İçerik Akışı

Kıymet takdirine itiraz- İki yıllık sürenin başlangıcı (İİK. 128/a)-

Borçlunun kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, icra mahkemesince hükme esas alınan raporda bilirkişiler tarafından "şikayet tarihi itibari ile değerleme yapılmış olduğu" açıkça belirtildiğinden, iki yıllık sürenin (İİK. 128/a), bu değerleme tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği-

Ticari davalar- Menfi tespit davaları- Arabuluculuk dava şartı-

Menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı-

Markaya tecavüz ve haksız rekabet- Marka hakkının ülkeselliği prensibi-

Davalılarca ithal edilerek piyasaya sunulan dava konusu “enerji içeceği” ürününde kullanılan “enerji ... (bilinen bir başka markaya benzeyen bir marka) +Şekil” ibareli ve bu emtiaya benzer sınıflarda tescilli markanın bulunmadığı ve marka hakkının ülkeselliği prensibi gereğince Avusturya'daki marka tescilinin bir başkasının markasına tecavüz teşkil edecek şekilde Türkiye'de kullanılmasına imkân vermeyeceği esastan reddedilen haksız rekabet davasının incelenmesi için özel daireye gönderilmesi gerektiği-

Alacak miktarının açıklanması- Islah-

HUMK döneminde dava dilekçesinde davacının talep ettiği alacak miktarını göstermeden sadece davanın harca esas değerini göstererek açtığı davada, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu, ıslah dilekçesi nitelendirmesiyle verdiği dilekçede talep ettiği alacak miktarını açıklayıp, bu miktara ilişkin nispi peşin harcı da tamamladığı, davacının bu talebi ıslahla talep miktarının arttırılması niteliğinde olmayıp, talep ettiği alacak miktarının açıklanması niteliğinde olduğu; bu nedenle dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulup tutulmamasının hukuki öneminin bulunmadığı, "talebin açıklanması" niteliğindeki işlemin hukuken geçerli olduğu halde mahkemece işlemin "ıslah" kabul edilerek hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu-

Tasarrufun iptali- Mutad ödeme- Borçlunun mal kaçırma amacını bilen veya bilmesi lazım gelen kişiler-

Para veya mutad ödeme vasıtalarından garı suretle yapılan ödemelerin batıl olması için tasarrufun haciz veya acizden itibaren geriye doğru 1 yıl içinde yapılması gerektiği- Üçüncü kişinin eşinin, borçlunun çalıştığı işyerinde geçirdiği iş kazası sonucu ölmesi ve ölen işçinin yakınları tarafından işveren aleyhine tazminat davası açılması üzerine taraflar arasında imzalanan sulh ve ibra sözleşmesinde ölen işçinin eş ve çocuklarına iki adet taşınmaz verileceğinin kararlaştırıldığı ve bu taşınmazların davalı üçüncü kişi eşe devredilmesi üzerine söz konusu tazminat davasından feragat edildiği anlaşıldığından, davalı üçüncü kişinin, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma amacını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kabul edilemeyeceği-

Bonoda vade/ödeme günü- Çift vade- Kapama işareti

Bilirkişi raporunca, inceleme konusu senetlerde "ödeme günü" matbu yazısı hizasında bulunan 20.05.12, 20.06.12 ve 20.07.2012 rakamlarının kendilerinden önce gelen ikisi paralel biri dikey çizgiden oluşan kapama işaretinden ve vadenin metin kısmında, mukabilinde matbu yazısından sonra gelen 20 Mayıs 2012, 20 Haziran 2012 ve 20 Temmuz 2012 ibarelerinin kapama işaretinden mürekkep tonu itibariyle farklılık gösterdikleri ve yazı ile gösterilen kısımlardaki ay isimlerinin kapama işaretinin üzerine yazıldıkları ve dolayısıyla vade tarihlerini gösteren kısımlarda kapama işareti mevcut iken rakam ve yazıların sonradan yazıldıkları sonucuna varıldığı- Bonolarda tahrifattan önceki vade tarihi kısmında kapama işareti olması, bonoda çift vade oluşmasına sebebiyet vermediği gibi düzenleme tarihi olan 20.04.2012'den önceki bir tarih de olmadığı görülmekle, yapılan tahrifatın bononun kambiyo vasfına halel getirmediği-

Aile konutu- İpoteğin kaldırılması-

İpotek alacaklısı banka cevap dilekçesiyle "ipotek tesisi sırasında taşınmaz maliki olmayan eşin muvafakatini sağlamak için yazılı belge alındığını" beyan ettiğine göre, davalı bankanın, taşınmazın aile konutu niteliğini bildiği, ayrıca davacı ve davalı eşin aile konutu olarak en son dava konusu taşınmazı kullandıkları ve tarafların başka aile konutu edinmedikleri açık olduğundan, aile konutu niteliğinde olduğu hususunda duraksama bulunmayan taşınmaz için davacı kadının açık rızası alınmadan, TMK m. 194/1’e aykırı olarak ipotek tesis edilmesinin hatalı olduğu-

Muvazaalı (TBK. 19) araç satışı nedeniyle tazminat istemi-

TBK. 19 uyarınca muvazaalı araç satışı nedeniyle uğranılan zararın tazminine yönelik davada, davacıların talebi miras hukuku ilkelerine dayanmadığından ve "muris tarafından davacı asile halk otobüsü hissesi devredildiği hususunun" ispatına yönelik beyanlar dışında yazılı bir delil de dosyada mevcut olmadığından, diğer davacılar yönünden muvazaanın varlığı kabul edildiğine göre davacılardan ... yönünden muvazaanın varlığının kabul edilmesi gerekirken anılan davacı yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Belirsiz alacak davası olarak açılan davada, alacağın miktarı tam ve kesin olarak belirlendiğinde tahkikat sona ermeden hakim tarafından verilecek iki haftalık kesin süre içerisinde davacı alacağını belirleyerek bu miktar üzerinden talebini arttırabileceğinden, mahkemece davacılara, alacak miktarını belirlemek üzere HMK’nın 107/2. maddesi gereğince süre verilmesi gerektiği-

Tanık listesi- Hukuki dinlenilme hakkı-

Davalının cevap dilekçesinde 12 tane tanık bildirdiği, mahkemece celsede “davalı vekiline dinletmek istediği 2 tanığı bildirdiğinde bu iki tanığın celp edilerek dinlenmesine,” karar verildiği ve davalı tarafça da 12 kişilik listeden 2 tane tanık ismi bildirdiği ve mahkemece davalı tarafın sadece bu tanıklarının dinlenildiği, mahkemece hukuki dinlenilme hakkı gereğince sonuca davalının isimlerini ve adreslerini bildirdiği tanıklar dinlenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektği-

Ticari krediye kefil olan davacıların rücu istemi- Arabuluculuk-

TTK'nun 7. maddesi kapsamında; ticari krediye kefil olan davacıların rücu istemi, ticari dava niteliğinde olduğundan TTK'nın 5/A maddesi gereğince dava şartı arabuluculuk sistemine tabi olduğu; davacıların, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi, istinaf dilekçesi ekinde sunulan arabuluculuk son tutanağından da davacıların, işbu dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurduğunun anlaşıldığı, 6325 s. K.’nun 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin yasaya aykırı bulunmadığı-