İçerik Akışı

Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin şirketi zarara uğratması- Taşınmazın satışı için alınmış bir yönetim kurulu kararının varlığı- Taşınmaz satışının tek imza ile yapılması- Farklılaştırılmış teselsül ilkesi-

Dava dışı anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların şirketi zararı uğrattıkları iddiasına dayalı olarak zararın tespiti ve belirlenecek olan miktarın davalılardan tahsili ile şirkete ödenmesi istemine ilişkin davada, bilirkişi raporlarında emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu yerin konumu, alt yapısı gibi özellikleri değerlendirilmeksizin, keşif icra edilmeksizin emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmaz arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmadan ve henüz satış ilanında bulunan ve fakat satışı yapılmayan taşınmazlar emsal alınarak hazırlanan raporlara değer verilmesinin hatalı olduğu- “Farklılaştırılmış teselsül ilkesine” ilişkin yeni bir düzenleme getiren 6102 s. TTK 557 uyarınca, hiç bir yönetim kurulu üyesinin kendisinin sebep olmadığı zararlardan sorumlu olmayacağı- Sorumluluğun dış ilişkide kişisel kusurun varlığına bağlı olduğu- Aynı zarardan birden fazla yönetim kurulu üyesi kusurlu ise, zararın tamamından müteselsil sorumluluklarının devam edeceği, ancak zararın ortaya çıkmasında tek bir üyenin kusuru varsa kural olarak diğer üyelerin dış ilişkide sorumluluktan kurtulacağı- Dava konusu taşınmazın satışı için alınmış bir yönetim kurulu kararının varlığı anlaşılamamış olup, taşınmaz satışının da tek imza ile yapıldığı görüldüğünden, mahkemece eksiklikler incelenerek, TTK. 557/1 uyarınca yönetim kurulu üyelerinin tamamının mı, yoksa bir kısmının kusuruyla mı zararın ortaya çıktığı belirlenerek her bir yönetim kurulu üyesinin sorumlu olacağı miktarın tartışılıp değerlendirilmesi gerektiği-

Mahkeme kararının tefhimi- Süre tutum dilekçesi- Gerekçeli istinaf dilekçesi- İstinaf süresi-

İlk derece mahkemesi (İş mahkemesi) kararında hükme ilişkin tüm hususlar gerekçeli karar ile birlikte açıklanmış olduğundan, istinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı- Davalı vekilinin 7036 s. Kanun’daki gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık sürede istinaf nedenlerini belirtir dilekçe vermediği dikkate alındığında, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalı vekilinin süresinden sonra sunduğu gerekçeli istinaf dilekçesine değer verilmeyerek HMK. 355 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden incelenmesi gerektiği belirtilerek verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu-

Hizmet alım sözleşmesi- 4735 s. Kamu İhale Sözleşmesi K. mad. 24-

Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan tazminat bedelinin tahsili istemi- 4735 s. Kamu İhale Sözleşmesi Kanunu mad. 24, sözleşme kapsamında yaptırılabilecek ilave işler, iş eksikliği ve işin tasfiyesine ilişkin olup, son fıkrasının ise götürü bedel işlerde, işin %80’inden daha düşük bedelle tamamlanacağının anlaşıldığı durumlarda uygulanmasının mümkün olduğu- İhalenin feshine kadarki bedeli alan davacının talep edebileceği başka bir hakkı bulunmadığı-

Yetki sözleşmesi-

Her ki taraf tacirse yapılan yetki sözleşmesindeki mahkemenin "münhasır" yetkili kabul edileceği- Davacının tacir olmadığında gözetildiğinde yetki sözleşmesine değer verilemeyeceği-

Muvazaaya (TBK. 19) dayalı iptal davası- "Tüm kayıt malikleri" yönünden muvazaa olgusu- Davanın bedele dönüşmemesi-

TBK. 19 gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı açılan iptal davasında, borçlu tarafından ilk satış yapılan şahıs ve varsa diğer satış yapılan şahıslarında davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Mahkemece "dava konusu aracı satın alanların son malike kadar isimleri belirlenmiş olarak, dahili dava sağlanması için süre verilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra "tüm kayıt malikleri" yönünden muvazaa olgusu (TBK 19) araştırılarak var olduğunun saptanması halinde davanın kabulüne tümü yönünden muvazaanın varlığının ispatlanmaması halinde dava bedele dönüşmeyeceğinden reddine karar verilmesi gerektiği-

İhale konusu taşınmazın KDV oranının %18 olarak belirlenmesi- İhalenin kesinleşmesi- Alıcının KDV ödeme yükümlülüğü- KDV oranı ile ilgili şikâyet- Hakkın kötüye kullanımı-

Kamu düzenine ilişkin konularda taraf iradelerinden bağımsız şekilde direnme kararı verilmesinin mümkün olduğu- İhale alıcısı ihale şartlarını ve icra dairesince KDV oranının %18 olarak belirlendiğini bilerek ihaleye katıldığından, herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin kesinleşmesinden sonra KDV oranının düzeltilmesi isteminin icra mahkemesinde şikâyet yoluyla ileri sürülemeyeceği-

Tasarrufun iptali- İhale bedelinin aslında borçlu tarafından ödendiği iddiası- Namı müstear-

Davacı "ihalenin muvazaalı olduğunu" değil, ihaleye "borçlu hesabına", "borçlunun çalışanı" olan davalı üçüncü kişi tarafından girilerek, bedelin aslında borçlu tarafından ödendiği iddiasında olup, borçlu adreslerinde yapılan hacizlerde, borçlu çalışanı olarak hazır bulunan, hacizli malları yed-i emin olarak teslim alan davalıların tesadüfen orada bulunduğu yönündeki iddiasının dinlenmeyeceği- Tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece, davalı üçüncü kişinin, "borçlu çalışanı" olarak kabul edilerek, "ihale bedellerini ödeme gücü olup olmadığı", "bu ihale alımının borçlu adına yapılıp yapılmadığı" hususlarının değerlendirmesi gerektiği- Davalı borçlunun ticari defterleri ile davalı üçüncü kişinin taşınmazları sattığı dava dışı şirketlerin ticari defterleri üzerinde bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, bu şirketlere satıştan önce veya sonrasında devam eden ticari ilişkide olup olmadığının da araştırılması gerektiği-

Tasarrufun iptali- Teminat karşılığı ihtiyati haczin kaldırılması talebi- İhtiyati haczin kaldırılması talebinin, mahkemece reddine dair verilen kararların incelenmesi-

Davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek esastan bozulması halinde, dosyadan (İİK. mad. 281/II gereğince) verilen ihtiyati haczin, davalı tarafından kaldırılması talebinin, mahkemece reddine dair verilen kararların incelenmesinin Yargıtay’ın görevi olduğu, bu dosya ile ilgili Bölge Adliye Mahkemelerince verilen tüm kararların yok hükmünde olduğu- İhtiyati haciz kararı ile amaçlanan davacı alacaklının alacağının zayi olmasını engellemek olduğuna göre, davalının teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması talebinin değerlendirilmesi gerektiği-

Satım konusu malın teslim edilmemesi nedeniyle bedele mahsuben verilen çekler nedeniyle açılan menfi tespit davası- Mal teslimi- İspat yükü- Karşı tarafın defterleri- HMK. 222/5-

Satım konusu malın teslim edilmemesi nedeniyle bedele mahsuben verilen çekler nedeniyle açılan menfi tespit davasında, malı depolayan dava dışı şirketin beyanı dışında malın teslimine dair hiç bir delil bulunmadığı görülmekle, mahkemece "davalının, davacının defterlerine de delil olarak dayandığı, davacının defterlerini ibraz etmediği" gerekçesiyle "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu- HMK. 222/5 gereğince işlem yapılabilmesi için, ispat yükü kendisinde olan tarafın münhasıran karşı tarafın defterlerine delil olarak dayanması gerektiği, davalı, delil listesinde davacı defterleri yanında sair delillere de dayandığından, "davalının malın teslimini ispat edemediği" göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği-

Dava, tıbbi kurallara aykırı diş tedavisinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi

Tıbbi kurallara aykırı diş tedavisinden kaynaklanan tazminat istemli davada, ulaşım giderlerinin mahalli piyasa rayicine göre tespit ettirilmesi, davalının maruz kaldığı dişindeki eksilme ve kesilmelerin eski hale getirilmesi ve tedavisi için gerekli bedelin piyasa rayicine göre belirlenmesi ve bu bedellerin davalıya ödenen bedel ile toplanıp hesaplanan miktarın taleple bağlı kalınarak hüküm altına alınması, hesaplanan bedelden geçici diş bedelinin mahsup edilmemesi, usuli kazanılmış hakka dikkat edilerek hüküm kurulması gerektiği-