İçerik Akışı

Ferdileştirme işlemlerindeki hata- Tapu iptali ve tescili istemi-

Davacı tarafça kooperatif ortaklığına dayalı olarak davalı kooperatifçe ferdileştirme işlemlerindeki hata sebebiyle tapu iptali ve tescili istendiği anlaşılmış olup davanın kabulü halinde dava dışı kooperatif üyelerinin kooperatife karşı tazminat isteme hakkı doğacağından, davanın sonucundan davalı kooperatifin etkilenmekte olduğu- Mahkemenin, tapu maliklerine dahili dava yoluyla dava açılamayacağı gerekçesi doğru olmakla birlikte, kooperatife karşı husumet yöneltilemeyeceği gerekçesinde bir isabet bulunmadığı- Bu davada tapu kayıt malikleri mecburi hasım olarak davada bulunmak zorunda olduğundan, mahkemece, davacı vekiline dava konusu taşınmazların maliklerine karşı dava açması için süre verilmesi, dava açıldığında işbu dava ile birleştirilmesinin sağlanması, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-

İİK. mad. 89/III- Menfi tespit- Arabuluculuk müessesesine başvuru zorunlu mudur?

İİK'nın 89/1 maddesine dayanan menfi tespit ve İİK 89/II ve İİK 89/III haciz ihbarnamelerinin iptali- Kanun koyucunun netice-i talep veya dava türü ne olursa olsun "dava konusu bir miktar para alacağı" olan tüm talepler hakkında, alacaklı ve borçlu açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını, dava şartı olarak düzenlemeyi amaçladığı, "menfi tespit" talebi ile "alacak" talebinin hukuken aynı kavramlar olmayıp, bu davalar sonucunda netice-i talepler ile kurulacak hükümlerinde farklı olduğu, ancak burada dava konusu bir miktar para alacağı ise, açılacak davanın yada talebin ne olduğunun bir önemi olmadığı, ister alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktasının "dava konusunun bir miktar para alacağı" olduğu, sadece netice-i talepler ve mahkemelerce kurulacak hükümlerin birbirinden farklı olduğu, sınırlayıcı bir yorum yaparak sadece "alacak" veya "tazminat" davalarıyla sınırlı bir uygulama yapmanın kanun koyucunun iradesine aykırı olacağı, zira böyle sınırlayıcı bir yorum yapıldığında İİK mad. 67'de düzenlenen "İtirazın İptali" ve 72'de düzenlenen "İstirdat" davalarında arabulucuya başvuru sürecini muğlak hale getireceği, alacaklı tarafından açılacak alacak davasının "arabulucuya başvurma" dava şartına tabi tutulması, ancak aynı konu ve alacak ile ilgili borçlu tarafından açılacak menfi tespit veya istirdat davasının "arabulucuya başvurma" dava şartına tabi tutulmaması durumunda bu uygulamanın alacaklı yönünden T.C. Anayasa'sının 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açacağı, bütün bu nedenlerle TTK mad. 5/A gereğince, menfi tespit talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmesi gerektiği-

Muvazaalı satışın iptali-

Boşanma aşamasında bulunduğu davalı eşinin kendisinden mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazı davalı 3. kişiye muvazaalı olarak devrettiği iddiasıyla muvazaalı satışın iptaline ilişkin açılan davada, taraflar arasındaki boşanma davasında davacı lehine hükmedilen nafaka ve tazminat alacağı olmadığı anlaşılmışsa da devam eden katkı payı alacağının sonucu bekletici mesele yapılarak, dava sonucunda davacının bir alacağının olmadığı tespit edildiği durumda davanın reddine, aksi halde davanın kabulü ile bu alacağı için İİK mad. 283/1 kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisinin verilmesi gerektiği-

Arabuluculuk konusunda önemli BAM kararları-

Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri- Arabuluculuk dava şartı- Menfi tespit- Ticari dava-

Ticari dava- Davanın tüketici mahkemesinde görülmesi- Bankacılık işleri- Arabulucuk-

TTK 4. maddesi kapsamında, ticari dava sayılan davaların 6502 sayılı Tüketici Kanunu'nun 1. maddesinde açıklanan gerekçeyle zayıf tarafı koruma amacıyla ihtisas mahkemesi niteliğindeki tüketici mahkemesinde görülmesinin, davanın ticari olma niteliğini değiştirmeyeceği- TTK mad. 4/1-g ile davanın ticari olması tarafların sıfatına değil, davanın dayanağı yasal düzenlemenin niteliğine yani bankacılık işlemlerine göre belirlendiği, zaten bankacılık işlerinin büyük bölümü tüketicinin taraf olduğu hususlara ilişkin olduğu, dolayısıyla da dava tüketici mahkemesinde görülse de ticari dava olduğu, bu sebepler ile TTK mad. 5/a gereğince arabuluculuğa başvurulmamış olmaması ile özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-

Hüküm ile gerekçe bölümünde oluşturulan çelişki-

Hüküm ile gerekçe bölümünde oluşturulan bu çelişkinin tek başına bozma sebebi olduğu- Temyiz sınırlaması yapılmadan hükmün tamamının çelişkiden dolayı bozulması mümkün müdür?

İstihkak davalarında "tanık delili"- Somutlaştırma İlkesi-

Tanık listesi HMK mad. 121 anlamında yazılı delil olmadığından, davalının cevap dilekçesinde tanık deliline dayandığını bildirmesi yeterli olup tanıkların isimlerini cevap dilekçesinde bildirmek veya tanık listesini cevap dilekçesine ekli olarak vermek zorunda olmadığı ve HMK mad. 137 uyarınca davalıya tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi için süre verilerek, tanıkların celbi ile dinlenmeleri gerektiği- Davalı alacaklı tarafça delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlar yönünden somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediği kabul edilmiş ise de; HMK mad. 119/1-e ve 194 gereğince somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, önce hakimin davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini (yeni bir vakıa meydana getirmeden, sadece mevcut vakıa kapsamında) davalıdan istenmesi ile, yargılamaya devam edilerek karar verilmesi gerektiği-

Hukuki Dinlenme Hakkı- Tanık Delili-

Basit yargılama usulü uygulanan davalarda ön inceleme duruşması hariç yargılamanın iki celsede bitirilmesi öngörüldüğü, davalı vekilinin katılmadığı 23.01.2013 tarihinden karar tarihine kadar 1 yıla yakın bir süre geçtiği gibi, bu süre içerisinde çeşitli nedenlerle duruşmaların birden çok kez ertelendiği de anlaşıldığından, davalı vekilinin tanıkların dinlenilmesi talebinin yargılamayı uzatmaya yönelik olmadığı, yapılan işlemler neticesinde tanıkların dinleneceği hususunda davalı vekilinin meşru (makul) bir beklentisinin bulunduğu, hukuki dinlenilme hakkının (HMK m. 27) bir gereği olarak, HMK’nın 240/3’üncü fıkrası uyarınca davalı tarafa uygun bir kesin süre vererek sonucuna göre tanıkların dinlenip dinlenmeyeceğinin belirlenmesi gerektiği-

Ölüm aylığı- Sigortalılık süresi-

Sigortalı şayet ölüm aylığından yararlanılacak kadar sigortalılık süresini tamamlamadan ölmüş ve askerlik borçlanması ile birlikte yeterli süreye sahip olunabiliyorsa, hak sahiplerinin askerlik borçlanmasını yaparak ölüm aylığı bağlanmasına hak kazanabilecekleri- 2926 sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca üç tam yıl sigorta primi ödenmiş olması gerektiğinden davacının, eşinin sigortalılık süresine ilişkin prim borçlarını ödediği tarihi takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığının bağlanmasına hak kazandığı-

İstihkak iddiası- Sermayenin büyük çoğunluğunun üçüncü kişiye ait olması- İşletme adının borçlu şirket ve üçüncü kişi tarafından ortak kullanılması- Organik bağ-

Borçlu şirket 100.000 TL sermayenin 99.000 TL'si istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişiye ait olmak üzere kurulmuş olup takip dayanağı ilam ile ilgili yapılan yargılamada davalı üçüncü kişinin bizzat cevap dilekçesi verdiğinin görülmesi ve yargılamanın sonuçlanmasına kısa bir süre kala borçlu şirketteki hisselerini devretmesi, işletme adının borçlu şirket ve üçüncü kişi tarafından ortak kullanılması gibi olgular karşısında borçlu ile üçüncü kişinin arasında organik bağın varlığının kabulü ile üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerektiği-