İçerik Akışı

Muris muvazaası- Mal kaçırma- Gizlenen gerçek iradenin amacı- Mal devrinin bir semen karşılığı olması-

Muris muvazaasına ilişkin davalarda; bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması ve değerlendirilmesinin büyük önem taşıdığı, bunun için de; ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk olduğu- Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olup, semenin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceğinin kabul edildiği, esasen, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden içtihadı birleştirme kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü, başka bir ifade ile murisin iradesinin önem taşıdığı-

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi- Taraf teşkili-

Geçerli sözleşmenin varlığı halinde, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinin tüm paydaşlarca talep ve dava edilmesi gerektiği- Davada yer almayan arsa sahiplerinin muvafakatini sağlamak üzere davayı açan arsa sahiplerine süre verilerek muvafakatlerin sağlanması, muvafakat vermeyen arsa sahibinin bulunması halinde bu hissedarlar aleyhine de dava açtırılıp, davalar birleştirilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Hükmün infazında tereddüt oluşturacak şekilde kurulamayacağı-

Ölü kişiye karşı dava açılması- Kişinin sağ olup olmadığının tespiti- Dürüstlük kuralı- Mirasçılara karşı davanın devam etmesi-

Kural olarak ölü kişiye karşı dava açılamaz ancak, davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesinin mümkün olduğu-

Bankaların objektif özen yükümlülüğü- Paranın usulsüz işlemlerle çekilmesi- Bankanın zararı- Müterafik kusur isnadı-

Hesap sahibinin bilgisi ve rızası dışında, ATM'den parasının çekilmesi olayında; usulsüz işlemler ile çekilen paraların aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olduğu, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağının aynen devam ettiği, usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı taktirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebildiği, dava konusu olayda davacının banka kartının kopyalanmış olduğu, davacıya atfedilecek bir müterafik kusur isnadının mümkün olmadığı, davalı bankanın ise bir güven kurumu olarak mevduat hesabında bulunan paranın güvenliğini tam olarak sağlayamadığı ve kötüniyetli kişilerin işlemlerine karşı koruyamadığı, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koruyacak etkili mekanizmayı, güvenlik önlemlerini geliştirmediği, bu sebeple usulsüz işlemleri engelleyememesinden ve objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan hafif kusurlarından dahi sorumlu olması nedeniyle oluşan zararın tümünden davalı bankanın sorumlu olduğu-

Ölenin şeref ve haysiyetine yönelik saldırıları- Manevi tazminat-

Murisinin ölümü sonrasında, davalı tarafça internet ortamında paylaşılan hakaretvari sözlerin, özellikle kullanılan “mikrop” kelimesi dikkate alındığında, küçük düşürücü ve incitici olduğu kuşkusuz olduğu gibi; olayın oluş şekli, söylenen sözlerin içeriği ve tarafların durumu birlikte değerlendirildiğinde bu sözlerin nezakete aykırı sözler olarak kabulü mümkün görülmediğinden kınama ile yetinilmesinin uygun düşmeyeceği- Ölenin şeref ve haysiyetine yönelen saldırılar onun yakınlarının kişilik hakkına saldırı teşkil edeceğinden, bu tür saldırılar karşısında ölenin yakınları, kendi kişilik haklarının ihlaline dayanarak TMK’nın 25. maddesinde belirtilen davaları açabileceğinden, mahkemece davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmesinin isabetli olduğu-

İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip- İcra emrinin tebliği-

Taşınmaz malikinin ipotek senedinde yer alan adresine gönderilen tebligatın iade edilmesi üzerine, alacaklının ipotek senedindeki adrese Tebligat Kanununun 35. maddesine göre icra emrinin tebliğ edilmesinin yerinde olduğu-

Babalık davası- Yargılamanın yenilenmesi- Nüfus kaydı- Hak düşürücü süre-

Babalık hükmüne karşı yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkin davada; davacının Nüfus Müdürlüğünde adres beyanında bulunması, hakkında verilen babalık hükmünden ve nüfus kaydına işlenen çocuktan haberdar olduğu anlamına gelmeyeceği gibi dosya kapsamına göre de; davacının bildirdiği tarihten daha önce hükmü öğrendiğine ilişkin savunma ve ispatın mevcut olmadığı, buna göre, işin esasının incelenmesi gerekirken hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-

İlamların icrası- Faizin başlangıcı-

Çeşitli İçtihatlar

Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun karar verilmesi (HMK. 373/4)

Şikayetin reddine dair verilen kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine, borçlunun temyiz yoluna başvurduğu ve Yargıtay 12. HD.nce "icra vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerektiği" gerekçesi ile "Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırıldığı ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına" karar verildiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince bozmaya uygun karar verilmesi üzerine kararın temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderilmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesinin bu durumda istinaf incelemesi yapma yetkisinin olmadığı-

Usuli kazanılmış hak- Bozma öncesi karardaki vekalet ücreti-

Bozma öncesi verilen ilk kararda davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olup, her ne kadar davalı tarafça temyiz talebinde bulunulmuş ise de; davalı vekilinin temyiz dilekçesinde vekalet ücreti konusunda herhangi bir temyiz itirazı yer almadığından, davalı lehine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden bozma yapılmadığı ve bozmaya uyulduğuna göre; ilk kararda davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu-