İçerik Akışı

Ticari satımda ayıba karşı tekeffül- Zamanaşımı-

Uyuşmazlık konusu malların ticari satımdan kaynaklanması nedeniyle dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK mad. 23/1 yollaması gereğince TBK mad. 231/1 hükmünün değerlendirilmesi gerektiği- Ticari satımlarda ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayalı her türlü davanın, satılandaki ayıp daha sonra çıkmış olsa bile satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı- Davaya konu makinelerin yenisi ile değiştirildiği ikinci teslim tarihleri ve dava açılış tarihi gözetildiğinde iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu-

İstihkak davası- Geçerli bir haciz koşulu- Paranın istenmesi için gerekli süre-

İstihkak davasının dinlenebilmesi için ön koşulun, her şeyden önce hukuken geçerli bir haciz bulunması olduğu- İİK'nin 106. maddesinde menkul mallar için öngörülen altı aylık sürenin para alacakları yönünden hacizden itibaren paranın istenmesi için gerekli azami süre olarak kıyasen uygulanması gerektiği- Alacaklı tarafından haciz tarihinden itibaren altı aylık süre içinde paranın istenmesi keyfiyetinin yerine getirilmediği durumda para üzerindeki haczin kalkacağı-

İş ilişkisinin başlangıcında teminat olarak alınan bono- Menfi tespit- Görev-

İşçinin, kendisinden işveren tarafından iş ilişkisinin başlangıcında teminat olarak alınan bono ile ilgili olarak borçlu bulunmadığının tespitini ve kötü niyet tazminatını talep ettiği davanın, her ne kadar bono bir kıymetli evrak olarak TTK'da düzenlenmiş ve Ticaret Mahkemesini ilgilendiriyor ise de, işçi işveren arasındaki ilişkilerde ispat kurallarının daha geniş kapsamlı olduğu ve işçinin senedin geçersizliği yönündeki iddiasını her türlü delille ispatlayabileceği düşünülerek İş Mahkemelerinin görevinde olduğunun kabulü gerektiği-

Kira ilişkisi- İfa süreci-

Kural olarak sözleşmeden dönme yetkisinin, sürekli bir sözleşme niteliği taşıyan kira sözleşmelerinde ifa sürecine geçilinceye dek mümkün olabileceği- İfa sürecinde ise kiracının artık sözleşmeden dönmek yerine ancak sözleşmeyi ileriye dönük feshedebileceği- Kiralananın kiracıya teslim edilmesi ile beraber kiracı tarafından kiralananda tadilata başlanmasıyla ifa sürecine geçilmiş olduğunun kabulü gerektiği- Kiracının kiralananı tahliye ettiği tarihe kadar kira sözleşmesi ile bağlı ve kira sözleşmesi gereğince tahliye tarihine kadar olan kira bedellerini ödemekle yükümlü olduğu- Davacı tarafından iadesi istenen kira bedellerinin, anahtar tesliminin tebliğ edildiği tarihten önceki döneme ait olması halinde davaya konu kira ve depozito alacağı yönünden davanın reddi gerektiği- Kiracının kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları, yapıldığı tarih itibariyle belirlenecek değerinden yıpranma payı düşülmek suretiyle elde edilecek değeri isteme hakkı olduğu- Kural olarak zorunlu ve faydalı masrafların kira sözleşmesinin başlangıcında yapılmış olduğunun varsayıldığı- Mahkemece, davacının maddi tazminat talebine konu kalemlerinin açıklattırılarak varsa davalı kiralayan tarafından benimsenen faydalı ve zorunlu masraflar belirlendikten sonra, bu imalat giderlerinin yapıldıkları tarih itibariyle değerleri tespit edilip, yıpranma payı da düşülmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-

Mülkiyet karinesi- İstihkak iddiası-

Haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve dayanak senet adresinde yapılmadığı, davalı üçüncü kişi şirketin ticaret sicil adresinde yapıldığı, haciz sırasında borçlunun hazır bulunmadığı, haciz esnasında borçlu adına bulunan evraklar güncel olmadığından; borçlu adına bulunan belgelerin, mülkiyet karinesinin borçlu lehine işletilmesi için yeterli görülmediği - İstihkak davasının üçüncü kişi tarafından açılmasının , olağan ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı- Mülkiyet karinesinin aksinin alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği-

Bono üzerindeki kefil ibaresi- Bono kefili sanığın ödeme şartını ihlâl suçu-

Bono üzerine “kefil” ibaresi konsa da bu, aval olarak nitelendirileceğinden ve Türk Ticaret Kanunu’nda özel hükümler bulunması nedeniyle, kambiyo senetlerinde Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümlerinin uygulanamayacağından, bono kefili sanığın ödeme şartını ihlâl suçundan beraatine karar verilemeyeceği-

Aydınlatılmış Onam- İspat Yükü

Hekim ile hasta arasındaki ilişkinin vekalet akdi mahiyetinde ve vekilin;vekâlet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu olmamasına karşın bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumlu olduğu- Hastanın, mesleki bir iş gören doktor olan vekilden tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini bekleme hakkına sahip olduğu- Üçlü tarama testi sonucunda elde edilen düşük risk oranına rağmen bebeğin down sendromlu olma ihtimali bulunmakta olup, bebeğin down sendromlu olup olmadığının tespiti için kesin tanı yöntemlerine başvurulması gerektiği- Hekimin; üçlü tarama testi sonucunda elde edilen düşük risk oranına rağmen bebeğin down sendromlu olabileceğini, kesin tanı için başvurulabilecek yöntemleri, bu yöntemlerin risklerini, mevzuat hükümleri gereğince ve usulünce anneye/babaya açıklaması ve onları aydınlatması gerektiği- Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğini ispat yükünün ise hekimde olduğu- Aydınlatılmış onamı, hastanın sosyal ve kültürel düzeyine uygun şekilde yerine getirmekle mükellef hekimin bu durumu ispatla da mükellef olduğu-

İhale- Satış- Mülkiyet- Adil Yargılanma Hakkı

İhale yoluyla edinilen taşınmazların satış işlemlerinin yargı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; ihalenin iptal edilmesine yönelik açılan davadan haberdar olunmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği -

Zina- Sadakat Yükümlülüğü- Üçüncü Kişi- Manevi Tazminat-

Sadakat yükümlülüğünün evlilik sözleşmesinden kaynaklanan bir yükümlülük olduğu ve ihlal edilmesi halinde yalnızca sözleşmenin taraflarınca yani eşler tarafından birbirlerine karşı ileri sürülebilecek bir hak olduğu- Mutlak bir hak mahiyetinde olmadığı için herkese karşı ileri sürülemeyeceği- Zina fiiline ortak olan evlilik dışı 3. kişiye karşı, birlikte zinayı gerçekleştirdiği kişinin evli olduğunu bilse dahi, haksız fiil sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği çünkü haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için,ayrıca zarara sebep olan fiilin emredici bir hukuk normuna aykırı olması gerektiği- İşbu kişinin, dava dışı eş ile birlikte olmak suretiyle davacıya yönelen davranışının, davacı eş bakımından haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceği için müteselsil sorumluluk yoluna da gidilemeyeceği- Davalının, dava dışı eş ile evli olduğunu bilerek beraber olmasının ; aldatılan davacı yönünden ona zarar verme kastı ile hareket edildiğini düşündürmek için yeterli olmadığı-

Vekalet Akdinin Sona Ermesi

Vekalet sözleşmesinin kural olarak, vekilin veya vekalet verenin ölümü ile kendiliğinden sona ereceği- Vekalet veren kişinin ölüm tarihi itibariyle dosya henüz sonuçlanmamış yani derdest ise ve işbu ölen kişinin mirasçıları, avukata vekaletname vermiyor hatta derdest olan dosyanın takibini başka bir avukata vekaletname vererek sürdürüyor iseler davacı avukatın, bu dosya bakımından sarf etmiş olduğu emek ve mesaiye, hak ve nesafete göre belirlenecek bir ücrete hak kazandığının kabulü gerektiği-