İçerik Akışı
Hizmet alım sözleşmesi- Yükleniciler aleyhine rücu- Yüklenicilerin sorumluluğu-
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında; ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler, mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi, borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşmenin de bulunmadığı, her yüklenicinin kendi işverenlik süresiyle sınırlı olarak sorumlu olduğu, bu nedenle; alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmünün kurulması, davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumundaysa; takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceğinin ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği ve ihbar tazminatından ve izin ücretinden son yüklenicinin sorumlu olduğu-
Mirastan feragat sözleşmesi- Miras sözleşmesi- Geçerlilik şartları- Tanık-
Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle bir miras sözleşmesi olduğu için, TMK'nun miras hukukuna ilişkin kurallarının, mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacağı- Mirasbırakanın damadının, noterde düzenleme şeklinde yapılan mirastan feragat sözleşmesinde tanık olarak yer aldığı, TMK'nun 536. maddesine göre; geçerli bir mirastan feragat sözleşmesinden söz edilemeyeceğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Gemi adamı- İşçilik alacaklarına uygulanacak faiz- İş Kanunu'nun kapsamı- Deniz İş Kanunu-
Gemide garson olarak çalışan işçinin Deniz İş Kanunu'na tabi olduğu- Deniz İş Kanunu'nda ücret ve eklerine en yüksek mevduat faizi uygulanacağına dair herhangi bir hüküm olmadığı gibi kıdem tazminatına yürütülecek faize ilişkin de özel bir hüküm bulunmadığı- İş Kanununa tabi işçilik alacaklarına uygulanan ve kanunda açıkça düzenlenen mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının gemi adamının alacaklarına uygulanması mümkün olmayıp, yasal faizin uygulanması gerektiği-
Gizli ayıp- Üretimden kaynaklı ayıbın tüketiciden gizlenmesi- Satıcı ve üreticinin seçimlik haklardan sorumluluğu-
Davacı tüketicinin, sözleşme tarihi koşullarına göre yüksek bir bedelle satın aldığı televizyondan beklentisinin, ileri teknolojiyle ve titizlikle üretilmiş, kaliteli ve sağlam bir elektronik cihaz almak olduğu, ne var ki; söz konusu cihazın garanti süresinin dolmasının akabinde arızalandığı ve bu arıza sebebiyle kullanılamaz hâle geldiği, davacı, onarım talep ettiğinde garanti süresinin dolduğu belirtilerek neredeyse yeni bir televizyon alabileceği miktarda tamir ücreti istenmesi üzerine açılan davada; televizyonun ana kartında meydana gelen ve görüntü vermemesine sebep olan arızanın üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetinde olup, zamana bağlı olarak ortaya çıktığı ve kullanıcı hatası bulunmadığının tespit edildiği, bir elektronik cihazın ana kartının onun asli fonksiyonlarını yerine getirmesini sağladığı genel hayat tecrübesiyle de malûm olduğundan, satın alınan maldaki üretimden kaynaklı ayıbın ağır kusurla tüketiciden gizlendiği, bu hâlde üretici yanında satıcının da tüketicinin seçimlik haklarından sorumlu tutulması gerektiği-
İcra mahkemeleri- İtirazın kaldırılması- Alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi-
Dar (kısıtlı) yetkili mahkeme olan icra hukuk mahkemesinde ‘alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi’ halinin (özellikle kira alacağına yönelik yapılan) ‘itirazın kaldırılması’ istemine ilişkin uyuşmazlıklara etkisi-
İşe iade davası- Eski işyerinden başka işyerine iade- İşe başlatmama tazminatı-
Davacı işçinin eski işyerine iadesi gerekirken, başka bir yer gösterilmesinin işe başlatma mahiyetinde değerlendirilemeyeceği, eski işine başlatılmayan davacı işçinin boşta geçen süre ücreti yanında, işe başlatmama tazminatına da hak kazandığının kabul edilmesi gerektiğinden; boşta geçen süreye ait ücret ile dört aylık süre ilavesiyle kıdem tazminatı farkı hüküm altına alındığı halde, işe başlatmama tazminatı isteğinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi- Evleviyet kuralı-
Nüfusa kaydı olmayan bir kişinin tapu kaydındaki kimlik bilgileri hakkında düzeltme yapılamayacağı, ancak; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince ve davacının bu yönde talebinin de bulunduğu dikkate alınarak kayıt maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği-
İnşaat sözleşmesinin feshi- Ecrimisil talebi- Haksız işgal- Üçüncü kişinin iyiniyeti-
Kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak yüklenici ile davalıların yapmış oldukları harici satışların sonucunda; davalılara anılan dairelerin teslim edildiği, davalıların çekişmeli daireleri kullanmaya başladıkları tarihte iyiniyetli olduğu, iyiniyetli kullanımların açılan dava sonucu verilen inşaat sözleşmesinin feshine ilişkin kararın kesinleşmesiyle son bulduğu- Haksız işgal tazminatı talep tarihleri dikkate alındığında, ecrimisil talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, fakat; dava konusu taşınmazın davacılar adına kayıtlı bulunması sebebiyle davalıların iyiniyetinden bahsedilemeyeceği ve davalıların dava konusu taşınmazları kullanımı engellendiğinden, elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği-
İşçinin fazla çalışması- Bordrodaki tahakkuk- Takdiri indirim-
İşçinin fazla mesai ücreti alacağının tespiti halinde; tanık beyanına göre veya belgelerden esinlenilse bile, çalışmanın tanık beyanına göre belirlendiği dönemler için hakkın özüne dokunmayan makul oranda takdiri indirim yapılması, tanık beyanından hiç yararlanılmaksızın sadece belgeye göre hesaplanan dönemlerin mevcudiyeti halindeyse salt belgeye göre hesaplanan kısımdan takdiri indirim yapılmaması ve takdiri indirimli ve takdiri indirimsiz çalışmalar toplanarak ortaya çıkan ücret alacağından, imzasız ve fakat içerdiği tahakkukun banka yolu ile ödendiği tespit edilen bordrolardaki tahakkukların ise, parasal miktar olarak mahsup edilmesi gerektiği-
Tüzel kişilik perdesinin aralanması koşulları-
Sonradan kurulan davalı şirketin, asıl borçlu davalı şirketin aktif değerleri ile aynı sektörde faaliyetine devam ettiği, asıl borçlu şirketin ise gayri faal ve borçlarını ödeyemez durumda olduğu ve bu itibarla yeni kurulan davalı şirket ile asıl borçlu şirket arasında organik bağın ötesinde gerek yönetimsel, gerekse mal varlığı açısından iktisadi bütünlük olup birbirinin devamı mahiyetinde oldukları gözetildiğinde, sonradan kurulan davalı şirketin asıl borçlu davalı şirketin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla ve kötü niyetle kurulduğunun kabulü gerektiği-