Davacı kadın tarafından açılan boşanma davası kabul edildiğine göre, kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece hüküm altına alınan ziynet eşyalarının kararın hüküm fıkrasında cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların infazda güçlük çıkarmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken (HMK.md.297/2); bu hususlar dikkate alınmadan, ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmeksizin yazılı şekilde hüküm verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı kadının usulüne uygun olarak açılmış bir karşı davası bulunmadığı halde; varmış gibi değerlendirilerek, kesin hüküm oluşturacak şekilde ret kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı-davacı kadın davada kendisini vekille temsil ettirdiği ve davası kabul edildiği halde, lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi ve davacı-davalı kocanın kabul edilen davası nedeniyle, koca yararına tek vekalet ücreti verilmesi gerekirken, çift vekalet ücreti verilmek suretiyle fazla vekalet ücreti takdir edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının, dava dilekçesinde yer almayan, ilk defa tahkikat aşamasında ileri sürülen maddi ve manevi tazminat isteğinin, talep sonucunun genişletilmesi niteliğinde olduğu, davacının bu talepleri ile ilgili olarak usulünce yapılmış ıslah talebi de söz konusu olmadığına göre, maddi ve manevi tazminat talebinin artık incelenemeyeceği-
Davacı, temyiz dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirdiğinden bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiş olup temyiz incelemesinde inceleme dışı bırakılan davacı-davalı kocanın boşanma davası ve fer'i hükümler kesinleşmediği halde; bozma sonrası verilen ikinci kararda; davacı-davalı kocanın boşanma davası, velayet ve iştirak nafakası hususunun kesinleştiğinden bahisle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemece yapılacak işin her iki dava ve fer'ileri hakkında yeniden ayrı ayrı hüküm kurulmasının gerekeceği-
Davacı vekilinin temyiz dilekçesindeki; "daha çok kusurlu olan davacıdır; aslında davanın reddi gerekirdi; biz davacı taraf olarak bu açıdan mahkeme kararının yerinde olmadığı kanaatindeyiz; çünkü olaylarda daha fazla kusurlu olan tarafın dava açmaya hakkı yoktur" şeklindeki beyanı davadan feragat niteliğinde olduğu-