Yabancılık unsurunu içeren «boşanma ve velayetin tevdii» dava-larında, öncelikle vatandaşlık statüsü ve uluslararası sözleşmelerin araş-tırılması ve ondan sonra kanunlar ihtilafının çözümlenmesi gerekeceği–
Yabancı uyruklu tanıkların, bulundukları ülke yasalarının öngör-düğü yönteme uygun olarak talimatla ifadelerinin alınması gerekeceği–
Türk uyruklu kişilerin yabancı bir memlekette boşansalar bile, o ilamın tenfizi yolunu seçmeyip, Türkiye’de yeniden boşanma davası aça-bilecekleri–
Davacı tanıklarının, davacının aktardığı anlatımlarına dayalı be-yanlarına itibar edilerek boşanma kararı verilemeyeceği–
Yabancı uyruklu olan karı kocanın -vatandaşı bulundukları ülke hukukunda Türk hukukuna atıfta bulunmadıkça- Türk hukukuna göre boşanamayacakları–
Dava ve taraf ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olduğundan mah-keme tarafından doğrudan doğruya gözönünde tutulacağı– Davalının ruhsal yönden rahatsız olduğunun ileri sürülmesi halinde, sulh hukuk mahkemesine yazı yazılarak, davalının vesayet altına alınmasını gerekip gerekmediğinin sorulması gerekeceği–
«Evliliğin yokluğunun tesbiti»ne ilişkin davalarda, ikrarın -boşan-ma nesep davaları gibi- sonuç doğurmayacağı–
Boşanma davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakime geniş takdir hakkı tanındığı, tarafların bir dava üzerinde serbestçe hareket etme imkanına sahip olmadığı– Boşanma davalarında hakimin kanıtları serbestçe -ancak, objektif esaslara dayanarak- değerlendirilebileceği– Mahkemece maddi olayların takdirinde hataya düşülmesi halinde, hükmün Yargıtay’ca bozulacağı–
MK. 166/III’deki koşulların oluşması dışında, boşanma veya ayrılık davalarında iki tarafın her türlü ikrarlarının hakimi bağlamayacağı–