İçerik Akışı

Muris muvazaası-

Muris muvazaasına konu olayda, tanık beyanlarına göre; mirasbırakanın "davacının yaptığı evlilikten memnun olmadığı için davacıya hiç mal vermeyeceğini" söylediği, bu beyanlara karşı davalının, delil olarak mirasbırakanın imzasını taşıyan, muris muvazaasının tarafı olan mirasbırakanın eli ürünü bir belgeye dayandığı, ancak bu belgeye itibar edilemeyeceği gibi mirasbırakanın hesabına yatan bedelin tamamının kısa süre sonra hesaptan çekilmesinin de muvazaanın gizlenmesi amacını ortaya koyduğu-

Haksız el koyma nedeniyle uğranılan zarar- Maddi tazminat-

Çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etmek suçundan ceza evine gönderilen davacının araçlarına el konulması ve sonrasında iade edilmemesi şeklinde gelişen olayda, uyuşmazlık haksız el koyma nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece hükmedilecek tazminatın hesabında araçların 6 yıl boyunca yediemin deposunda tutulması nedeniyle değer kaybının dikkâte alınması gerekir mi?

Kambiyo takibi- Senet aslının icra dairesine teslimi-

“Kambiyo Senedine Dayalı Takiplerde (İİK. 167 vd.) Takip Dayanağı Senet Aslının İcra Dairesine, Takip Talebi İle Birlikte Teslim Etme Zorunluluğu”nun (İİK. 167/II) Sonuçları

Tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi- İdari itiraz süreci- Dava şartı-

"Tapu kaydında malik kimlik bilgilerinin düzeltilmesi" istemiyle dava açılmadan önce, "kaydın düzeltilmesi için tapu müdürlüğüne başvuru zorunluluğu ve buna bağlı olarak idari itiraz süreci tamamlanmadığı" gerekçesiyle "davanın usulden reddine" karar verilmesinin mümkün olmadığı-

Kambiyo senedine dayalı icra takibi- Tasarrufun iptali- Borcun doğum tarihi-

Uygulamada, özellikle kambiyo senedine dayalı icra takiplerinde, alacağını borçlusundan tahsil edememiş alacaklılar tarafından açılan tasarrufun iptali davalarında, icra takibi bonoya dayanıyorsa -kural olarak- borcun bononun tanzim tarihinde, çeke dayanıyorsa çekin 'keşide tarihinde' değil, çekin bankaya/takas odasına ibraz edildiği tarihte doğmuş olduğunun kabul edildiği-

Malın ayıplı olduğu iddiası- Sözleşmeden dönme hakkı- Dava dışı telefon onarım şirketinin sevk irsaliyesi-

Satın aldığı telefonun "ayıplı olduğu" iddiasıyla sözleşmeden dönme hakkını kullanarak bedel iadesi talep eden tüketicinin, ispat noktasında da dava dışı telefon onarım şirketinin sevk irsaliyesine dayandığı olayda; bilişim ve yazılım uzmanı bilirkişi tarafından tüketiciye en son teslim edilen üründe hiçbir ayıp ya da kullanıma engel kusurun bulunmadığının ve telefonun sorunsuz çalıştığının tespit olunduğu, ses düğmesi dışında herhangi bir şikayetin bulunmaması karşısında, (bozma kararında belirtilen şekilde) yeniden inceleme yapılmasının esasa etkili olmayacağı, servis tarafından cihaz teslim edilirken arızalı olduğu yönünde ibare eklenmesinin somut olayda tespit olunan maddi gerçek karşısında tek başına hüküm ifade etmeyeceği-

Birleştirme kararının, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilip, bu kararın, diğer mahkemeyi de bağladığı-

TMK'nun 166/1. maddesine göre açılan boşanma davasına ilişkin yargılama devam ederken, TMK'nun 161. maddesine dayalı olarak boşanma davası açıldığı ve eldeki dava ile birleştirilmesinin talep edildiği; aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği- Birleştirme kararının, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilip, bu kararın, diğer mahkemeyi de bağladığı- İlk derece mahkemesinin kararı taraflarca erkeğin davasında verilen boşanma hükmü yönünden kanun yolu başvurularına konu edilmemek suretiyle, boşanma yönünden kesinleşmiş olmakla birlikte; boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddi-manevi tazminatlar, yoksulluk nafakası ve velâyet gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi; bu davaların birlikte görülmesi ve delilerin birlikte değerlendirilmesiyle mümkün olduğundan, erkeğin birleştirme talepli açmış olduğu dava dosyasının, eldeki dosya içerisine alınarak, tüm davalar birlikte değerlendirilip, her davanın esası hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-

Aynı konutta ikamet eden geline tebliğ-

Borçluya yapılan satış ilanı tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasında, "muhatabın adreste bulunmaması, dışarıda olması sebebiyle muhatap yerine, muhatap ile aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden, görünüşüne göre 18 yaşını bitirmiş ve ehil olan gelini imzasına tebliğ edilmiştir" açıklaması ile ilgili tarafından imzalandığı, anılan tebligatın bu haliyle Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre usulüne uygun olduğu- Şikayetçi borçluya yapılan satış ilanı tebligatının usulüne uygun olduğundan ve başkaca fesih nedeni de bulunmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-

Haczin kaldırılması talebi- Haricen tahsil- Harç-

Borçlunun adına kayıtlı taşınmazlardan sadece biri üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik alacaklı vekilinin talebi, alacağın haricen tahsil edildiğine karine teşkil edeceğinden, haczin kaldırılması için Harçlar Kanunu'nun 23. maddesine uygun olarak harç ödenmesi zorunlu olup, icra müdürlüğünce harç alınmasına yönelik işlemde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-

Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı- Manevi tazminat-

Davalı şirkete ait gazetenin ilgili sayılarında, Cumhuriyet Başsavcılığı görevini ifa etmekteyken tutuklanan davacı hakkında, görevi gereği yaptığı soruşturmalara atfen haberler yapıldığı, dava konusu haberlerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde; haberin yapıldığı tarihte davacı hakkında herhangi bir suç isnadıyla soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlanmamış olduğu da dikkate alındığında, davacının görevi gereği yürütmüş olduğu soruşturmalarda yaptığı işlemlerde yasal olmayan yöntemler kullandığı da belirtilmek suretiyle gerçeğe uygun olmayan ithamlarla görevini kötüye kullandığı yönünde intiba uyandırılmak suretiyle hedef gösterildiği, öz ve biçim arasındaki dengenin bozulduğu, basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığı ve bu şekilde hukuka aykırılık unsurunun gerçekleştiği açık olup, dava konusu haberlerin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu-