İçerik Akışı

Stajyer avukatın mahkeme kararını temyiz yetkisinin bulunup bulunmadığı-

Davalı şirket adına dosyaya sunulan vekaletnamede hükmü temyiz eden avukatın stajyer avukat vasfında olduğu, oysa Avukatlık Kanunu'nun 26/1 maddesi gereğince stajyer avukatların asliye ticaret mahkemelerince verilen hükümleri temyiz edemeyecekleri anlaşıldığı-

Stajyer Avukat- Kararın Tebliği-

Asliye hukuk mahkemesi nezdinde yürütülen kararın stajyer avukat aracılığıyla tebliğ edilemeyeceği-

Stajyer avukatın yaptığı işlemlerin geçerliliği-

Alacaklı vekilinin UYAP sistemi üzerinden e-imza yolu ile feragat dilekçesi gönderdiği görülmüş olup, vekilin, o tarihte yurtdışında olduğunu, bu işlemin kendisi tarafından yapılmayıp o tarihte yanında stajyer avukat olarak çalışan tarafından sehven yapılmış olduğunu, özellikle sulh, feragat, kabul gibi işlemler için açık muvafakat arandığından, muvafakat vermediği stajyer avukatın sehven yapmış olduğu feragat işleminin geçerli olduğunun düşünülemeyeceğini savunmuşsa da, takip dosyasına yönelik feragat beyanının, vekilinin şifresi girilmek suretiyle elektronik ortamda yapılan feragat geçerli olup o tarihte yurt dışında olması aksine sonuç doğurmayacağı-

Stajyer avukatlık döneminde geçen süreler- Çalışma sürelerinin hesaplanması-

Mahkemece davacının davalı yanında avukat olarak (staj dahil) çalıştığı dönemler üzerinden çalışma süresini hesaplamış olsa da, davacı vekili, dava dilekçesinde; “davalı tarafça iş sözleşmesi haksız olarak feshedildiğinden müvekkile çalışmış olduğu 13.10.2011 tarihi ile 21.07.2014 tarihi (staj süresini dahil olmadığı dönem) arasındaki kıdem tazminatı ödenmelidir” açıklamasında bulunmuş olması karşısında, taleple bağlı kalınarak, davacının davalı yanında çalışma süresinin hesaplanmasında, stajyer avukat olarak çalıştığı süreler çıkarılarak hesaplama yapılması gerektiği-

Stajyer avukatın daimi çalışan olup olmadığı- Tanık delili ile ispat- Boşanma- Evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı-

Avukat stajyerinin, Tebligat Kanunu'nun 17. maddesinde sayılan daimi çalışan veya müstahdem sıfatını taşımadığı- Gerekçeli kararın "çalışan" sıfatıyla stajyer avukata tebliğinin geçersiz olduğu- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı (Teb. K. mad. 32)- HMK mad. 255 uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça, tanıkların gerçeği söylediğinin kabul edileceği; akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması ve ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunması gerektiği- Evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanındığı-

Dürüstlük Kuralı- Fiilen Taksim- Önalım Hakkı

Mevcut ön alım davasından önce birden fazla satış gerçekleşmişse, önalım davasının en son satın alana karşı açılması gerekeceği, zira dava, önalıma konu paya ilişkin tapu kaydının iptalini de amaçladığından kayıt sahibi aleyhine açılması zorunlu bulunduğu- Somut olayda, paydaşlar taşınmazı aralarından fiilen taksim ettiği anlaşıldığından, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacı/paydaşın tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK mad. 2'de yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmadığı anlaşılmış olmakla ve bu haliyle, eylemli paylaşmanın varlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-

Temlik yasağı- Aktif husumet ehliyeti-

Davayı açan şirket ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmesinde temlik yasağı bulunması halinde, alacağın sadece bu şirket tarafından talep edilebileceği, temlik alanın sözleşme nedeniyle aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı-

Muvazaa iddiası- Ölünceye kadar bakma akdi- Müddeabih- Dahili dava-

Davacıların anneleri olan mirasbırakanın kızlarının öldükleri ve mirasbırakanın ölümünden sonra geçen sürede muvazaa iddiasına dayanarak dava açmadıkları, davalı tanığı olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde çekişmeli taşınmazlarda hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçının beyanlarından (30.09.1986 tarihli) temlikin gerçek satış olduğu anlaşılmakla, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazlar yönünden ise mirasbırakanın sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediği iddiası ile dava açmadığı ve terekesinde toplam 24 parça taşınmaz kaldığı gözetildiğinde ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazların makul karşılanabilecek ölçüde olduğu sonucuna varılacağı ve davacıların muvazaa iddiasının kanıtlandığının kabul edilemeyeceği- Asli müdahalede dava edilen müddeabih esas olup, anılan müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta asli müdahale yoluyla hak talebinde bulunulamayacağı- Davacıların miras paylarına yönelik olarak açtıkları eldeki davada, asli müdahilin kendi payına yönelik isteminin kabul görmeyeceği, usul hukukumuzda davaya dahil diye bir müessese bulunmadığı, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği-

Önalım Hakkı- Trampa- Muvazaa-

Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olacağı- Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı üçüncü kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla resmi satış senedinde satış bedelinin yüksek gösterildiğini veya hukuki işlemde muvazaa yapıldığını ileri sürebileceği ve bu iddiasının tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği- Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün olmadığından, trampa nedeniyle taşınmazdaki payın devri halinde, önalım hakkının kullanılamayacağı- Davacı yapılan trampa işleminin muvazaalı olduğu iddiasında bulunduğundan, mahallinde keşif yapılarak ve diğer deliller toplanarak taşınmazların trampa akdi tarihindeki değerleri belirlenerek aşırı nispetsizlik olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği-

Mehir Senedi- Görevli Mahkeme -

Davacının imam nikahından kaynaklı mehir senedine dayalı olarak, evlilik nedeni ile hediye edilecek ziynet bedelleri ile davacı ile davacının anne ve babasının hac umre masrafları bedelleri ile salon kira parasının davalıdan tahsilini istediği somut olayda; taraflar resmi nikah olması nedeniyle arasındaki uyuşmazlığın Aile Hukuku prensiplerine göre değerlendirilmesi gerektiği-