İçerik Akışı
Terekenin tespiti- Dijital mal varlığı-
Günümüzde dijital mal varlığının yadsınamaz ve göz ardı edilemez bir gerçeklik olduğu, dijital mal varlığı ve dijital miras ile ilgili olarak yasal bir düzenleme bulunmadığı, bu konuda yasal bir boşluk bulunduğu, bu nedenle, TMK'nun 1. "Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir." hükmü kapsamında, tespit talebi gereğince murisin ölüm tarihi itibariyle tüm aktif ve pasif mal varlığının tespiti ve murisin e posta hesabı ve buna bağlı olarak kullanılan sosyal medya hesapları, dijital cüzdan hesapları vb. maddi değer ifade eden ve TMK mad. 599 kapsamında terekesine dahil olup mirasçılarına intikali gereken dijital mal varlığının da tespitinin gerekeceği, ölü kişinin e-posta hesabının özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilemeyeceği-
İstihkak davası- Mülkiyet ve rehin hakkı- Sınırlandırıcı anlam- Aktif husumet ehliyeti-
İİK mad. 96/1 uyarınca "mülkiyet ve rehin hakları" sözcüklerinin sınırlandırıcı anlam taşımadığı, ayrıca sınırlı ayni haklara, tapuya şerh verilmiş kişisel haklara, hapis hakkına, mülkiyeti muhafaza sözleşmesine, intifa hakkına dayanarak da istihkak davası açılabileceği- Konsinye satış sözleşmesine dayanarak açılan istihkak davasında, mahkemece satım sözleşmesinde, borcun sadece taraflar için sonuç doğuracağından, davacı üçüncü kişinin aktif husumet ehliyeti olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığı, bu durum yeniden yargılama gerektirmediğinden düzeltilerek onanması gerektiği-
Destekten yoksun kalma tazminatı- Dul kalan eşin evlenme ihtimali- Tazminattan indirim-
Trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada; dul kalan eş yararına, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken dul eşin yeniden evlenme ihtimaline dikkat edilmesi gerektiği, hesaplama bilinmeyen dönem için farazi bazı kriterlere göre yapılmaktaysa da; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, olay tarihinde davacı eşin 25 yaşında olmasına ve çocuğunun bulunmamasına dayanarak evlenme ihtimali belirlenip, hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından %60 oranında indirim yapıldığı, ancak; davacı eşin karar tarihinden önce evlendiği UYAP kayıtlarından anlaşıldığından, davacı eşin evlenme tarihine kadar olan dönem için destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gerektiği-
Kıymet takdirine itiraz- İki yıllık süre- İhalenin feshi istemi-
Bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarihin açıkça belirtilmiş olmasının doğurduğu fark
Yetkisiz icra dairesi- Ödeme emri tebliği- İtirazın iptali
Alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra dairesine intikalini sağladıktan sonra, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması sebebiyle itirazın iptali davası koşulları oluşmadığından bu davanın dinlenemeyeceği-
154 kişinin aynı vekille temsili- Usul ekonomisi- Gider avansı-
Davalı şirketten ayrı ayrı daire satın alan 154 kişinin, aynı vekille temsil edilerek "tapularının tescili" için atıkları davada, "usul ekonomisi" gereğince birlikte yürütülmesi gereken mahkemenin ön inceleme duruşmasından önce, dava açılırken yatırılması gereken gider avansının her bir davacı için hangi amaçla yatırılması gerektiği izah edilmeden "verilen kesin süreye uyulmadığı" gerekçesiyle üstelik duruşma tarihinden önce taraflarca gider avansının büyük bir kısmının da yatırıldığı gözardı edilerek "davanın usulden reddedilmesinin" hatalı olduğu-
Hizmet sözleşmesi- Rücuen tazminat istemi- İtirazın iptali-
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığından, alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması gerektiği- Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise, icra takibinin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği- Aleyhine açılmış bir dava bulunan şirkete ilişkin karar verilmemesinin hatalı olduğu
Yabancı para alacağını TL cinsinden ödeme- Faiz talebi-
28.01.2009 tarihinde 100.000 Euroluk asıl alacak için başlatılan dava konusu takipte, 20.12.2009 tarihinde yıllık %12 faiz talep edildiği- Davalı borçlunun takipten sonra asıl alacak için davacı alacaklıya TL cinsinden ödeme yaptığı, takip talebinde asıl alacak için istenilen faiz, ödeme tarihinden sonraki bir tarih olduğu için, davalının TL cinsinden yaptığı ödemenin asıl alacağın ne kadarına karşılık geldiğinin tespiti sırasında asıl alacağa faiz işletilmesinin mümkün olmadığı- Mahkemece öncelikle bilirkişi aracılığıyla ödeme günündeki ödenen TL'nin Euro karşılığı bulunarak ve bunu 100.000 Euro asıl alacaktan düşerek davacı alacaklının davalıdan talep edebileceği Euro cinsinden asıl alacağı belirlemek olduğu, daha sonra davacının faiz başlangıç talebi olan 20.12.2009 tarihi itibariyle devlet bankalarının 1 yıllık Euro mevduatına uyguladığı en yüksek faiz oranını belirleyip asıl alacağa 20.12.2009 tarihinden itibaren belirlenen ve daha sonra değişen oranlarda faiz uygulanacak şekilde hüküm kurulması gerektiği- Davacı lehine hükmolunacak icra inkar tazminatının da takip tarihindeki Euronun efektif satış kuruna göre Euro cinsinden asıl alacağın TL karşılığı bulunup bunun %40’ı şeklinde hesaplanması gerektiği-
Banka havalesi- Ödünç ilişkisi- İspat yükü-
Borç olarak banka havalesi ile gönderilen paranın iade edilmediği ileri sürülerek alacağın tahsili istemine ilişkin davada; havalenin sadece bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiği karinesini oluşturduğu, karinenin aksini ispat yükünün havaleyi gönderen şahsa ait olduğu; bunun yanı sıra banka havalesinde paranın gönderiliş nedenine ilişkin herhangi bir şerh bulunmadığı ve ödünç ilişkisi davacı tarafından kanıtlanamadığı için, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mülkiyeti kazanma- Malikin rızası- Kötü niyetli zilyet-
Araç mülkiyetinin tespit ve tescili istemine ilişkin davada; davacının üzerine kayıtlı aracın, kimliği belirsiz kişiler tarafından dava dışı bir kişiye ait kimlik bilgilerinin kullanılması sureti ile, sahte bir kira sözleşmesine dayanılarak 4 günlük kiralanması ve kira süresi içerisinde yine gerçek kimliği bilinmeyen şahıslarca aracın noterde, araç satış sözleşmesi ile davalıya satılması şeklinde gelişen olay ve hukuki düzenlemeler de göz önüne alındığında; malın malikinin rızası dışında elinden çıktığının kabul edilmesi gerektiğinden, üçüncü kişi durumundaki davalının aracın mülkiyetini kazanmasının söz konusu olamayacağı, bu bakımdan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-