında, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği, ayrıca, davalı yedieminin zararının; araç malikinin hukuka aykırı ve kusurlu eylemi sonucu doğmadığı, yine, aracın suç eşyası olarak otoparkta saklanmasının davacı yönünden bir sebepsiz zenginleşme oluşturmadığı, hâl böyle olunca; taraflar arasında araç malikinin haklarına halef olan davacının davalıya karşı edimde bulunmakla yükümlü kılan hukuki bağ bulunmadığından, davacı sigorta şirketinin otopark ücretinden sorumlu olmadığı ve aracın bedelsiz olarak iadesi gerektiği- "Davalı yediemin ile araç maliki arasında vekâletsiz iş görme sonucunda ardiye sözleşmesinin kurulduğu, araç malikinin haklarına halef olan davacı sigorta şirketinin ceza yargılaması kesinleşene kadar oluşan otopark ücretini ödemek suretiyle aracı teslim alabileceği" şeklindeki değişik gerekçenin HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-

Rücuen tazminat- Yargı yolu-

Rücuen tazminat istemine ilişkin davada, davalı özel hukuk tüzel kişisi olup, verilen zarar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmadığı için, davanın adli yargıda ikame edilmesi gerektiği-

Ölüm aylığı- Yeniden bağlanması- Boşanılan eş ile eylemli olarak birlikte yaşanıp yaşamadığı-

Ölüm aylığının kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin davada, davacının, babasının ölümünden sonra eşinden boşandığı, ölüm aylığı almaya başladığı, boşanmadan önce oturduğu evden taşınmayarak çocuklarıyla birlikte aynı yerde oturmaya devam ettiği, ‘eski eş ile birlikte yaşama hali’nin devam edip etmediğinin araştırılması gerektiği- 5510 sayılı Kanunun 59’uncu ve 100’üncü maddelerinde yetkili kılınan görevliler tarafından düzenlenen tutanaklarla davacı ile eski eşinin birlikte yaşamaya devam ettiğinin sabit olduğu- Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı sabit olan hak sahiplerine gelir veya aylık tahsisi yapılmayacağı, bağlanan gelir veya aylığın kesilmesine ilişkin Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu-

Takip alacaklısına İİK. mad. 120 uyarınca yetki verilmesi-

İcra müdürlüğünce takip alacaklısına İİK. mad. 120 uyarınca yetki verilebilmesi için, hacze iştirak eden bütün alacaklıların muvafakatının bulunması gerektiği- Borçlu hakkında çok miktarda icra takibinin başlatıldığı iddia edilmiş olup, icra müdürlüğünce borçlu hakkında başka alacaklılar tarafından takip yapılıp yapılmadığı, yapılmış ve hacze de iştirak edilmiş ise, hacze iştirak eden alacaklılar belirlenmeden ve anılan alacaklıların muvafakatı alınmadan doğrudan takip alacaklısı İİK'nun 120/2. maddesi gereğince yetki belgesi verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece, borçlu hakkında takip yapan ve şikayete konu alacak üzerine konulan hacze iştirak eden başkaca alacaklı olup olmadığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre, icra müdürlüğünce yetki belgesi verilip verilemeyeceği hakkında karar verilmesi gerektiği-

TBK. mad. 19 uyarınca tasarrufun iptali- Kıyasen İİK. mad. 283/1, 2 uygulanması- Üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olmaması-

İİK. mad. 277 vd.nda düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmayacağı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK. mad. 283/1, 2 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği, ancak bu madde uyarınca sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanacağı, üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamının çıkarılmaması gerektiği- Dava konusu taşınmaz davalı borçlu şirket tarafından davalı üçüncü kişi şirkete devredilmiş, o da dava dışı bir başka şirkete devretmiş olup bu taşınmaz ile ilgili satışın iptaline karar verilmesi için taşınmazı devir silsilesi içindeki tüm satışların muvazaalı olduğunun ispatlanması gerektiği ve bu halde ise davalı üçüncü kişiden taşınmazı devir alan dava dışı dördüncü kişi şirketin de davaya dahil edilerek taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali davasının en geç tasarrufun gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde açılması gerektiği- Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için davacı alacaklı elinde geçici veye kesin aciz belgesi olması gerektiği- İİK. mad. 283/2 gereğince davanın bedele dönüşmesi halinde, üçüncü kişinin malı elinden çıkardığı tarihteki malın değeri ile takip konusu alacak ve fer'ilerini geçmeyecek şekilde sorumlu olması gerektiği, böyle bir tespit yapılmadan takip konusu alacağın üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu-

Olağanüstü hal ilanından önce açılan iflasın ertelemesi davaları-

Olağanüstü hal ilanından önce açılan davalarda erteleme talep eden şirketin mali durumunda iyileşme gözlenmesi halinde en nihayet İİK. mad. 179/b-5 'de belirlenen süre sonuna kadar dosyanın elde tutulması, bu süre sonunda iyileşme olmaması halinde iflas kararı, şirketin borca batıklıktan çıkması halinde ise red kararı verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında şirketin iyileşme ümidinin olmadığının anlaşılması, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmaması ve benzeri durumlarda iflas kararı verilebileceği-

Kıymet taktirine itiraz- İcra mahkemesince daha düşük kıymet bulunması- İhalenin feshi-

Borçlu vekilinin icra müdürlüğünce belirlenen değerin düşük olduğunu ileri sürerek kıymet taktirine itirazı sonucu icra mahkemesince daha düşük kıymet bulunarak itirazın reddine karar verilmesi halinde, satışın icra müdürlüğünce belirlenen değer yerine icra mahkemesince belirlenen daha düşük değer üzerinden yapılmasının usulsüz olacağı-