İntifa hakkının haczi ve paraya çevrilmesi-

“İNTİFA HAKKININ HACZİ ve PARAYA ÇEVRİLMESİ”NİN (İİK.121) UYGULAMADA YARATTIĞI SORUNLAR

Prof. Dr. Şeref Ertaş **

Av. Talih Uyar ***

 

Alacaklı vekili bize sunduğu ‘uzman görüşü talep dilekçesi’nde;

  • Müvekkili (A)’in, borçlu (B)’den 1.300.000 TL alacağı olduğunu, borçlunun bu alacağa mukabil müvekkiline 1.300.000 TL tutarında 29.04.2019 tarihli bir bono verdiğini,
  • Borçlu, borcunu vadesinde ödemeyince ‘kambiyo senetlerine özgü takip’ yapılarak, borçluya, ... 18. İcra Müdürlüğü vasıtasıyla 2019/… no’lu ödeme emri gönderildiğini,
  • Borçlunun takibe itiraz etmediğini, takibin kesinleşmiş olduğunu,
  • Borçlu hakkında haciz işlemine girişildiğini,
  • Borçlunun, … ili, … ilçesi, … Köyü sınırları içinde 1190 parsel no ile tapuya kayıtlı taşınmazda bulunan … Sitesi 8 nolu kütük ev üzerinde intifa hakkı sahibi olduğunun tespit edildiğini, arazi üzerinde intifa hakkına konu olan konutun,  “sahibinden.com”, “hepsiemlak.com” gibi beynelmilel emlak web sitelerinden bilindiği ve civar emlakçılardan araştırıldığı üzere, ayda 40.000-80.000 TL  arası kira geliri olabileceğini, keza bakiye süre itibarıyla intifa hakkının kullanımının tamamen devri karşılığında 12.000.000-15.000.000 TL civarı ekonomik değere sahip olduğunu, alacaklarının tahsili için paraya çevrilmesini talep ettiklerini,
  • Kiracıların 16.12.2020 tarihli İcra Müdürlüğüne verdikleri dilekçede, ‘kira bedelini, kiranın başlangıcında peşin ve nakden ödediklerini, bir kira borçlarının olmadığını’ savunduklarını, 30.06.2021 tarihinde verdikleri dilekçede ise, ‘haciz müzekkeresinin kendilerine ulaştığı 25.06.2021 tarihi itibarıyla borçlunun, kendilerinden doğmuş veya doğacak herhangi bir hakkı, mal, kira alacağı veya başka bir işlemden kaynaklanan alacağı bulunmadığını, 11.09.2020 tarihinde 1 yıl süreyle akdedilen kira sözleşmesine istinaden kira bedelinin yıllık nakit ve peşin ödendiğini, kira sözleşmesinin bir sonraki kira dönemi için yenilenmesi varsayımında, ilgili bedelin İİK’da öngörülen şekil ve usûl ile dosyaya ödeneceğini’ bildirmiştir.
  • Adı geçen taşınmazı, intifa hakkı sahibi borçlunun, ‘15 Eylül 2020 tarihli kira sözleşmesi ile yıllık peşin 270.000 lira kira bedeli ile bir yıllığına, (C) ile (D) isimli kişilere kiraya vermiş olduğunu, bu kişilere ... İcra Müdürlüğü’nce İİK.89. m.ye göre 21.06.2021 tarihli ‘haciz ihbarnamesi’nin gönderilmiş olduğunu’,
  • ... 18. İcra Müdürlüğü’nün, ‘takip konusu intifa hakkının paraya çevrilmesi’ konusunda, İİK 121.m.sine göre –“satışın nasıl yapılacağı” hususunda- İcra Hukuk Mahkemesi’ne başvurduğunu,
  • ... 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin konuya ilişkin olarak “taşınmazda borçlu (B)’in intifa hakkı sahibi olduğu, haciz şerhinin tapuya kaydına işlendiği anlaşılmış olup, paylı mülkiyet söz konusu olmadığından, müstakilen pay satışının da mümkün olmadığı, bu halde ortaklığın giderilmesi davası açılması gerektiği anlaşıldığından, takip dosyası alacaklısı ve vekiline ortaklığın giderilmesi davası açması hususunda yetki verilmesine” karar vermiş olduğunu,
  • … 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nce tesis edilen işbu kesin karar kapsamında … 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin, 2020/… E. dosyası kapsamında ‘ortaklığın giderilmesi davası’ ikame etmek durumunda kaldıklarını ve fakat bu davanın, ‘ne intifa hakkının ne de mülkiyet hakkının paylı olmadığından, ortaklığın giderilmesini gerektiren bir durum olmadığından, kısacası dava şartları oluşmadığından dolayı’ ilk celsede reddedildiğini,
  • İntifa hakkının ‘devri mümkün haklardan olmaması’‘ortaklığın giderilmesine de konu olamayacağı’ ve fakat ortada alacağın fevkinde bir ekonomik değer bulunması, borçlunun da kira bedellerini elden ve yıllık tahsil ederek mal kaçırma kastı içinde, kötü niyetli davrandığı, keza kiracının da buna olanak verecek şekilde ödeme yaparak borçlunun kötü niyetine iştirak ettiği, banka yoluyla ödenmesi gereken kira bedellerini elden ödemekte oldukları hususları dikkate alınarak,
  • Bizden hukuki sorunun nasıl çözülebileceği hakkında “uzman görüşü” (HMK. m. 293) talep etmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRMELERİMİZ

Biz, burada ö n c e ‘intifa hakkının özelliklerini’ izah ettikten s o n r a, ‘intifa hakkının ne ölçüde haciz konusu olabileceğini’‘icra hukuk mahkemesi hakiminin, İİK. 121.m.deki takdir yetkisini nasıl kullanması gerektiğini’‘borçlunun, 3. kişi nezdindeki intifa hakkına bağlı alacağının, ne ölçüde haciz kapsamında olabileceğini’ inceleyeceğiz.

I- İntifa Hakkının Özellikleri:

İntifa hakkı “konusu olan şey üzerinde, sahibine tam bir yararlanma hakkı veren, sahibinin kişiliğine bağlı bir irtifak hakkı”dır (TMK.794).

  • Ayni bir hak olması sebebiyle, herkese karşı ileri sürülebilir.
  • Sahibinin kişiliğine bağlıdır, ondan ayrılmaz, başkasına devri mümkün değildir. İntifa hakkı konusu şeyin, intifa süresi içinde doğan, doğal ve medeni ürünleri (semereleri), intifa hakkı sahibine aittir (TMK.804,805)[2].
  • İntifa hakkı sahibi, konusu olay şey üzerinde, kullanma, yararlanma, zilyet olma, yönetme haklarına sahiptir (TMK.803).
  • İntifa hakkı sahibinin, intifa hakkı üzerinde tasarruf yetkisi yoktur. Ancak, yasa bu konuda bazı istisnalar koymuştur. Bunlar; konusu ‘taşınır eşya olup değeri önceden taraflarca tespit edilmiş’ veya konusu ‘kullanımı tüketime bağımlı bir eşya’ olması (TMK.819 ) ya da konusunun bir ‘alacak hakkı’ olması hallerdir. Bunların dışında, intifa hakkı sahibi ne konusu olan şey üzerinde, ne de bir ayni hak olan intifa hakkının üzerinde tasarruf yetkisi yoktur. Ancak intifa hakkının sağladığı ürünler, intifa hakkı sahibine ait olduğundan, bunlar üzerinde tasarruflarda bulunabilir.
  • İntifa hakkı sahibi, intifa hakkını başkasına devredemeyeceği gibi, intifa hakkının haczi de kural olarak mümkün değildir. İntifa hakkı, sahibine tasarruf yetkisi hariç, mülkiyet hakkının tanıdığı (TMK.683) bütün yetkileri tanır. Yine belirtelim ki, intifa hakkının sağladığı ürünler, intifa hakkı sahibine ait olduğundan, intifa hakkı sahibi bunları başkasına devir edebilir ve bunlar alacaklılar tarafından haczedilebilirler.
  •  İntifa hakkı sahibinin, intifa hakkı ve konusu üzerinde tasarruf yetkisi olmamakla birlikte, TMK.806.m.sine göre “durum ve koşullardan, hak sahibince şahsen kullanılması gerektiği anlaşılmıyorsa, intifa hakkının kullanılması başkasına devir edilebilir.”

Her ne kadar yasada, sadece ‘kullanımın devri’nden söz ediliyorsa da, kullanımla birlikte, o şeyi ‘semerenlendirme yetkisinin de devri’ mümkündür. Bu bakımdan, intifa hakkının kapsamında yer alan ‘doğal ve medeni semerelerin de başkasına devri’ (TBK 183) mümkündür. Bunların, intifa hakkı sahibinin alacaklıları tarafından İİK. 89.m. çerçevesinde haczi de mümkündür [3]

  • İntifa Hakkı Konusunda İİK. Hükümleri:

İİK.89.m.ye göre; “borçlunun üçüncü kişilere karşı alacak veya sair talep hakları, gerek kendi gerekse 3.kişi elindeki taşınır malları” haczedilebilir. Yukarıda belirttiğimiz gibi; intifa hakkının konusu olan şeyin doğal ve medeni semereleri intifa hakkı sahibine aittir. Eğer intifa hakkı sahibi bunların elde edilmesini, bir edim karşılığında 3. kişiye bırakmışsa (TMK.806), alacaklılar, intifa hakkı sahibinin bu edim alacağını da, bu hükme göre haczedebilir. İİK. mad. 89/2 ve 3, alacaklılara bu haciz hakkını, doğrudan 3. kişilere karşı kullanma hakkını da vermektedir.

İİK.94.m.1.f.ya göre, “haczin konusu bir intifa hakkı ise, icra dairesi 3.kişilere keyfiyeti ihbar eder. Bir taşınmaz veya bir taşınmaz payı söz konusu ise, haciz şerhinin tapu kütüğüne işlenmesi için tapu müdürlüğüne tebligat yapar, haciz bir şirket payına konmuş ise, haczin, borçlunun şirket payına işlenmesi için şirkete tebligat yapar.” Bu tebligatlar ve şerhten sonra borçlunun bu mallar üzerinde yapacağı tasarruflar, hacizli alacaklılara karşı etkisiz olur (TMK.1010).

İntifa hakkı haczinin konusu; intifa olunan şeyin gelirleri (hasılatı), kâr payı (temettü), ürünleri ve vadesi gelmiş kiralarıdır. Yani; intifa hakkı haczedilince, haczin konusu; o şeyin kuru mülkiyeti değildir. Diğer bir deyişle, bir mal üzerindeki intifa hakkı haciz edildiğinde, sadece bu hakkın sahibine sağladığı kullanma, faydalanma imkanları haciz edilmiş demektir. Yoksa, intifa hakkının haczi ile üzerinde intifa hakkının kurulduğu mal haciz edilmiş olmaz.[4]

İİK.121.m.ye göre bir intifa hakkının haczi ve paraya çevrilmesi söz konusu ise, icra müdürü ‘satışın nasıl yapılacağını’ icra mahkemesine sorar.

Burada her ne kadar, ‘intifa hakkının satışı’ndan söz ediliyorsa da, kast edilen, “başkasına devri mümkün olan, intifa hakkının bizzat sağladığı semereler”dir veya bu “semerlere ilişkin 3. kişilere karşı sahip olduğu İİK.89.m.de zikredilmiş olan alacak talep hakları”dır.

‘İntifa hakkı’ ile ‘konusu olan eşya üzerindeki mülkiyet hakkı’ birbirinden ayrılarak, “izaleyi şüyu davası” veya “açık artırma ile cebri satış”ın mevzu olamaz. Çünkü intifa hakkının, mülkiyet hakkından tek ayrım noktası ‘başkasına devrinin hukuken mümkün olmaması’, ‘devri mümkün olmayan intifa hakkının cebri icra ile satışı ve bu yolla başkasına intikali de mümkün olmaması’dır. Kurala bir istisna TMK.700. m.de getirilmiştir: Paylı mülkiyette paydaşlardan biri, payı üzerinde intifa hakkı tesis etmiş ise, diğer paydaşlar, ortaklığın giderilmesi yoluyla intifa hakkının tasfiyesini sağlayabilirler.

İİK.83.m.de “intifa hakkı, kısmen haczedilebilir şeyler arasında sayılmakta”dır. ‘Maaşlar’, ‘ücretler’, ‘nafakalar’, ‘emeklilik sandıklarından tahsis edilen iratlar’ ile birlikte ‘intifa hakkı’ da zikredilmektedir. Biz burada, çalışanların, emeklilerin korunmasına yönelik, yasadan doğan sosyal güvenlik hakkına ilişkin bir korumanın olduğu kanısındayız. Bu sebeple, burada İİK.83.m.nin TMK 354.m.ye göre anne-babanın çocuk mallarından intifa hakkı, TMK.263.m.ye göre eşlerin ortaklık mallarından yararlanma hakkı gibi, yasadan doğan intifa, yararlanma hakları ile ilgili olduğu, dar yorumlanması gerektiği görüşündeyiz. Bu sebeple tarafların hukuki işlemleri ile iradi olarak tesis ettikleri, intifa haklarında, İİK.83. m.deki haciz kısıtlamasının geçerli olmadığını düşünüyoruz…

İntifa hakkı sahibi, intifa hakkına konu olan şeyi bir başkasına kiraya vermişse; intifa hakkı sahibinden alacaklı olan kişinin yapabileceği şey nisbeten basittir: Bu durumda, kiracıya İİK.m. 89’a göre “haciz ihbarnameleri” göndererek, kiracıdan ‘kiraya verene (intifa hakkı sahibine) ödeyeceği kira paralarını, ona değil, kendi icra dosyasına ödemesini’ isteyebilir. Kiracının ‘kira parasını peşin ödediğini, kiralayana kira borcu bulunmadığını’ bildirmesi halinde, “bu beyanın gerçeğe aykırı olduğunu” ileri sürerek, İİK.m. 89/IV’e göre, kiracı hakkında ‘tazminat davası’ açabilir…

Buna karşın intifa hakkı sahibi, intifa hakkına konu olan şeyi bizzat kendisi kullanıyorsa, icra hukuk mahkemesi hakimi, İİK.m. 121/II’deki yetkisini kullanarak bu konuda ‘bir memur tayin ederek’ (örneğin; bir icra memurunu görevlendirerek) bu kişinin “intifa hakkına konu olan taşınmazın getirebileceği kira miktarının tespitini ve o taşınmazın intifa hakkı sahibinin ihtiyacından fazla (haline münasip mesken) “İİK. m. 82/I-12” olup olmadığını belirlemesi, ihtiyacını karşılar durumdaki bir taşınmaza ödeyeceği kira miktarını kendisine (intifa hakkı sahibine) ödedikten sonra, kalan kira miktarını -intifa hakkı sahibinin borcu bitinceye kadar- alacaklıya ödemesini” isteyebilir.

III- Somut olayda intifa hakkının icra hukuku bakımından değerlendirilmesi:

  1. Genel değerlendirmemiz

Somut olayda alacaklı, 1.300.000 lira alacağı için borçluya karşı, kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla (İİK. m. 167 vd.). ... 18. İcra Müdürlüğü vasıtasıyla, 10.06.2019 tarihinde, icra takibi başlatmış ve borçlu hakkında 2019/… sayılı icra takip dosyası açılmıştır. Takibin kesinleşmesinden sonra, borçlunun alacaklısı olduğu 3. kişi durumundaki kiracı (C)’a 13.10.2020 tarihinde İİK.89.m.ye göre ‘haciz ihbarnamesi’ gönderilmiştir.

Haczin konusu olan; … ilçesi, … Mahallesi, tapuya 1190 parsel no ile kayıtlı taşınmaz üzerinde, borçlu (B)’in intifa hakkı olması ve bu intifa hakkına dayalı olarak borçlunun, 3. kişi durumunda olan kiracı (C) ile yapmış olduğu 16.09.2020 tarihli kira sözleşmesinden doğan kira alacaklarıdır.

Borçlunun kira alacağı, intifa hakkına dayalı olduğundan, İcra Müdürlüğünün ‘satışın nasıl yapılabileceğini’ İİK. 121.m.ye göre sorması üzerine, … 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 21.08.2021 tarih ve 2020/… E., 2020/… K. sayılı şu kararı aldığı görülmektedir:

“Taşınmazda borçlu (B)’in intifa hakkı sahibi olduğu, haciz şerhinin tapu kaydına işlendiği anlaşılmış olup, paylı mülkiyet söz konusu olmadığından, müstakilen pay satışının da mümkün olmadığı, bu halde ‘ortaklığın giderilmesi davası’ açılması gerektiği anlaşıldığından, takip dosyası alacaklısına ve vekiline ‘ortaklığın giderilmesi davası’ açması hususunda yetki verilmesine karar verildi…….”

Yukarıda izah edildiği gibi; intifa hakkı bir ayni hak olmakla birlikte, sahibine sıkı sıkıya bağlı olduğundan, başkasına devredilebilir bir hak olmadığından, doğrudan haczi de mümkün değildir. Dolayısıyla, alacaklının, intifa hakkını haciz yoluyla paraya çevirtip, alacağını da ondan tahsil imkanı yoktur…

İcra hukuk mahkemesi tarafından alacaklı vekiline ‘ortaklığın giderilmesi davası’ açması yetkisi verilmiştir. Bizim kanaatimiz; bu kararın uygulama kabiliyeti olmadığıdır. Çünkü ortaklığın giderilmesi davasının açılabilmesi için ya paylı mülkiyet ya da elbirliği ile mülkiyet şeklinde bir ortaklık ilişkisinin varlığı gerekir. Dava konusu somut olayda, satış yoluyla giderilebilir nitelikte bir ortaklık ilişkisi mevcut değildir. Çünkü, ‘intifa hakkı sahibi’ ile ‘intifa hakkının konusu taşınmazın maliki’ ortak değillerdir. İntifa hakkının konusu eşya üzerinde tasarruflarda bulunma yetkisi, eşyanın malikindedir. Borçlu intifa hakkı sahibinin intifa hakkı konusu taşınmazı paraya çevirme yetkisi yoktur ki, onun alacaklısının haciz yoluyla intifa hakkını paraya çevirerek alacağını tahsil edebilsin!... Borçluya ait bir hak, haciz konusu olabilir, borçluya ait olmayan bir hakkın haczi söz konusu olamaz!.. Nitekim bu bilimsel mütalaayı istemiş olan (A)’nın karşı taraf (B) hakkında  … 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nden almış olduğu yetki belgesine dayanarak … 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 03.12.2020 tarihinde açmış olduğu ‘Ortaklığın Giderilmesi Davası’ adı geçen mahkemece 10.06.2021 tarihinde reddedilmiştir. Ret kararında “……….davalının intifa hakkına konu taşınmaz üzerinde elbirliği veya iştirak halinde bir ortaklığı bulunmadığı, bu durumda davanın şartlarının oluşmadığı……..” belirtilmiştir. (… 16. Sulh Hukuk Mahkemesi, 10.06.2021 T., 2020/… E., 2021/… K.)

Doktrinde[5] icra hukuk mahkemesinin -İİK. m. 121 uyarınca- ‘intifa hakkının paraya çevrilmesi konusunda’ verebileceği kararın  ü ç  ş e k i l d e olabileceği belirtilmiştir:

İcra hukuk mahkemesi;

  1. İntifa hakkının (daha doğrusu intifa hakkının semerelerinin) açık artırma ile satılmasına karar verebilir.
  2. Satış için bir memur tayin edip satışı bu memura yaptırabilir.
  3. Gerekli gördüğü diğer tedbirlere başvurabilir.

Görüldüğü gibi burada, “izaleyi şüyuu” (ortaklığın giderilmesi) davası açılması gibi bir ‘paraya çevirme imkanı’ öngörülmemiştir. Burada icra hakimine TMK.4.m.ye göre tanınmış olan takdir yetkisini sınırlayıcı nitelikte görmemek gerekir.

Ancak ‘intifa hakkının başkasına devri’ mümkün olmamakla birlikte, TMK.806.m.ye göre “Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa ve koşullardan hak sahibince şahsen kullanılması gereği anlaşılmıyorsa, intifa hakkının kullanılması başkasına devir edilebilir. Bu takdirde malik haklarını, devralana karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.”

denildiğinden, intifa hakkı sahibi, yasada sözü geçen kullanma hakkını başkasına devrederek, intifa hakkını semerelendirebilir. İşte İİK.121.m. sözü edilen intifa hakkının haczi, ‘intifa hakkının sağladığı bu semerelerin haczine’ ilişkindir...

Bu bakımdan, intifa hakkı sahibinin, somut olayda olduğu gibi “intifa hakkının konusu olay şeyi kiraya verip semerelendirmesi” mümkündür. Kiraya veren sıfatıyla, intifa hakkının, intifa hakkı sahibine sağladığı kira alacaklarının İİK 89 ve 121.m. çerçevesinde haczi söz konusu olabilir…

  1. Konuya ilişkin içtihatlar

Yargıtay’ın, çeşitli kararlarında “eğer intifa hakkının şahsen kullanılması zorunluluğu yoksa intifa hakkının (semerelerinin) haczedilebileceğini, paraya çevrilebileceğini” kabul ettiği görülmektedir.

Örneğin;

  • 12. HD. 20.06.2013 T. E: 14653, K: 23252 K. sayılı kararı:

“İntifa hakkının hak sahibince şahsen kullanılması gerektiğine yönelik sözleşmede bir hüküm bulunmadığı gibi, ihale konusu olan konaklama tesisi müstakil apart vasıflı taşınmaz üzerindeki intifa hakkının durum ve koşullardan, hak sahibince şahsen kullanılması gerektiği anlaşılmamaktadır. Bu durumda intifa hakkı, şahsa bağlı olmadığından başkasına devredilmesinde, haczedilmesinde ve satılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Diğer taraftan tapu sicil müdürlüğünün tescil talebini reddetmesi, idari bir işlem olup, idari yargı konusu yapılabileceği…” (www.e-uyar.com)

  • 12. HD. 22.11.2012 T. E: 16828, K: 24487 sayılı kararı:

“Somut olayda intifa hakkının şahsen kullanılması gerektiğine yönelik sözleşmede hüküm bulunmadığı gibi, durum ve koşullardan da hak sahibince şahsen kullanılması gerektiği anlaşılamamaktadır. Bu durumda intifa hakkı şahsa bağlı olmadığından haczedilmesinde bir usulsüzlük yoktur. Ancak ücretlerde olduğu gibi, İİK 83.m. si gereğince intifa hakkının da kısmen haczi mümkündür. Mahkemece, intifa hakkının ¾’ü üzerinden haczin kaldırılması gerekirken, tamamının kaldırılmasına karar veril-mesi usulsüzdür.” (www.e-uyar.com)

Görüldüğü gibi Yargıtay, “eğer intifa hakkının, hak sahibince şahsen kullanılması zorunluluğu yoksa, bu intifa hakkını şahsa bağlı olmayan intifa hakkı olarak saymakta ve haczini de mümkün görmektedir.

  1. Yargıtay içtihadının yorumu:

Yargıtay yukarıda zikredilen emsal içtihatlarında, intifa hakkını “şahsa bağımlı olan”“şahsa bağımlı olmayan” intifa hakkı diye ikiye ayırmaktadır. Eğer intifa hakkının konusunun, yasal ve akdi olarak, intifa hakkı sahibince şahsen kullanımında bir zorunluluk yoksa, bu intifa hakkını, şahsa bağımlı olmayan intifa hakkı’ sayarak, devrini ve haczini mümkün görmektedir.

Yargıtay’ın bu çözümü, pratik sonuçları bakımından doğru bulunabilir. Ancak bu çözüm, maddi hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. İntifa hakkının en temel özelliği; başkasına devredilememesi ve mirasçılara geçememesidir[6]. İntifa hakkını, mülkiyet hakkından ayıran ana kriter budur. Bu farkı ortadan kaldırırsak, intifa hakkı ile mülkiyet hakkı arasında hiçbir fark kalmayacak, sanki eşyanın iki maliki varmış gibi bir durum ortaya çıkacaktır. İntifa hakkı adı üzerinde ‘sınırlı bir ayni hak’tır, tasarruf yetkisi dahil mülkiyet hakkının sağladığı tüm yetkileri sahibine sağlaması mümkün değildir. Yargıtay’ın görüşünden hareket edersek, bu şahsa bağlı olmayan intifa hakkının mirasçılara intikalini de kabul etmemiz gerekir ki, bu mümkün değildir.

... 5. İcra Hukuk Mahkemesinin kararı infaz olursa, konuyla hiç ilgisi olmayan ‘intifa hakkının konusu olan taşınmazın maliki, mülkiyet hakkını kaybetmiş olacaktır.’

  1. Bizim değerlendirmemiz:

İcra ve İflas Kanunu hükümlerini, maddi hukuk kuralarına ters düşecek, onları etkisiz kılacak şekilde yorumlamak doğru değildir[7]. Bu bakımdan, biz, İİK.121.m.ninTMK.806.m.ye uygun bir şekilde yorumlanması gerektiği görüşündeyiz. Buna göre, intifa hakkı sahibi eğer 806.m.nin belirttiği, şahsen kullanım zorunluluğu yoksa, kullanma hakkını başkasına devrederek, intifa hakkını semerelendirebilir.

TMK.803.m.ye göre intifa hakkı sahibi, intifa hakkı konusu şeyi kullanma, ondan yararlanma yetkisine sahiptir. TMK. 804, 805.m.lere göre de intifa hakkı süresince intifa konusu şeyin doğal ve medeni semereleri, intifa hakkı sahibine aittir. İntifa hakkı sahibi, bu hususta 3. kişilerce borçlandırıcı sözleşmeler de yapabilir. İşte İİK.121.m. sözü edilen intifa haczi, bu semere ve sözleşmelerden doğan alacak hakkının haczidir. En tipik örneği, intifa hakkı sahibinin, intifanın konusu şeyi kiralaması ve kira geliri elde etmesidir. Bu kira gelirinin İİK 89.m.ye göre haczinde hukuken hiçbir engel yoktur. Bu sebepledir ki kiracıya haciz ihbarnamesi gönderilmektedir. Bu ihtarname kiracıya gönderildikten sonra, intifa hakkı sahibinin artık bu kira alacakları üzerinde, tasarruf yetkisi ortadan kalkar ve kiracı artık kira paralarını icra veznesine yatırmakla yükümlü hale gelir. Bu bakımdan yukarıda verdiğimiz Yargıtay içtihatlarını TMK.806.m. ile bağdaşacak şekilde yorumlamak gerekir.

Bu çerçevede ‘intifa hakkının nasıl paraya çevrileceği’ konusunda İİK.121. m. icra mahkemesi hakimine TMK.4. m. kapsamında takdir hakkı tanımaktadır:

Hakim burada;

  • İsterse, intifa hakkının, intifa hakkı sahibine sağlayabileceği ekonomik menfaatleri açık artırma ile satışa çıkarabilir. Bu halde, gerçek kişilerde, intifa hakkının sahibine, intifa hakkı süresince sağlayabileceği değer üzerinden açık artırma yapılabilir. İntifa hakkının sağladığı yıllık ürün değeri, intifa hakkı sahibinin ortama yaşama süresi dikkate alınarak, kalan yaşam süresi bununla çarpılarak, intifa hakkının kapital değeri bulunabilir. Nitekim mirasçıların tenkis davalarında, intifa hakkının değeri bu suretle bulunmaktadır (TMK.508).
  • Dava konusu uyuşmazlıkta; ‘alacağın miktarı’ bellidir, bu bakımdan intifa hakkının total olarak bu şekilde icra yolu ile paraya çevrilmesi doğru olmaz. Bunun yerine İİK. 89.m.nin belirtiği gibi, intifa hakkının sağladığı kira gelirinin, alacaklıya ödenmesi ve bu konuda takip yetkisini icra hakiminin alacaklıya vermesi doğru olacaktır. Miras şirketinde, mirasçının alacaklısına, ‘ortaklığın giderilmesi’ hususunda dava açma yetkisi veren hakimin, alacaklıya bu yetkiyi verebileceği görüşündeyiz. TBK.185.m. ‘alacağın mahkeme kararı ile yargısal olarak da devir edilebileceğini’ be-lirtmektedir.[8]İcra hakimi bu sebeple, intifa hakkı sahibinin kiracıya karşı olan alacağının, alacaklının alacağını karşılayabilecek ölçü ve sürede, alacaklıya yargısal devrinde bir hukuki engel olmayacağı, hatta İİK. 121.m. nin ancak bu şekilde uygulanmasının mümkün olabileceği görüşündeyiz. Bu durumda aşağıda da açıklandığı gibi; kira alacakları TBK 189.m.sine göre tüm ferileri ile hacizli alacaklıya geçeceğinden, aktif dava ehliyeti ve alacağı takip yetkisi de hacizli alacaklıya geçmiş olacaktır.

Bu halde, ayrıca ‘icra yoluyla intifanın paraya çevrilmesi’ de gereksiz olacaktır. Burada haczin konusu şeyin bir ‘eşya’ olmadığı bir ‘para alacağı’ olacağı hususu dikkate alınmalıdır.

Eğer ... 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin, izaleyi şuyuu kararını uygulayacak olur isek, konuyla hiç ilgisi olmayan, intifa hakkının konusu olan taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını, Anayasanın 35.m.sine aykırı şekilde, yasal dayanağı olmadan elinden almış oluruz.

‘İzaleyi şuyuu ile satış kararı’ ancak İİK 121.m.de zikredilen “taksim edilmemiş miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf           olunan bir mal hissesi”nin haczinde doğru olabilir. Fakat, intifa hakkının bu madde hükmüne göre haczinde, infaz kabiliyeti olmayan bir durum ortaya çıkar. Bu bakımdan biz; ... 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin yukarıda zikrolunan kararından rücu ile, intifa hakkının sağladığı kira alacağının haczi ve İİK.121.m.de kendisine tanınan takdir yetkisini kullanarak, TBK 185.m.sine göre, kira alacağını, alacağı karşılayacak ölçüde alacaklıya yargısal temlik yoluyla devretmesinin hukuki sorunun çözümünde yararlı olacağını düşünüyoruz.

  1. İntifa hakkı sahibi borçlunun, haciz koymuş olan alacaklıyı zarara sokucu tasarruflarının  önlenmesi.

İntifa  hakkına bağlı kira alacağı  İİK 89, 121.m.ye göre haczedildiğinde, intifa hakkı sahibinin kira sözleşmesi üzerinde, hacizli alacaklıyı zarara sokabilecek, dürüstlük kuralına aykırı  tasarruflarının da  engellenmesi gerekir. İntifa hakkına bağlı kira alacağı haczedilip  İİK 121.m.ye göre icra hukuk hakimi tarafından, alacağın tahsili için alacaklıya  temlik edildiğinde, ilgili kira sözleşmesinde  BK.205.m.4.f. anlamında bir taraf değişikliği yargı kararı ile gerçekleştiğinden artık, kiralayan sıfatı da hacizli alacaklıya geçeceğinden borçlu intifa hakkı sahibinin artık alacaklıyı zarara sokacak şekilde kira sözleşmesi üzerinde bir tasarrufta bulunma yetkisi ortadan kalkacaktır, kira sözleşmesini  alacaklı aleyhine fesih etme, kirayı indirme gibi tasarruflarda bulunamayacaktır [9].Bu yetkiler, temlik yapılan haciz koymuş olan alacaklıya geçecek, mevcut kira sözleşmesi sona erdiğinde  yeni kira sözleşmesi yapma, kiracı kira parasını ödemediğinde takip  yetkisi de haciz koymuş olan alacaklıya ait olması olacaktır.

Haciz koymuş olan alacaklıyla, intifa hakkı sahibi arasındaki ilişki bu noktada, intifa hakkı sahibiyle, intifanın konusu eşyanın maliki arasındaki ilişkiye benzer hale gelir. İntifa hakkı sahibi, intifa hakkını, hacizli alacaklıyı zarara sokacak şekilde hareket etme ihtimali ortaya çıkarsa,  icra hakimi TMK.808 ve 809.m.lerdeki tedbirlere de başvurabilir. Bu tedbirlerin içinde, intifa hakkı sahibinden güvence isteme, güvence göstermediği taktirde, intifa hakkı sahibinin, intifa hakkının konusu üzerinden zilyetliğini kaldırıp, yönetimini bir kayyuma tevdi etme tedbirleri de vardır.

İntifa hakkı sahibinin, intifa hakkının konusunu kiraya verip semerelendirecek yerde, bizzat kendisinin oturması veya ivazsız kullanımı bir üçüncü şahsa bırakmak suretiyle, alacaklının alacağının tahsilini önleyici işlemlerde bulunması mümkündür.

Borçlunun intifanın konusu evi kiraya vermeyip bizzat oturması halinde, borçlunun İİK 82.m.12.b.teki “haliyle mütenasip ev” savunmasında olduğu gibi, evin kiraya verilmesi halinde getireceği kira parasından, haliyle mütenasip  olabilecek miktar ayrılıp intifa hakkı sahibi borçluya verildikten sonra kalan kısım alacaklının alacağına mahsup edilir. İntifa hakkı sahibi tahliye ettirilerek, intifanın konusu ev 3. kişiye kiraya verilebilir [10] (İİK. 02.07.2012 tarih 6352/16 ile eklenen ek fıkra ).

İntifa hakkı sahibi, intifanın konusu taşınmazın kullanımını, ivazsız olarak 3. kişiye bırakmış ise, bu üçüncü kişiye İİK.89.m.ye göre haciz ihbarnamesi gönderildikten sonra 3. kişinin bilirkişilerce belirlenecek emsal kira miktarını artık  icra dosyasına yatırması veya bu taşınmazı tahliye etmesi gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü 3. kişiye İİK.89.m.ye göre haciz ihbarnamesi gönderildikten sonra, intifa hakkı sahibinin taşınmaz üzerindeki kullanma menfaati üzerindeki tasarruf yetkisi ortadan kalkmaktadır…

IV- Alacaklı lehine şerhin etkisi:

Alacaklının İİK.89.ye göre haciz ihbarnamesini, 3. şahıs kiracıya ihbarından sonra, kira alacaklısı intifa hakkı sahibinin, o anda mevcut ve muaccel ve daha sonra muaccel olacak kira alacakları üzerindeki tasarruf yetkisi ortadan kalkar. Kiracı artık alacaklı-intifa hakkı sahibine, kira paralarını yatırmak yetkisini kaybeder. Bu kira alacakları artık yargısal olarak hacizli alacaklıya temlik edilmiştir ve TBK.186.m.nin açık hükmüne göre artık, kiracı, kira paralarını hacizli alacaklıya ödemekle yükümlüdür. İntifa hakkı sahibine yapacağı ödemeler onu borcundan kurtarmayacaktır.

Ancak bu durum, kira sözleşmesi sona ermiş ise, yeni kiracı için geçerli değildir. Ona yeni bir haciz ihbarnamesi gönderilmedikçe onun intifa hakkı sahibine iyiniyetle yapacağı kira ödemeleri, onu kira borcundan kurtarabilir.

Bunu önlemek için TMK.1010 m.2. bent ve İİK 94 II hükmüne göre, haciz kararının tapuya şerh edilmiş olması gerekir. Eğer tapuya böyle bir bu şerh konulmuş ise, haciz koydurmuş olan alacaklı, bu belirtilen alacaklarını ilgili taşınmaz üzerinde hak sahibi olabilecek kişilere de ileri sürebilir. Buna ‘şerhin ayni etkisi’ adı verilir (TMK.1010 m.2.f). TMK.1020.m.ye göre tapuya şerh edilmiş her hususu ilgililerin bildiği farz olunur, iyiniyet iddiası dinlenilmez. İntifa hakkına konu taşınmazın (E) Yapı ve TurizmA.Ş’ye ait olduğu görüldüğünden, şirket pay sahipleri ve haleflerine etkisini sağlamak için İİK. 94 II.m.ye göre şirket pay defterine de haciz şerhinin konulması doğru olur.

V- Hacizli alacaklının 3. kişi nezdindeki haciz hakkının kapsamı ve ödemede ispat sorunu:

Dava konusu olayda, kira sözleşmesi 14 Eylül 2020 tarihli olup, bir yıl sürelidir, sözleşmede ‘yıllık 270.000 lira kira bedelinin peşin nakit ödeneceği’ hükmü mevcuttur. Kiracı, icra dairesine verdiği 16.12.2020 tarihli itiraz dilekçesine, ‘kira borcunun olmadığını, kira parasını yıllık peşin olarak ödediğini’ belirterek, bu ödemeye ilişkin ekte, tarihi belirsiz, intifa hakkı sahibinin imzasını havi bir belge ibraz etmektedir. Kiracıya, borçlu 3. kişi sıfatıyla haciz ihbarnamesinin ise, 21.06.2021 tarihinde gönderilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Alacaklı vekilinin 18.12.2020 tarihli dilekçesinden de “haczin intifa hakkının konusu olan taşınmazın tapu kütüğüne şerh edilmiş olduğu” anlaşılmaktadır.

Haciz sahibi alacaklının 3. kişi (kiracı) nezdindeki borçlunun alacaklarına haciz hakkı, üçüncü kişiye haciz ihbarnamesinin gönderildiği anda mevcut ve daha sonra muaccel olacak alacak (kira alacağı) ile sınırlıdır.

Kira gibi devamlı borç doğuran sözleşmelerde, haciz hakkı, haciz ihbarnamesinin ihbarından önce ifa edilmiş kira alacaklarını kapsamaz…

Burada sorun, “kiracının, önceki kira borçlarını kiraya verene (intifa hakkı sahibine) ifa ettiğini, nasıl ispat edeceği”dir. HMK.200. m.ye göre “hukuki bir işlemden doğan alacak miktarının değeri -14.09.2020 tarihi itibariyle- 4480 lirayı geçtiği takdirde, borçlu borcunu ifa ettiğini senetle (yazılı belge ile) ancak ispat ederek borcundan kurtulabilir.”

Somut olayda, borçlu kiracı, 14.09.2020 tarihli yazılı kira sözleşmesindeki, “kira borcu nakit (peşin) ödenecektir” kaydı ve itiraz dilekçesindeki tarihsiz “ödeme makbuzu” niteliğinde, alacaklının (intifa hakkı sahibinin) imzasını havi belgeyi ibraz ederek kanıtlamaya çalışmaktadır.

Bu belgelerin, kiracı ile kiraya veren (intifa hakkı sahibi) arasında geçerli ispat vasıtası olabileceği şüphesizdir. Ancak bu belgenin 3. kişi durumunda olan, onun imzasını taşımayan haciz sahibi alacaklıya karşı ileri sürebilmesinin imkanı yoktur. Her şeyden önce, kişilerin kendi lehlerine, kendilerinin düzenledikleri bir belgenin, 3. kişi aleyhine bir kanıt olması mümkün değildir. Çünkü bu şekilde, geçmiş tarihli, 3. kişi aleyhine muvazaalı belgelerin her zaman düzenlenmesi mümkündür. Bu sebepledir ki HMK.215/II..m.de bu tür yazılı belgelerin 3. kişi (haciz koymuş olan alacaklı) aleyhine kanıt olabilmesini, senet tarihinin resmi mercilerce onanmış olması koşuluna bağlamıştır.[11] Somut olayda ise, borçlu kiracının ne kanıt olarak sunduğu kira sözleşmesinin tarihi, ne de kira ödentisini gösteren makbuz niteliğindeki belgede, bu anlamda resmi bir onama mevcut değildir…

U y g u l a m a d a konut kiralarında genel olarak kira parası aylık olarak ödenir. Borçlu kiracının, teamüllerden ayrılarak ‘peşin ödeme iddiası’ da hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu bakımdan kiracının bu savını, en fazla kendisine haciz ihbarnamesinin yapıldığı (tebliğ edildiği) 13.10.2020 tarihine kadar olan kira borçları için kabul edebiliriz, bu tarihten sonraki kira paralarını kiracının artık icra veznesine yatırmış olması gerekmektedir. TBK.185.m.den de aksine bir sonuç çıkarmak mümkün değildir.

Sonuç olarak; ... 18. İcra Dairesi’nin 2019/… sayılı takip dosyası ve ... 5.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 31.08.2020 tarihli, 2020/… E. ve 2020/… K. sayılı dosyası hakkında yaptığımız incelemeler sonucu, yukarıda ayrıntılı olarak açıklamış olduğumuz gerekçelerimiz ile,

-... 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ‘intifa hakkının izaleyi şüyuu yoluyla paraya çevrilmesi (satışı) kararı’ndan dönmesi gerektiği, çünkü bu kararın infazının hukuken mümkün olmadığı, hukuka aykırı sonuçlar doğurabileceği,

- Eğer, ... 5. İcra Hukuk Mahkemesini, az önce belirttiğimiz hatalı kararından döndürmek mümkün olmazsa, alacaklı vekilinin “kiracının, kira parasını kiralayana (intifa hakkı sahibine) peşin ödediğini” bildirerek ‘haciz ihbarnamesine itiraz etmesi’ üzerine, -İİK.m. 89/IV uyarınca- ‘kiracının bu beyanının gerçeğe aykırı olduğunu’ iddia ederekicra hukuk mahkemesinde “tazminat davası” açması gerekeceği ve bu davada kiracının ‘kira parasını peşin ödediği’ iddiasının “HMK.m. 215/II çerçevesinde resmi şekilde ispat etmesi gerektiğinin” bilinmesi gerekeceği,

- Somut olayda; icra hukuk mahkemesi hakiminin İİK. 121.m.sinde kendisine tanınmış takdir yetkisini kullanarak, “haciz konusu borçlu intifa hakkı sahibinin kiracıya karşı talep edebileceği kira alacaklarını alacaklının, alacak miktarını karşılayacak ölçüde, alacaklıya yargısal olarak (TBK.185) temlik etmesi”nin doğru olacağını,

- İİK 89.m.ye göre; 3. kişilere karşı haciz işlemlerinde, “alacaklının haciz hakkının kapsamının, 3.kişiye (kiracıya) haciz ihbarının tebliğ edildiği anda mevcut ve bundan sonra muaccel olacak alacak miktarlarını kapsayacağı, devamlı borç doğuran borç ilişkilerinden, bu ihbardan önce ifa edilmiş dönemsel borçları kapsamayacağı”,

- 3. kişi borçlunun (kiracının) “haciz ihbarnamesinden önce muaccel olmuş dönemsel borçları ifa etmiş olduğunu HMK.200 ve 215.m.ye uygun olarak ispat etmesi gerektiği”

sonuçlarına varmaktayız. 29/07/2021


* Bu yazı, bir dava dosyasına “Hukuki Mütalâa” (Uzman Görüşü) ‘HMK. m.293’ olarak sunulmuştur.

** Dokuz Eylül Ünv. Huk. Fak. Medeni Hukuk E. Öğr. Üyesi

*** İzmir Barosu Avukatlarından (Yaşar Ünv. Huk. Fak. Ögr. Görv.)

[1] ERTAŞŞ. Eşya Hukuku, 2020, 16. Bası, kn. 2347,2358,2371 – OĞUZMAN,M.K./ SELİÇİ,Ö./ ÖZDEMİR,Ö.S. Eşya Hukuku, 2020, 22.bası, kn. 2891,2966,2993 – AKİPEK, G. J./AKINTÜRK, T. Eşya Hukuku, 2009, s:674 vd.

[2] ERTAŞ, Ş. age. kn. 2371/3, s:538

[3] ERTAŞ, Ş. age. kn. 2371/6 ,s:539

[4] ARSLAN, R./YILMAZ, E./AYVAZ, T .S./HANAĞASI, E. İcra ve İflas Hukuku, 6. Baskı, 2020, s:264 – MUŞUL, T. Haciz ve Hacze İştirak, 2019, s: 381 – MUŞUL, T. İcra ve İflas Hukuku Esasları, 6. Baskı, 2017, s: 366 – ERCAN, İ. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 7. Baskı, 2021, s: 461 – UYAR,T./UYAR,A./UYAR,C. İİK. Şerhi, C:2, 3. Baskı, 2014, s: 1811  vd.

[5] KURU, B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, 2013, s:635 – UYAR, T./UYAR, A./UYAR, C. age., C:2, s: 2185 – PEKCANITEZ, H./ATALAY, O./ÖZKAN, S. M./ÖZEKES, M. İcra ve İflas Hukuku (Ders Kitabı), 5. Bası, 2018, s: 217 – ARSLAN, R./YILMAZ, E./AYVAZ, T. S./HANAĞASI, E. age., s: 331

[6] Yargıtay içtihatlarının eleştirisi için bknz: ÖZMEN, S./YILDIRIM, S. İcra İşlemlerine Konu Olarak İntifa Hakkının Paraya Çevrilmesi Uygulamaları ve Cebren Devri Yanılgısı Üzerine Düşünceler (İBD. 2017/1, s:154 vd.)

[7] Haklı eleştiriler bkz: ÖZMEN, S./YILDIRIM, S. agm. s:159

[8] Ayrıca bknz: ÖZ, T./ACAR, F./GÖKYAYLA, E./DEVELİOĞLU, M.H. İstanbul Şerhi, Türk Borçlar Kanunu, 2009, C:2,3, s:2360 vd.

[9] ÖZMEN, S./YILDIRIM, S. age,s.160 “ İcra hakimine verilen yetkinin temelinde , intifa hakkı sahibinin hakkının içerdiği tüm kullanma, yararlanma ve kullanımın devri konusunda tasarruf yetkisini ortadan kaldırabilecektir “

[10] ÖZMEN, S./YILDIRIM, S. age.  s.164

[11] Ayrıntılı bilgi için bknz: YILMAZ, E. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 4. Baskı, 2021, C:3, s: 3868 vd.