İçerik Akışı
Nafaka hükümlerine uymamak- Tazyik hapsi- Şikayet hakkı-
Nafaka hükmüne uymamak suçunun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren üç ay ve her halde suçun işlenmesinden itibaren bir yıl içinde şikayet hakkının kullanılması gerektiğinden, bu süre geçtikten sonra şikayet hakkının kullanıldığı anlaşıldığına göre davada mahkemece düşme kararı verilmesi gerekirken, mahkumiyet kararı verilmesinin isabetli olmadığı-
Taahhüdü ihlal suçunun unsurları-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşması için; taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği-
Müşterek hesap- Kişisel malvarlığı- Karşılıksız kazanma yoluyla elde edilen malvarlığı- Paranın evlilik birliğine özgülenerek harcanması-
Davacıya mirasen intikal eden taşınmazın satışından elde edilip müşterek hesapta değerlendirilen paranın tamamının davalı tarafından çekildiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin davada; müşterek hesaptaki paranın davalı tarafından çekildiği, bu paranın tarafların müşterek çocuğunun sünnet düğünü için harcandığı ve ortak evin tadilatı için kullanıldığı yönündeki davalı savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesi ve yarı yarıya sorumluluk esası benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de; TMK'nun ilgili maddesine göre, bir eşin miras ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerlerinin kişisel mal kabul edildiği, müşterek hesaptaki para, davacıya ölen babasından intikalen gelen kişisel malvarlığı olup, bunun müşterek hesaba yatırılmış olmasının, bu paranın niteliğini değiştirmeyeceği, davalı tarafından çekildiği dosya kapsamı ile sabit olan paranın evlilik birliğine özgülenerek harcandığının davalı tarafından ispatlanamadığından, müşterek hesaptaki paranın tamamının davacıya ait kişisel mal varlığı kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Ticari kredide kefil- Dava şartı olarak arabuluculuk-
TTK'nun 7. maddesi kapsamında; ticari krediye kefil olan davacıların rücu istemi, ticari dava niteliğinde olduğundan TTK'nın 5/A maddesi gereğince dava şartı arabuluculuk sistemine tabi olduğu; davacıların, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi, istinaf dilekçesi ekinde sunulan arabuluculuk son tutanağından da davacıların, işbu dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurduğunun anlaşıldığı, 6325 s. K.’nun 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin yasaya aykırı bulunmadığı-
İtirazın iptali davasından sonra menfi tespit davasının açılması- Derdestlik oluşmayacağı- Hukuki yararın bulunduğu-
Menfi tespit davasının itirazın iptâli davasından sonra açılması halinde, itirazın iptâli davasında borçlunun borçlu bulunup bulunmadığı zorunlu olarak inceleneceğinden, bu halde borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı kabul edilmekle birlikte, menfi tespit davası icra takibinden önce ya da sonra açılmış olsa dahi, icra takibine yapılan itiraz üzerine duran takibe devam edilebilmesi ve alacaklının cebri icra işlemlerini sürdürebilmesi için itirazın iptâli ya da alacak davası açmasının zorunlu olduğunu, bu durumun derdestlik oluşturmayacağı gibi menfi tespit davası sonucunda borçlunun davasının reddine karar verilmiş olması alacağın cebri icra işlemlerine devam etmesine olanak sağlamayacağından alacaklının menfi tespit davasından sonra dahi olsa itirazın iptâli ile alacak davası açmakta hukuki yararı bulunduğu-
Terekenin resmi defterinin tutulması- Tereke mevcudunun araştırılması- Yasal zorunluluk- Mirasçıların beyanı- Tutulan defter gereğince mirasın kabul veye reddi-
Terekenin resmi defterinin tutulması talebine ilişkin davada; mahkemece tereke mevcudunun araştırılmadığı, yasal zorunluluğa rağmen tereke defterinin tutulmadığı görülmekte olup; UYAP üzerinden alınan TAKBİS raporuna göre murisin adına kayıtlı 11 taşınmaz olduğu, o halde; mahkemece, tereke aktifinin tespiti amacıyla murisin ölüm tarihi olan 26.10.2014 itibariyle tapuda gayrimenkul kaydının, bankalarda mevduat hesabının ve trafik sicilinde araç kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu, banka ve emniyet müdürlüklerine yazı yazılması, tespit edilen gayrimenkul ve araç için konusunda uzman bilirkişiler refakatiyle keşif yapılarak değerleri tespit edilerek tereke defterine kaydedilmesi gerektiği- Tereke defterinin tutulmasından sonra TMK’nun 626 vd. maddeleri uyarınca; mirasçıların beyanda bulunmaya çağrılması gerektiği, mahkemece kanunda belirtilen usullere uygun araştırma yapılıp tereke defteri tutulmadan ve mirasçıların tümüne yasada belirtilen süre içerisinde, mirasın tutulan defter gereğince kabul veya ret için beyana davet edilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Kararın düzeltilmesi talebi- İlamın tebliği- Süre aşımı- İcra mahkemesine arzedilen hususların ivedi işlerden sayılacağı- Adli tatil-
Yargıtay ilamının, kararın düzeltilmesini isteyene 22.08.2020 tarihinde elektronik tebligat ile tebliğ edilip, karar düzeltme dilekçesi ile 07.09.2020 tarihinde verilerek kaydettirildiği, ne var ki; Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulması gerektiği gibi, İİK’nun 18/1.maddesi uyarınca, icra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılacağından ve dolayısıyla HMK'nun 103/1-h maddesi uyarınca, adli tatil hükümleri uygulanamayacağından karar düzeltme dilekçesinin süre aşımı bakımından reddinin gerektiği-
Trafik kazası sonucu yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Trafik kazası sonucu yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi- "Davacı yayanın, araçlara ilk geçiş hakkını vermediği ve karşıdan karşıya geçişte kavşak veya yaya geçitlerini kullanmadığı için %75 oranında asli kusurlu, davalı sürücünün ise meskun mahal içerisinde seyrederken aracın hızını hava, yol, görüş ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre ayarlamadığından %25 oranında tali kusurlu olduğu" bilirkişi raporunda belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemece asli kusurlu olan davacı yayanın manevi tazminat talebinin tamamına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu, tarafların kusur durumu gözetilerek daha alt seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil- Teminat- Şahsi malvarlığı ile sorumluluk- Alacak miktarını aşan takipler- Hukuki yarar yokluğu- İnfazda tereddüt ve çelişki-
Genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacıdan, kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınan 500.000,00 TL ve 5.000.000,00 TL bedelli iki bono iki ayrı icra takibine konu edilmiş olup, davacı-borçlunun bu takiplerde şahsi malvarlığı (tüm malvarlığı) ile sorumlu olduğu- Sevhen senet miktarı üzerinden icra takibi açan davalı bankanın, aynı alacak için alacak miktarını aşar şekilde her iki bonoya dayalı takip başlatmasında hukuki yararı olmadığından, davacının davasının kabulü ile davalıya 500.000,00 TL borçlu olmadığının tespiti yönünde kurulan hüküm isabetli olduğu- Hangi takip dosyasından ne miktarda borçlu olunmadığı açıklanmadığından hükmün ne şekilde infaz edileceğinin belli olmadığı- Mahkemece infazda tereddüt ve çelişki oluşmaması için esası daha yüksek olan icra takip dosyasından dolayı davacının davalıya 500.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-
Ayıplı hizmet- Petrol bayisi ve sağlayıcının müteselsil sorumluluğu- Tüketicinin seçimlik haklarından sorumluluk-
Davacının aracına, davalı petrol ofisi çalışanı tarafından motorin yerine benzin konulması şeklinde gerçekleşen olayda; sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilanlarda tespit edilen yararlanma amacı bakımından tüketicinin beklediği faydaları ortadan kaldıran maddi eksiklikler içeren hizmet söz konusu olduğundan, 4077 s. K.'nun 4/A maddesinin ilk fıkrası uyarınca ayıplı hizmet bulunduğu- Sağlayıcı ve bayinin TKHK'nun 4/A maddesinin üçüncü fıkrası gereğince; ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin, bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca; sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesinin bu sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı-